Garaj Takımlarına Dönüşün Nedenleri

yazar:

kategori:

Formula 1 = Formül 1… En iyi formulü bulanın kazandığı bir yarış, bir spor organizasyonu…mu? Tabiki değil;

Günümüzde Formula 1 organizasyonu spor ve yarışma olmaktan çok küresel bir endüstri halini almış durumda. Çok değil bundan 10-15 yıl önce takımlar 50 milyon dolara şampiyonada ciddi bir yer edinebiliyorken bugün bu rakamın sonuna bir sıfır faha eklendi ve sadece nakliye ya da sosyal etkinliklere harcanan paralar bile bir sezonda 50 milyon doların çok üzerine çıkabiliyor.

Buna ister dünya piyasalarının aşırı şişmesi diyin isterseniz de pistteki rekabetin ulaştığı ekonomik maliyet.. Her şartta tek sonuca varıyoruz, mevcut dönemin kapandığına.

2000’li yıllarla birlikte bir çeşit Formula 1 üst yönetimi olan ve bana göre Formula dünyasını yöneten MaxMosley, sahibi Barnie Eclestone ve en güçlü takımı Ferrari üçlüsünden oluşan, Formula 1’in milenyumla birlikte sınıf atlamasını sağlayarak bir cazibe merkezi haline getiren ve en önemlisi sporu, markaların yarışı olmaktan çok global ekonominin şartlarına ayak uyduran bir ”amerikan güreşi şovuna” çeviren bu üst kurulun hedeflerinin en büyğü tabiki bol paralı ve dünya pazarına hakim olan, WRC tabiriyle ”fabrika takımlarıydı. Bu üreticileri piste çekerek onların marka değerinden faydalanmak küresel ekonomiye ayak uydurmak demekti, böylece Formula’yı her ülkeye ve hatta her eve sokmak çok daha kolay olacaktı… (tabiki hekes emeğinin karşılığını alacaktı)

2000 yılından itibaren Formula 1’e giriş (hatta çıkış) yapan ve aynı zamanda dünya pazarında söz sahibi olan markalar;

1-Toyota (dünya pazarı 1.si)

2-Honda

3-BMW

4-Renault

5-Jaguar

6-Spyker

Fabrika üreticileri gelip, Stewart,Arrows,Minardi,Jordan gibi F1’in harflerini oluşturan takımları satın alarak ya da yeni takımlar kurarak bu spora(pazara) el attılar.Çünkü Formula 1 90’lara göre daha az ilgi görmesine rağmen gelişen iletişim teknolojileri sayesinde onlarca ülkede henüz yeni tanınmaya başlamıştı (mesela Türkiye,Çin,Hindistan) ve dünya nüfusunun %25’ine direkt olarak ulaşıyordu. Bu da vahşi bir rekabetin yaşandığı dünya otomotiv sektörünün (özellikle uzak doğulu) öncülerini cezbetmeye başlamıştı. Fakat geçen zaman içinde durumun sanıldığı gibi olmadığı ve bu üreticilerin pazar amaçlarına ulaştıkça türlü bahanelerle (bir türlü gelmeyen başarı ya da sözde ekonomik nedenlerle) yarışlardan çekilmeye başladıklarını gördük.

Neden gidiyorlar?

Aslında milenyumla birlikte başlayan bu süreç çoktan kangrene dönmüş durumda. Bir dönem WRC’nin sırtını dayadığı sitem bugün şampiyonanın 5 takımlı 3 motorlu kısır bir organizasyona dönüşmesine neden oldu ki yakın tarihte Formula 1 gridindeki araç sayısı bile 20’yi geçemezken 1977’de yarış lisanslı takım sayısının 21 olduğunu düşünürsek geldiğimiz nokta apaçık ortada.. Buradan anlıyoruz ki FIA ve Eclestone da bu soruna el atıp seneye 13 takım yarıştıracak fakat bu kadar basit değil. Nasıl mı?

Son 10 yılda şampiyon pilot sayısı 4, takım sayısı ise sadece 3, işin tuhafı bu kısır süreci oluşturan ve sürekliliğini sağlayan en önemli yapı taşlarının ”gridde sadece yer doldurduklarını” farketmesi çok uzun sürdü. Öyle ki düne kadar giderim diye tehdit eden takımlar bugün gönderilme noktasına geldiler.

Şimdi bu sistemin devamını sağlayan Toyota,Renault,BMW,Honda hatta Mercedes spordan çekilirse ne olacak? Yani sürekli kazanan bir takım, bir plase takım ve bir sürpriz takım sistemi bitiyor mu? Bu sistemi kuranlar bugün geldikleri noktada tıkandılar ve 10 yıl sonra bitirmeye karar verdiler. Kendi elleriyle kurdukları sistem çalışmıyor, Artık Schumacher yok ve Ferrari kazanmadıkça son 10 yılda ulaşılan hedef kitle yarışlardan zevk almıyor, italyanlar Ferrari ispanyollar Alonso için izlemeye devam ediyor fakat ya geri kalan ”hedef” kesim? Sürekli yeni ülkelere ve pistlere giderek ilgiyi canlı tutmayı bir şekilde başaran bu üst kurul taşıma suyla değirmeni daha fazla döndürememiş olacak ki soruna kalıcı bir çözüm buldular, ”az masraf ve çok takım” kısaca garaj takımları. Fakat bu strateji değişikliği pek kolay olmayacak gibi, zira bu üst kurul bu defa gridin en güçlü takımını yanına almayı başaramamış gibi görünüyor ve kabul etsek te etmesek te Ferrari olmadan bazı şeyleri değiştirmeniz çok zor.

Nedenini bilmiyoruz fakat yakın geçmişe baktığımızda Formula 1’i yöneten bu üst kurulun arasında zaman zaman çatlaklar yaşanmakta ve karşılıklı çıkar-menfaat suçlamaları hatta gizli anlaşmalardan bahsedilmekteydi. Bunun en açık örneği ise 2009’un ilk çeyreğinde değişen bazı kurallar hakkında Ferrari başkanı LucaDe Monte’nin karşı tavrı ve F1’den çekilme tehdidi sonucu Barnie Eclestone’un bir döneme ışık tutacak bazı bilgileri basına sızdırmasıydı. Bunlardan bazıları FIA tarafından 2002 yılından beri Ferrari’ye maddi ve teknik açıdan çeşitli özgürlükler tanındığı ve hatta FIAT’ın 2002 ekonomik krizinde elinden çıkardığı büyük miktardaki Ferrari hisselerinin %12’sinin LehmanBrothers aracılığıyla Barnie Eclestone’a devredildiğiydi.

Asla ıspatlanamayan bu iddia bir yana dursun 2002 yılında batmak üzere olan FIAT 2005 yılında ise GeneralMotors’dan sattığı hisseleri geri alacak kadar güçlendi. Bu 3 yılda Ferrari yarışları domine ederken en çok para kazanan takım olarak Formula 1 takımından FIAT’a para aktarmaya devam etti. Yüklü sponsor anlaşmaları ve diğer takımlara oranla organizasyondan aldığı fazladan para ile GneralMotors’un zor günler yaşaması birleşince sattığı hisselerini ve 1,6 milyar dolar para ile birlikte GM’de bulunan ”tüm hisseleri satın alma opsiyonu”nu geri kazanarak ekonomik olarak çok rahatlayan FIAT (aslında Ferrari) FIA ile olan bir çeşit göbek bağından maddi olarak ta kurtulmuş oldu(Chreysler’e ortak olacak ve Opel’i satın almaya kalkışacak kadar).

Böylece FIA ile ters düşmeye çoktan başlamış olan Ferrari FOTA’yı aktif hale getirdi hatta yönetmeye başladı. FIA ve Eclestone ise düşük bütçe uygulamasını kademeli olarak ta olsa hayata geçirmeyi kafasına koymuş durumda. Buna ek olarak FIA ve Eclestone ile Ferrari’nin uzlaşamadığı bir başka konu ise şu ki Ferrari 3 araçla yarışmak istiyor ve kendince haklı. Ellerinde halen 2 tane sözleşmeli pilotları, taraftarı çekecek Schumacher’leri ve en önemlisi İspanyolların ve Santander’in Alonso’su bulunuyor. Ancak sporun seyir zevki açısından ne hale geleceğini Frank Williams ve max mosley hafta içinde kısaca özetlediler ki ben bile ilk defa mad max ile aynı fikirdeyim!

Şimdi bu karmaşık süreçten ortaya çok sayıda soru işareti çıkıyor;

1-Formula 1’in kurtarıcısı olarak getirilen üreticiler masrafları 10 katına çıkardığı için yollanmak mı isteniyor?

2-Honda,BMW,Toyota gibi takımların müzmin başarısızlıkları,

3-Şampiyon Renault’un başına gelen bu son olay,

4-2007 yılındaki skandal ile McLaren ve Mercedes’in arasına kara kedi girmesi, bu politikaya müteakip tesadüfler midir?

Şu anda bilmiyoruz ama nasılsa zamanla onları da öğreneceğiz. Bizim basit olarak anlayacağımız yakın gelecekte gridde daha çok garaj takımı göreceğimiz.Belki Leigier ya da Jordan dönmeyecek ama gride renk geleceği kesin. Biliyoruz ki sadece bir takıma ya da bir pilota değil, öncelikle bu spora gönül vermiş bütün taraftarlar için bu durum heyecan verici olarak adlandırılabilir.

Lost boy


Yorumlar

  1. İlginize teşekkürler.. Tabiki fırsat buldukça paylaşımlarım olacak.

  2. m6_power, sna bir paranatez açmak istiyorum;

    BMW-2008 Kanada ve Honda-2006 Macaristan yarışlarını kazandı. Bu iki takımın bu iki galibiyetinden başka sadece birkaç podyumları var. Eğer BMW'nin Williams veya Brabham'a, Honda'nın ise McLaren-Williams-Jordan gibi takımlara motor sağlayıcısı olduğu yıllardaki başarılarından bahsediyorsan çok anlamsız. Çünkü Takım olmak başka birşey, bir takıma motor satmak başka birşey. Honda ve BMW'ye müzmin başarısız ''takımlar'' demekte çok haklıyım çünkü ''takım'' olarak başardıkları hiçbirşey yok. Kaldı ki ben son katılımları olan 2000'li yıllardan sonraki dönemlerini ele aldım.

  3. mert merter avatarı

    LOST BOY
    tebrikler kardesim cok güzel bir konuya deginmisin tebrikler

    Grid de ne kadar cok takim olursa o kadar iyi olurdiye düsünüyorum ama gelen takimlar bir iki sened ekaybolmasin bir McLaren,Ferrai,Reno,Willims gibi uzun yillar kalsin rekabet olsun
    yoksa cok degisim oldugunda rekabet olmuyor yeni gelen bir takim yukarda yazdigim takimlarla mücadele etmesi cok zor tecrübe kazanmak lazim F1 de kazanmak icin tabiki iyi bir pakete de ihtiyac var bu ikisinin yaninda iyide bir pilot oldumu yemede yaninda yat bir takimin sampiyon olmasi icin F1 e saglam girip en az 7 yilla ihtiyaci var diye düsünüyorum su andaki BRAWN ilk yilinda sampiyon oldu olacak deniyorya hikaye herkes biliyorki HONDA nin bir alt yapisi üzerine kuruldu Brawn ama ros iyi bir is cikardi suda var eyer ros mercedes motor yerine baska bir motor kulansa ne kadar basarili olurdu bunu bilemeyiz sonucta F1 e kalici takimlarin gelip uzun yilla yarismasini isteriz…

  4. Formula 1 in 95 yılları ile 2000lerin başlarındaki tadından ve keyfin den eser yok malesef bana göre…

  5. Emeğine sağlık Lost Boy. Çok güzel bir yazı olmuş. Aynı seviyede yazılarını bekerim.

    Düşünceme göre adamların istediği "Standart Formula1!".

    Yeni kurallar motor gelişimini durdurdu, aero gelişimini ise çok çok zorlaştırdı. ECU'yu SECU yaptılar, motorlara standart geldi, göze hoş görünen düz karoserlerle aero neredeyse standartlaştı, vites kutusunu ortak kullananlar var, KERS'i konuşanlar oldu…

    Ben üretici olsam niye durayım? Adam takım kuruyor ve benim verdiğim motorla, ECU'yla, KERS'le, vites kutusuyla, hatta Force India örneğindeki gibi hidrolik sistemle yarışıyor. İyi, güzel. Ama yarış kazandığı zaman benim adım geçmiyor. Geçse bile sönük kalıyor. Bizim için farketmeyebilir -ki benim için fark eder- ancak üretici kendisi için orada. Adam reklamını yapmak istiyor ve bu şartlarda geçtiğimiz yıllardaki gibi baskın bir sezon geçirip her yere adını kazıması zor. Ar-Ge konusuna girmiyorum bile… Kısacası F1 standartlaşırsa üreticiler gider.

    Yeni takımların FOTA'sının sözü ne kadar geçer? Anlaşmazlık durumunda FIA'ya "Ayrılıyorum" diyene FIA "Gülegüle" demez mi? Ne de olsa onun gibi (parası az, standart koşullarda yarışmak isteyen) onlarca takım bulunur.

    Coswort motor verir, bir firma şasiyi yapar, elektonikleri bir başkası yapar… Mosley ve Bay E herşeyi çok rahat kontrol eder…

  6. Lost boy.!

    tebrik ederim.
    takdire ve tebrike şayan bir yazı…..

    tamamına katıldığımı bildirmek isterim

  7. BMW

    Grand Prix: 270
    Wins: 20
    Pole Positions: 33
    Fastest race laps: 33
    Led races: 79

    Honda

    Grand Prix: 342
    Wins: 72
    Pole Positions: 77
    Fastest race laps: 57
    Led races: 122

    gercekten muzmin basarisiz takimlarmis!

  8. mehmet ceviz avatarı

    şimdiye kadar hiçbir okur yazısına yorum yapmadım.cnnturk.com dan da bildiğim lost boy ve vega nitro nun yorumlarının bilgili olduklarını gösterdiğini düşünmekteyim.eline sağlık lost boy.güzel yazı olmuş.mclaren de mobil,vodafone.ferrari de shell,marlboro diğerlerinde aynı seviyeye yakın markalar.bu markalar devletlerin çoğundan büyük bütçelere sahip markalar.olayın sportif yönünden değilde bu yönünden bakınca resmen gladyatör savaşları aklıma gelir.eline sağlık

  9. arkadaşlar bazen kendime diyorum f1 sevdam çok büyük ama çevremde anlayan kişi yok ne olur diyorum bu sitedeki bütün arkadaşlarla tanışmak f1 konuşmak isterdim insanlara farklı geliyoruz hiç maç a bakmak ama hergün f1 le ilgili haber okurum

  10. BMW neyi başardı? Williams ortaklığında 2003 yılında şampiyonluğa biraz yaklaştı ama genel olarak bakarsak Honda'dan tek üstünlüğü fazladan birkaç yarış kazanması.

  11. bmw nin muzmin basarisizligi nasil oluyor merak ettim dogrusu?

  12. Kadir YILMAZ avatarı

    Son 10 yılda şampiyon pilot sayısı 4, takım sayısı ise sadece 3, işin tuhafı bu kısır süreci oluşturan ve sürekliliğini sağlayan en önemli yapı taşlarının ''gridde sadece yer doldurduklarını'' farketmesi çok uzun sürdü. Öyle ki düne kadar giderim diye tehdit eden takımlar bugün gönderilme noktasına geldiler.
    Çok güzel bir tespit, biz taraftarların da bakış açıları gittikçe büyüyor ve çerçevenin tamamına bakabilmeye başladık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir