Efsanelerin Pistinde Unutulmaz Grand Prix.

İlk yarışına 1929 yılında, siyah beyaz günlerde ev sahipliği yapan, Avrupa’ nın en küçük ülkesi Monaco, Formula 1’ in efsane pisti olarak bilinir. 1957 yılından bu yana kesintisiz olarak yapılan Monaco Grand Prix’ i, çekişmesi, heyecanı ve unutulmaz anları ile Monaco’ yu takvimin en prestijli ve heyecanlı pisti yapmıştır. Tarih boyunca yaşayan ve yarışan tüm pilotların hayali bu pistte kazanmak olmuştur. Formula 1’ in en büyüğü Aytron Senna Da Silva, 10 yılda 6 kez kazanarak, Monaco Gp’ yi yücelten isimlerin başında gelir. Herkes burada bir kez de olsa kazanmak ister. Takvimlerin, 2011’ i gösterdiği bu yıl da, Monaco Grand Prix’i adına yakışır bir mücadeleye sahne olarak nefesleri kesti. 

Daha antrenman turlarında başlayan en hızlı tur mücadelesi, cumartesi ve pazar gününe damgasını vuran kazalar ve uzun süre aklımızdan çıkmayacak adrenalin dolu 78 tur.

Sezonun ilk altı yarışında beşinci galibiyetini Monaco’ da  alan S. Vettel, diğer bütün rakiplerini o kadar hırslandırdı ki, artık herkes, birinci olmak ve zafer kazanmanın yanında, onu da alt etmek istiyor.

Mercedes Gp için kabusa dönen Monaco hafta sonu, gelişim sürecinde daha uzun bir yolları olduğunu gösterdi. M. Schumacher’ in kötü start ile başladığı yarış, hava kanalında meydana gelen alevlenme nedeni ile pistin ortasında son buldu. Pit alanına giden yolun başında duran M. Schumacher’ in aracı ve aynı anda yarışın tünel bölgesinde L. Hamilton’ ın, agresif tarzının avantajı ile Ferrari’ ye yaptığı atak, Massa’ yı bariyerlerle buluşturuyor ve güvenlik aracının bu sezon ilk defa piste girmesine neden oluyordu. Geçtiğimiz on yılda 11 kez güvenlik aracının dahil olduğu Monaco Grand prixi, hatırlayacağınız gibi geçen yıl, finişi güvenlik aracı önderliğinde görmüştü.

F. Massa, kırmızı otomobilin direksiyonunda yarışmaya devam edecekse ilerleme kaydetmek zorunda. Sürekli takım arkadaşının gerisinde kalmasının yanında, zaten bu sezon yarış içi performansı yavaş olan Ferrari ile yarış bitiremiyor ve ikili mücadelelerde zorlanıyor. En başta kendi iyiliği için, sonra da Scuderia Ferrari için çalışmalı. Her viraj ve bitiremediği her Grand prix, onu Ferrari’ nin direksiyonundan uzaklaştırıyor. Bir cümle de Scuderia Ferrari için. Geçtiğimiz yıl, sezonun ikinci yarısından itibaren hızlanmaya başlayan Ferrari, bu yıl da aynı şekilde gelişecekse sezon ortasında şampiyonluğa havlu atacaktır. Zira bu yıl Formula 1 her noktası ile zirvede. Eğer bu gelişime ayak uyduramazsan kaybedersin.

N. Rosberg yarış sonrası yaptığı açıklamada Monaco’ da yaşananları unutmak istediklerini söylüyordu. Kesinlikle unutmalılar ve önlerine bakmalılar. Mercedes Gp, yarış gününe mi yoksa sıralama turlarına mı konsantre olacak bilemiyorum ancak, Grand prix bitirmek, damalı bayrağın altından geçmek, puan almak oldukça önemli. Bunu artık alışkanlık haline getirmeliler.

Güvenlik aracı periyodunun ardından yarışın seyri tamamen değişti. Zaten çok açılmayan farklar bir anda kapandı ve yarışın içerisinde ikinci bir start yaşandı. Bu andan sonra ise strateji ve lastikler devreye girdi. Pirelli’ nin Monaco Gp için seçtiği lastikler süper yumuşak ( kırmızı ) ve yumuşak ( sarı ) setlerdi. Bu seçim mükemmel bir yarış için uygun zemini oluşturdu.

Yarıştaki ilk pit stoplar ilginç anlara da sahne oldu. İletişim eksiklikleri, Monaco geceleri ile birleşince kusursuz pit stop neredeyse olmadı. Değişim için getirilen lastiklerin yanlış olması, kaybedilen saniyeler ve teknik ekiplerin konsantrasyon eksiklikleri gözden kaçmadı. Özellikle Monaco gibi bir pistte yapılmaması gereken hatalardı.

Güvenlik aracının ardından, 3 dünya şampiyonu pilotun unutulmayacak birincilik savaşı Monaco Grand Prix’ ine damgasını vurdu. Göz kırpmadan izlemeye başladığımız bu turlar sırasında adrenalin seviyesi tavan yapmıştı. Teknoloji, lastik ve strateji yerini gerçek bir yarışa bırakmış, Monaco sokaklarını dolduran ve ekran başına toplanan Formula 1 severler, inanılmaz anlara ve mücadeleye tanıklık ediyorlardı. Gerçek yarış duygusu nefesleri zorluyordu. Lastiklerini ve seçilen stratejiyi mükemmel kullanan J. Button, 16 saniye önündeki F. Alonso ve S. Vettel’ e 6 tur içinde yaklaşırken, lastiklerinin sonuna gelen S. Vettel defansif pilotajını da piste yansıtarak savunmaya geçmiş, çok iyi bir strateji izleyen F. Alonso ise kırmızı otomobili ile, pistteki her anı Vettel’ i geçmek için harcıyordu. 3 şampiyon pilotun adrenalin dolu mücadelesi zirve yapmıştı. İşte tam bu anlarda bizlerde bu şampiyon pilotlar ile araçların içerisine oturmuş yarış stresi yaşıyorduk. Bir insan vücudunun dar bir alanda, maksimum hızlar ve frenlerle dolu, saniyede ortalama 4 hareket yapmasına, bunu yaparken g basıncına maruz kalmasına, en iyi ayarı bulmak için butonlara basmasına ve önündeki aracı geçmek en önemlisi de kazanmak için mücadele etmesine tanıklık ediyorduk.

Bitime 10 tur kala, tur bindirmek üzere yakaladıkları önlerindeki grup, 7 araçlık ayrı bir yarış içerisindeydi. Bu anlarda yaşanabilecek heyecanları aklımıza getirmeye yeni başlamıştık ki, Algersuari, Hamilton, Sutil ve Petrov’ un karıştıkları bir kaza ile her şey değişti. Petrov’ un aracının içinde kalması kırmızı bayrakların sallanmasına ve yarışın durdurulmasına neden oldu.  Cumartesi günü S. Perez ve Pazar günü V. Petrov’ un kazalarının ardından durdurulan seanslar, müdahale şekilleri ve yapılanlar, FIA’ nın pilotlara ve insan hayatına verdiği önemin, her şeyin üzerinde olduğunu kanıtlıyordu. Elbette yarış ve her şey bir yana insan hayatı bir yana. Tüm bu güvenlik uygulamaları oldukça iyi. Pilotların da yara almadan hafta sonunu tamamlamaları, bizleri yarış konsantrasyonundan uzaklaştırmadı.

Kırmızı bayraklar ve 15 dakikalık bir ara, tüm yarışın o anda sona ermesine neden oldu. Çünkü, start düzlüğüne sıralanan araçlar için teknik ekipler devreye girdi ve 3 şampiyonun imza attığı heyecanlı anlar da o dakikadan sonra yerini klasik bir mücadeleye bıraktı. Vettel içinse, bu avantaj ile damalı bayrağı ilk sırada  geçmek pek de zor olmadı. FIA bu konuda bir kural değişikliğine gitmeli. Mükemmel stratejileri ile J. Button ve F. Alonso’ ya haksızlık yapıldığı görüşündeyim. Yarışın başından bu yana uyguladıkları strateji başarılı olmuş, 68 tur boyunca mükemmel bir performans göstermiş ve artık bunun karşılığını almak üzere oldukları bir anda, bu uygulama ile her şey son buldu. Bir takım çok sıkıştığında bu senaryoyu bir aracını feda ederek bilinçli şekilde uygulayabilir. Öndeki aracın damalı bayrağı ilk sırada geçmesi o kadar önemli ki, bu senaryolar seçilebilir.

Son söz L. Hamilton için. Monaco Gp’ de onu izlediğim anlarda, Aytron Senna’ yı görür gibi oldum. Agresif stili ile sadece ilerlemeyi ve kazanmayı düşünmesi ve en önemlisi bu düşünceleri uygulayabilmesi bence mükemmel bir özellik. Yarış içerisinde çekiştiği ve temas yaşadığı pilotlar onu eleştirdi. Tıpkı Senna’ yı eleştirenler gibi. Formula 1 seyirciliği kariyerimde tuttuğum tek pilot Aytron Senna’ dır. Bu L. Hamilton’ u tutuyorum demek değildir, fanı da değilim. Ancak pist üzerinde gerçekten yarışan bir pilot görmek bana zevk veriyor. L. Hamilton’ u agresif olmakla suçlayanlar, Senna – Prost çekişmesini izlemeyenlerdir. Ve gerçek yarışın ne demek olduğunu henüz öğrenmemişlerdir.

 

Monaco Grand Prix’ i bize uzun zaman hatırlayacağımız bir gün yaşattı. Her anın daha hızlı ve heyecan dolu olacağı gelecek yarışlar, hırs dolu pilotlar ile çok daha zevkli hale gelecektir.

İki hafta sonra 70 turluk başka bir heyecan bizleri bekliyor. Montreal’ de geçilecek Canada Grand Prix’ inde buluşana kadar, hayattaki kazanma arzunuzun hiç eksilmemesi dileği ile.

 

 

 

 

 


Yorumlar

  1. Sanırım teknik bir sorun var…
    Daha önceki yorumlar burada gözüküyor..
    Hız dolu günler …

  2. Öncelikle teşekkür ederim hem okuduğunuz hem de uyardığınız için. Yanlış bilgiyi düzelttim.

  3. Yazıyı yazan arkadaşın emeğine sağlık.Uluslararası lisanslı bir karting pilotu olarak şunu söylemek isterim;Cart İndy Car'ın şuanki haline verilen isimdir.Sen Kart yazacağına Cart yazmışsın.Yine de güzel yazmışsın emeğine sağlık tekrardan…

  4. -Ayrton Senna nin hakkinda duydugum seyler vardi ancak bu seneki anma yazilarinda bilmedigim bazi detaylari ögrendim
    -yazan herkese tesekkür ediyorum
    -bence bu surucunun özel bir yetenegi vardi
    -bazi sporcular yaptiklari sporda sinirda gezinebiliyorlar
    -Michael Jordan da buna bir örnek mesela
    -Leonel Messi yi de örnek verebiliriz
    -cok calisiyorlar ancak belli bir noktadan sonra calisma ile de olmayacak, icgüdü, ruhsal katki vs. ile yaptiklari sporun limitlerinde gezebiliyorlar
    -Bence Senna da böyle özel bir insandi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir