Sezon öncesi testler başlamıştı. En sonunda dedirtmişti o muhteşem 2010 sezonu sonunda. İlk testte yoktuk yeni araçla. Lewis in bizim araç diğerlerinden farklı görünüyor demesi, ne yarattık yine bu sefer dedirtmişti bana. Araç sahneye çıktı ve daha zamana ihtiyacı olduğuna kanaat getirdik hep beraber. İlk yarış iptal oldu ve en çok McLaren a yaradı görünen yüzüyle.
İlk yarış olarak Melbourne yani benim en sevdiğim pistlerden birine gidecektik. Yarışta RB ve Ferrari ye rakip olmayı bırakın yarışı tamamlayamaz gözüyle bakıyorlardı kamoyunu ve taraftarlar. Aslında bu araç pistte çıktığından itibaren böyleydi. Beni üzen rakip taraftarların dalga geçmeleri değil kendi taraftar kitlemizden de takıma sert eleştirilerin gelmesiydi ki daha 2011 başlamamıştı. Bunun kanıtı vardır ben kaç kere dedim, sakinliğinizi koruyun daha sezon başlamadı ve bitmedi diye. Beni yalancı çıkarmadı McLaren ve çok iyi bir tasarım hamlesiyle ilk yarışa bomba gibi girdik.
2011 de sıkça kendime sorduğum türden bir soru sordum ilk yarıştan sonra. Alt tabanda ki arıza olmasa ” Vettel kazanabilir miydi?” diye Çünkü lastik aşındırma değeri Lewis in çok üstündeydi.
Neyse geçtik…
Maleyza yine çok iyi bir pist ama 2011 de ki en büyük McLaren hatası, sıralamaya yönelik araç ayarlama ve yine Lewis. Araç sıralamada müthiş ama yarışta önden feci kayıyor ve arka lastik aşınması. Bu sahneyi çok gördüm ben 2011 de.
Çin; Lewis kendini aştı bir an. Yarışı tümünü kontrolü altında götürdü ve sonucu belli. Zafer…
Türkiye vay. Aslında ne yapmaya çalıştıklarına dair hiçbir fikrimin olmadığı bir yarış. Güncelleme yok. Ufak ayar değişiklikleri sadece ve sonuç belli. Hüsran…
İspanya, izlediğim en iyi İspanya yarışı idi herhalde. Basmadık buton kalmadı ama Vettel “ben şampiyon olucam bu sezon yine” dediği yarıştı belkide.
Monaco; geçelim lütfen fena oluyorum.
Canada. Bu nasıl bir risktir be birader dedirtti sıralamada bana. Ama şakır şakır yağmur, heyt be dedirti yarışta. Ama ne fayda. Bu sezon en çok söylediğim sözlerden birini söyledim.
“Böyle şampiyonluk kazanılmaz, kaybedilir.”
Valencia ya kazanamaya gittik ama lastikeri çalıştıramadık. Yine sıralama ayarı yapılmıştı ve yine pole alınamadı.
Yine yine yine!
Herhalde İngiltere geçen sezonun Almanya sı gibi bu sezon kendinden söz ettireceği bir yarış oldu ve Ferrari kazandı. Ne tesadüf…
Bir pilot olarak yada seyirci olarak duymak istemeyeceğin tek şey araç bozuldu yada vs. değildir bence. Yakıt tasarrufu yap denmesidir. Bu sözün insan üstünde ki etkisi herhalde müthiş bir özelliğe sahiptir bana kalırsa. Bence araştırılmalı…
Almanya yani Nurburgring. Herhalde sezonun yarışına aday olsa gerek. İlk defa belki de MP4-26 her şekle uyum sağladı ve sadece RB nin sıralama butonuna yenildi.
Macaristan yine aynı şey. Şampiyonluk böyle kaybedilir. Bravo Button kazandın. Bravo McLaren kaybettin. Vettel yine ikinci.
Belçika son damlaydı belli ki, bu yazıyı yazmama neden oldu. Son umutları da aldı götürdü. Koskoca boş bir sezon oldu. Sevinciyle, üzüntüsüyle, öfkesiyle aldı götürdü beni TV karşısında.
Peki neyi yanlış yaptık? Bu soruyu kendime soruyorum sürekli ama en gerçekçi cevap ve beni daha fazla sinirlendirmeyen
“şans yanımızda hiçbir zaman olmadı be birader oldu”
Aslında böyle değil tabi. Kendime fazla yüklenmemek için derinlere inmek istemiyorum ama bu sezonun McLaren için en büyük yanlış
“takımda bir liderin olmaması bence.”
Bu ne demek. Bu takımda bir yarış hafta sonunda izlenecek yolu gösterecek kişinin olmamasıdır. Araç çok iyi olmasa da iyi. Pilot kadrosu müthiş. Takımda ki herkes müthiş. Ama tek bir şey eksik!
Sırada Monza var. Bu yarışı kazanabilir mi McLaren. Kazanır tabi ki de. İlk turu atlatırsa kazanır. Ama asıl kazanma yani 2007 de ki gibi nasıl olur ben biliyorum. Hemen söyleyeyim.
Birinin çıkıp “ YARIŞI DÜŞÜNELİM KAFASIZLAR ARTIK 2 DRS ALANI VAR BE! “ demesi lazım bence.
Hadi saygılar…
F1ilyoF1
İlyas YATMAN
Bir yanıt yazın