Bazı ailevi (TRF1 ailesi) sebeplerden dolayı uzak kaldığım bu zamanın acısını çıkarabilmek için sizlere güzel bir Monaco gezi yazısı yazayım dedim. Aslında bunu yazmayı daha önce planlıyordum ama bir takım işlerin yoğunluğu sebebiyle ancak şimdi fırsat buluyorum.
Nisan ayının 4’ünde yaptığımız bu gezide havanın azizliğine uğradık. Aslında sizler için araçlar yaptığım pist gezisini de paylaşmak isterdim ama video çok uzun olduğundan ve istediğim gibi olmadığından sadece ayrıntıları anlatmakla yetineceğim, yetineceksiniz.
Yolculuğumuza başından başlayayım. Cote d’Azur gezimiz’de konaklama yerimizi Antibes şehri olarak belirledik. Antibes şehri ile Monaco’nun arası yaklaşık 40 km. Monaco’ya varmak için önce Nice şehrinden geçip sonra Nice ile Monako arasındaki dağa tırmanmak zorundayız. Bu iki şehir arasındaki gidiş geliş yol bize çok güzel manzaralar sunuyor. Tarihi hissediyorsunuz. Farklı bir boyuta geçiyorsunuz sanki. Hele Need for Speed Porshe oyununu (oyunun tam adını hatırlayamadım) oynayanlar dağın içindeki tünelden geçerken tüyleri ürperecektir. Kendimi Renault Clio görünümlü Porshe 911 Carrera kullanıyorum sandım. Hız ibresini görünce ayıldım. 🙂
Dağ tepe çıktıktan sonra şehire yanaştıkça (yol yapımının da büyük etkisiyle) sıkışan trafik biraz canımızdan bezdirdi. Hele tırmanmadaki dur kalklar, Fransa’nın çılgın kadın sürücüleri eziyetimizin üzerine eziyet ekledi. Bu eziyet bedava park yeri bulunca uçtu gitti. Hemen limanın yanındaki park yerinde F1 hazırlıkları için ücretlendirme iptal edilince, bu hafta sonu koşulacak pistin üzerine lastik izlerimi bırakarak bedava parkın tadını çıkardık.
Önce şehir hakkında biraz bilgi verip sonra piste geçmek istiyorum. Şehir sizinde bildiğiniz üzere Prenslik. Aslında Doğan görünümlü Şahin gibi bir şey. Monaco’nun aslında Fransızlardan ayrı diyebileceğimiz yerli halkı bulunuyor. Ancak yıllar içinde kendi Prensliklerinde azınlık olarak kalmış durumdalar. Karadenizi bilenler için şehri hayal etmesi daha kolay olacaktır. Dağın yamacında bulunan Prenslik yüksek eğimle denize ulaşıyor. Bu yüzden uygun olan her yere bir bina konulmuş ve hala daha yeni yeni binalar yapılıyor. Hatta devasa bir otel inşaatı gördüm. Füze gibi bir şey. Bir de tünelin hemen çıkışında yeni bir inşaat vardı, deniz kenarında. Göreceksiniz 🙂 ben oradayken daha çayır idiiii, çimen idi. Şimdi baya ilerlemişlerdir.
Şehir tam bir F1 mabedi. Yani gördükten sonra anladım ki Formula 1’in kalbi Monaco’dur. İsterse araçlar birbirini hiç geçemesin, bırakın geçmeyi iplik gibi gidip bitirsinler yarışı; F1 Monaco’da var olmaya devam edecektir. Çünkü F1 Monaco’da artık bir kültür. Her yerde dükkanlar ve F1 ruhu var. Bir diğer önemli özellikte Ferrari. Herhalde Mugello’dan sonra Ferrari’nin havası en çok burada seziliyordur. Ferrari’nin varlığı kendini ağır bir şekilde hissettiriyor. Ufak dükkanlardan bir çok anı bulabilirisiniz. Ben iki tane Senna kartpostalı aldım. Param olsaydı F1 direksiyonu alacaktım… Artık zengin olursam alırım. (Sonra takıcam arabama, vurucam fitese, vurucam fitese)
Şansın da bizim yanımızda olması ile (gerçi baldızımın düğünü olmasaydı yarışı canlı canlı izleyecektim ama…) F1 hazırlıklarını ufak tefek görebildik. Bariyerler, pit alanının ve seyirci için yerlerin oluşturulması vs. Neyse sizi daha fazla sıkmayayım ve fotoğraflarla birlikte F1 pistinin ayrıntılarını anlatayım.
Burası grid sıralanmasının başlangıç yeri. Yarış döneminde üzerinde bulunduğum yere monte edilmiş taşlar kaldırılacak ve yan taraftaki tek şeritlik olan ancak yoğun parktan dolayı kornalarla halay çekilen yer de piste dahil olacak. İşin aslı pistin bu bölümü oldukça geniş. Sol taraftaki Peco kamyonetin bulunduğu yer pole pozisyonu olmalı. Ağaçların bulunduğu yerde pit alanı. Sanırım o ağaçların bazıları bu sene pit çıkışını genişletmek için kesilecek. Son olarak da yüzey son derece düzgün.
Burası da ilk viraj oluyor. Benim fotoğrafı çektiğim yer kaçış alanı. Otobüs ilk virajdan sonraki tırmanışa geçiyor. Aslında tam o noktada yol ikiye ayrılıyor. Biri aşağıya biri yukarıya doğru çıkıyor. Aşağıya inen direkt olarak limana doğru uzanıyor. Eğer pilotlar burayı keşfederse, yarışta kavga çıkar 🙂
Burası da tırmanış. Karşıda da gördüğünüz gibi seyirciler için izleme yerleri oluşturuluyor. Ya da ben öyle tahmin ediyorum. Ya da öyle. O bu değil de burası gerçekten dik. Çok dik!
Dik olmasının yanında yürüyerek çıkınca da anlıyorum ki, aynı zamanda uzun. Ayrıca burasının benim için ayrı bir önemi var. Aşağıya doğru giden aracın biraz ilerisinde kaza tehlikesi atlattım. Dikiz aynasından video çeken arkadaşıma bir saniyelik attığım bakış, yayaları görünce frene yumulan kişinin de etkisiyle benim de frene abanmama sebep olmuş arabadaki beninle birlikte 3 kişi, önce öne sonra geriye yapışmış ve çektiğimiz videoya yusuf yusuf sesleri de eklenmiştir. 🙂 Hız sınırlarına uymamız sayesinde arabaya 10-15 cm. kala durmamız, burada 250 km. hızla giden pilotlara şapka çıkarmamıza sebep oluyor.
Burası da tırmanışın bitip, “Casino” kısmının başladığı yer. Karşıdaki bina Casino’nun bir parçası oluyor. Dikkatli bakarsanız göreceğiniz heykelin tam karşına denk gelen (gelecek olan) bariyerler de Alonsocuğumun geçen sene öpücük bıraktığı yere tekabül ediyor. Bu sırada bu viraj gerçekten yanıltıcı derece de zorlu… Bence atılan turlarda (F1 oyunlarıyla da deneyimlenmiştir.) buradaki ve hemen sonrasındaki viraja girişinizi turunuzu inanılmaz etkiliyor.
İşte burası da o sonraki viraj. Sağ taraftaki bina Hotel de Paris. Solunda ise Casino bulunuyor. Buradaki arabaları toplayıp satsanız… Bentley, Porsche, Mercedes, BMW, Maserati vs. vs. hesabı siz yapın işte…
Burası da hemen devamındaki iniş. Hani pilotların bir kısmının normal şeridi takip edip, bir kısmının polis aracının olduğu damalı bayrak işaretli tümseği tercih ettiği yer. Bu sırada o tümsek aslında bayaaaaa uzun. Ama ışık hızında geçince kasis gibi geliyordur haliyle.
İşte zurnanın zırt dediği yer . Son anda gördüğüm ve can havliyle son saniyede fotosunu çektiğim bu Mclaren kimin aracı? Hamilton veya Button olabilir mi? Ferrari’nin mabedlerinden diyebileceğimiz bir yerde, simsiyah bir Mclaren… Arkasından koşmak içimden geçmedi değil. Ama bendeki tek beygir, o beygirlere kafa tutamayacağından emindim… Hayal kuralım…Bence Hamilton’dı. Evet, evet… Onu gördüm. 🙂
Virajın içi…Park etmiş motorlar…Pis motorlar… Şanslı motorlar… Bakınız devamı aşağıda…
F1 yarışlarının direksyon açısı en fazla, hızı en az olan virajı… Bu da F1 pistinde bulunan belki de tek, tek olmasa bile en şanslı otobüs durağı… Ah orada otobüs bekleyen ne hayaller kuruyordur değil mi?
Bu kare çok önemli. Çünkü burada virajı düzgün alamayan pilotlar genellikle karşıdaki bariyerlerle öpüşüyor. En akılda kalanı ise Schumi’nin çarpışı olsa gerek…
Veee tünele doğru yolculuğumuz başlıyor. Solumuzda deniz sağımızda otel… Tünelin içerisindeki cof cof dalga sesini bastıracak olan motor sesleri…Bu sırada tünelim içerisinde bir kapalı otopark bulunmakta. Yarıştan günler önce gelip, aracınızı burada bırakıp, içine saklanıp gizli gizli yarışı izleyebilirsiniz. Evet kafayı yedim!
Tünelin en can alıcı noktası. Önceki senelerde Schumi ve Alonso’nun da öpüştüğü, geçen sene Hamilton-Massa mücadelesinde öpücüğünü duvara vermeyi tercih eden Massa’nın dağıldığı yer. Viraj gerçekten keskin. Yüksek hızda ise hata affetmiyor. Sol tarafta yerde gördüğünüz ise takılacak olan bariyerler. Bisikletli x kişisinin sağında kalan (bir metre kadar alçakta) yerde ise hediyelik eşya dükkanları bulunuyor.
Tünelin çıkışından sonraki kısımda asfalt yenilenmiş. Geçen sene özellikle Rosberg’in ciddi kaza tehlikesinden sonra sanırım düzeltme yapılmış. Sağ taraftaki yerde yazımın başında bahsettiğim yeni yapı.
Burası da geçiş yapılabilecek en uygun yer. Alttaki fotoğrafta ise asfalt ağlayacak, çiçek kokusunun yerini lastik kokusu alacak… Sandalyeler de virajı alamayanların dinlenme yeri olacak. Ve evet yanlış görmediniz. Yatın üzerindeki bir helikopter. 🙂
Bu virajda bazı pilotların, bazı zamanlarda, bazı deliliklerinde atak yaptığı virajlardan biri. Aslında bariyerlerin hemen sağında oldukça lüks bir lokanta var ve devamında ise araç parkı bulunuyor.
Burası da o virajdan sonrası. Bu kısa düzlükten sonra keskin bir direksiyon hareketi ile sağa dönüyoruz. (Bu sırada fotoğrafı pistin ters yönünden çektim. Fotolara bakarken kenarda bariyerleri de düşünürseniz neresi olduğunu daha iyi kestirirsiniz.)
Bu foto ise hemen arkamı dönüp çektiğim bir foto. Yanlış hatırlamıyorsam o keskin hareket ile birlikte SC’ye hoş geldin demiş ve yarışın tüm heyecanını öldürmüştük.
Araçlar burada sağa ve hemen sonrasında sola dönüyor. Frenleme esnasında cesur ataklar görebiliyoruz. Veya kırılan kanatlar. Fotonun solundaki kaydıraktan anlayacağınız üzere meşhur havuz burada bulunuyor.
Bariyerlerin olduğu yer mini kaçış alanı olacak. Yapılması gereken daha çok işleri var.
Rascasse’dan iki adım öncesi. Brasserie Monaco yazısını gördüğünüz yer ve alttaki fotoda devamını gördüğünüz balkonumsu yer, takım çalışanlarının pilotlarını kutlamak için sarktığı yer oluyor. 😀
Rascasse virajının iki fotosu. Gördüğünüz gibi asfalt üzerinde çalışmalar bitmiş değil…
Pit girişi… Evet arabayla yanaştım. Dibine kadar olmasa da yanaştım. Ve evet, mükemmel bir duyguydu. 🙂
Koşan Hanım’ı gördüğünüz yerde bu hafta sonu lastikler olacak…
Burası da start-finish düzlüğünün ortaları oluyor. Gördüğünüz gibi pit duvarının telleri o dönemde kurulmaya başlanmış…
Son olarak da gridin başlarına yakın bir yerden çekilmiş bir foto. Ayaklarımı sürte sürte geçtim. Maksat asfalt ısınsın … 😉
Pist benim kameramdan böyle görünüyor. Gözlerimden gördüğümü aktarmanın imkanı yok. İnanılmaz, büyülü bir yer. Umarım bir gün hepiniz, benim yakaladığım fırsatı yakalar ve bu unutulmaz şehri ve pisti gezersiniz. Gitme imkanı olanlar için beleş tepe adresi verebilirim. Altta fotosu da var. Bulunduğum yerden biraz daha yukarı çıkarsanız pistin yarısı görülebiliyor. Şimdi fotosunu bulamadım 😀
Yazımı sonlandırırken… İstediğim gibi bir yazı ve sunum olmadı açıkçası. Bu aralar inanılmaz yoğunum. Ama Monaco hakkında bir şeyler karalayacağıma söz vermiştim ve yazmazsam olmazdı. O yüzden yazının kötülüğünü boş verin ve fotoların keyfini çıkarın.
Umarım bu hafta sonu çok güzel bir yarış izleriz ve umarım Alonso kazanır. Ona yardımcı olması için bir çok kerbe ayağımı sürttüm. Dilerim yardımcı olur. 😀
Aklınızda sormak istediğiniz bir soru olursa seve seve cevaplayabilirim. Ama internete her zaman girme olanağım olmayacağı için cevaplar biraz geç olabilir.
Kendinize çok iyi bakın. Sağlıcakla ve F1 ile kalın…
espoir(Al10so)
Bir yanıt yazın