‘Hayat başarılarla ölçülür, sadece yıllarla değil.’
27 yaşındaki Bruce McLaren 1964’de bu sözleri kaleme aldığında, yeni şirketi, Bruce McLaren Motor Racing Ltd, ilk yılını henüz doldurmamıştı.
O günlerde Bruce’un hayalini paylaşanlar, kendi yapımları araçları yarıştırmak için dünyayı dolaşan ve sayıları yarım düzine kadar bile olmayan sadık kişilerdi. Bugünlerde ise McLaren Group, Bruce’un sportmenlikle son teknoloji teknik tecrübeye sahip sıkı mühendisliği birleştiren idealine sahip 2000’den fazla çalışandan oluşuyor.
2 Eylül 2013’de, McLaren Group 50. yaş gününü kutluyor olacak.
Eğer Bruce’un sözlerini takip edecek olursak, hatıralar için pek zaman yok demektir. Fakat yarım yüzyıllık dönemimize baktığımızda, kurucumuzun silinmez gölgesinde oluşan manzaraya dönüp bakacak kadar vaktimiz var:
Spora ilk adımımızı attığımız 1966 Monako yarışından beri, takımımızın ismi F1 ile birlikte anılmaya başladı. Diğer herhangi bir takımdan daha fazla (182) yarış kazandık, 155 kez polden başladık ve 151 en hızlı tur zamanı kaydettik. 2012’de bir F1 pit stopu için şimdiye kadar ki en hızlı süreye (2,31sn Hockenheim) ulaştık, 58. peşpeşe puanımızı aldık, ve tüm zamanların rekoru, 10,000 turdan fazla lider gittik.
Büyük dünya şampiyonlarımızın cesaretleri Formula 1’e daima hayat verecektir: Emerson Fittipaldi ülkesi Brezilya’daki tutkuyu ateşledi; James Hunt arka sayfadakiler kadar ön sayfada da kendine yer buldu, Niki Lauda ve Alain Prost bu sporu bir bilime dönüştürdü; Ayrton Senna’nın bitmek bilmeyen tutkusu sonsuza dek yaşayacak. Mika Hakkinen ve Lewis Hamilton saf hızları ve korkusuzca ataklarıyla daima hatırlanacaklar.
Kuzey Amerika spor araba yarışlarındaki mirasımız da eşit derecede büyük: CanAm serisinin en parlak devirlerinde rakipleri ezip geçerek şampiyonluk kupasını beş kez peşpeşe (1967-1971) kaldırdık ve ikonik V8 motorlu spor arabalarımızla inanılmaz 43 yarış kazandık.
1970’de ilk kez Indy 500’e gittik. ABD’in en ünlü yarışını 1974’de Johnny Rutherford ile kazanana kadar giderek daha da güçlendik. Bu başarıyı 1976’da Rutherford ile tekrar yaşadık.
Bugün, Formula 1’deki her bir araç, IndyCar serisi ve NASCAR, motorlarını kontrol etmek ve garaja veri akışını sağlamak için McLaren Electronics’in standart ECU ünitelerini kullanıyor.
1993’de tanıtılan McLaren F1 yol aracı özgün çekiciliğinden hiçbir şey kaybetmedi ve hala birçokları tarafından dünyanın en iyi süper otomobili olarak kabul ediliyor. Bugün, hala dünyanın en hızlı doğal emişli seri üretim otomobili konumunda. GTR yarış kisvesi altında 1995’deki ilk yarışında Le Mans 24 saat yarışını kazandı ve üçüncü, dördüncü ve beşinci sıraları da kimseye kaptırmadı.
Bir sonraki yılki yol aracı projesi Alman üretici Mercedes-Benz ile idi. Mercedes-Benz SLR McLaren, en çok satan karbon temelli otomobil haline geldi.
2010’da kurulan McLaren Automotive, birinci sınıf bir yol aracı üreticisi haline geldi ve 12C ve 12C Spider yüksek performanslı spor otomobilleri geliştirmeye ve üretmeye başladı. Her iki model de karbon fiber ve elektronik sürücü sistemlerindeki anlayışı değiştirerek eşi olmayan ağırlık, dayanıklılık, performans ve sürülebilirliğe sahip bir ürün haline geldi.
Motorsporları kökenimize dönecek olursak, 12C GT3 ilk senesi olan 2012’de 19 yarış zaferi kazandı. Eylülde Vodafone McLaren Mercedes takımı Monza’da damalı bayrağı ilk gören araç olurken, McLaren’in GT araçları ise büyük bir başarıya imza atarak İngiliz, Fransız ve İspanyol şampiyonalarında zirveye oturdu.
McLaren Automotive, modern super otomobil kavramını yeniden yazmak için geliştirilen P1’in tanıtımının hemen öncesinde bu yıl 50. küresel bayiliğini açmış olacak.
Pistlerden uzaklaşacak olursak, McLaren Formula 1 teknolojisinin ve tecrübesinin diğer endüstrilerde uygulanmasında lider konumunda. McLaren Applied Technologies geçtiğimiz yaz İngiliz bisikletçilerin, kürekçilerin, yelkenliler ve kanocuların 15 altın madalya kazanmalarına yardım etmiştir. Mark Cavendish’in dünya şampiyonu S-Works Venge bisikletinin özelleştirilmesinde birlikte çalıştık. Birmingham Çocuk Hastanesi’nde hasta çocuklar ile daha iyi ilgilenilebilmesi için izleme sistemleri geliştirdik.
McLaren ayrıca San Francisco’daki Bay Area Rapid Transit demiryolunun daha verimli işletilmesi ve havaalanlarındaki uçak hareketlerinin oluşturduğu CO2 emisyonlarının azaltılması için sistemler tasarladı.
1963’de güney Londra’daki küçük garajdan bu yana çok şey değişti. Fakat Bruce bizim önümüze bakmadan yalnızca arkaya bakmamızı istemezdi.
Dolayısıyla, geçmişimizin yankıları bu yıldönümü için düzenlenecek özel etkinliklere ve kutlamalara sahne olacak.
Takım gömleklerinde gururla taşıyacağımız McLaren 50 logolarından özel olarak hazırlanmış tarihi videolara, 31 Ocak’ta Jenson Button ve Sergio Perez ile tanıtılacak yeni MP4-28 Formula 1 aracına kadar, bu sene katedeceğimiz her tur, her viraj, her kilometre ve düşeceğimiz her yol McLaren’in 50 yıllık geçmişinin kutlanacağı birer şenlik olacaktır.
Ron Dennis, McLaren Group ve McLaren Automotive’in yönetim kurulu başkanı McLaren’in 50 yılı hakkında şunları söyledi: “McLaren’in geçmişi uzun ve öykülerle dolu, fakat mirasını tanımlamak çok daha zor. Bu miras halen McLaren Technology Centre’deki adanmış çalışanlar tarafından her gün yazılmaya devam ediliyor.”
“Bruce McLaren hikayenin başlangıcını yazdı, ve efsane gelecek bir çok yıl boyunca devam edecek. Ben bir bölümüm, kitap değil. Ve ben zaman içinde diğer insanların da kendi bölümlerini yazmalarını isterim.”
Yukarıda bir yerlerde, umuyoruz ki Bruce bize gülümsüyor ve gaza basmaya devam ediyor…
xtrabit racing
Bir yanıt yazın