"Efsane O Eski Efsane Değil"

Ferrari… Formula 1’in  en köklü takımlarından.

1951 yılında başladığı F1 kariyerini sayısız şampiyonluk ve başarılarla süslemiş bir takım. Uzun süren suskunluk zamanlarının yanı sıra rakiplerine aman vermeyen rekabetçi tasarımlarıyla da adından sıkça söz ettiren bir dünya devi.

Yakın zamana baktığımızda en büyük düşüş 1979 yılında kazanılan markalar ve pilotlar şampiyonluklarından sonra 80’li yılların ilk sezonlarında yaşanmıştır. Takım 80 yılında ilk 4 yarışta sadece 2 puan toplayarak sezonu  8 puanla 9. sırada tamamlarken, bu geleneği  81 yılında da devam ettirerek  34 puanla 5.sırada kendine yer bulmuştur. Alınan fazla puana rağmen o tarihten günümüze kadar uzanan en kötü sezon başlangıcı olarak tarihte yerini almıştır.  O tarihten sonra büyük bir atılıma geçen takım 82 yılında markalar klasmanında Mclaren-Ford’ un önünde zirvede yer almayı başarmıştır. 83 yılında da değişen bir şey olmayıp takım markalar klasmanında şampiyonluk ipini göğüslemiştir.

Bu zamandan sonra markalar şampiyonluğuna uzunca bir süre ara veren takım sürücüler klasmanında da hiçbir varlık gösterememiştir.

96 yılında MSC nin gelmesiyle beraber biraz olsun kendine gelen takım Brawn ve Todt un inanılmaz katkılarıyla, 99 yılında yeniden doğarak markalar şampiyonu oldu. Ve bu yıldan sonra 2005 yılına kadar tüm markalar şampiyonluğunu kazandığı gibi sürücüler klasmanında da Schumi yi geçebilecek kimse olmamıştır. Öyle ki 2002 yılında “ şeytan üçgeni” nin büyük emek vererek yaptığı F2002 rakiplerinden neredeyse 2 sn fark yapmıştır. (F1 de 2 sn demek bir ömür demekti.) Öyle de oldu ve 17 yarışın 15’ ini domine ederek adeta rakiplerine gövde gösterisi yaptı. 2004 yılında da durum farklı değildi, sezona inanılmaz bir başlangıcın ardından ilk 13 yarışın 12 sini kazanan schumi ve Ferrari (Monakoda SC arkasında J.P.M. çarpmasa 13 olacak) büyük bir üstünlükle şampiyonluğunu ilan etti.

Bu kadar şampiyonluğun ardından taraftarına taraftar katan Schumi ve Ferrari, FİA için büyük bir tehlike olmaya başlamıştı. Çünkü F1 giderek zevksiz hale geliyor kazanan neredeyse günler aylar önce belli oluyordu. Bu olay haliyle tribüne gelen taraftar sayısını etkiliyor, basın gelirleri giderek düşüyordu.

Bu şampiyonluk ambargosunun F1 geleceği için tehlike olduğunu düşünen  FİA nın kural değişiklikleri işe yaramış ve Renault  Ferrari ‘ ye dur demiştir. 2006 da biraz olsun takım toparlansa da bu şampiyonluk için yetmemiştir.

Bu tarihten sonra takım Schumiyle başlayan ayrılık zincirlerine  Brawn ve Todt u  da ekleyerek yepyeni bir çehreye bürünmüştür.

2007 yılına gelindiğinde ise her ne kadar takımdan kopmalar ve yapılan küçük değişiklikler de olsa F2006 nın izlerini taşıyan bir Ferrari, Şampiyonluğa aç buz adam, schumi gibi bir efsanenin yanında 2 yılını vermiş bir massa. Diğer yanda ise F1’ in diğer köklü takımı Mclaren ve zamanın çaylak pilotu hamilton. Sonucu hepimiz biliyoruz, son ana kadar süren  mücadelenin ardından gelen şampiyonluk. Bu heyecanın yanı sıra akıllarda kalan bir diğer soru ise, Ferrarinin kazandığı şampiyonluk mu yoksa Mclarenin kaybettiği şampiyonluk mu sorusu oldu.

2008 yılında ise bir önceki sezonu kazanmanın verdiği moral ve Domenicali nin gelişiyle sezona iyi bir başlangıç yapmasına rağmen bu olay pek uzun sürmedi ve beklide düşüş o anda başladı. Buna düşüş denemeyebilir, Mclarenin hızlı yükselişi ve ferrarinin sihrinin yavaş yavaş bozulması da denebilir. Sonuç olarak tıpkı bir sezon öncesinde olduğu gibi son viraja kadar süren ve kaybedilen pilotlar şampiyonluğu. Şansında yardımı ile gelen markalar şampiyonluğu. (Şans diyorum çünkü Kovalainenin Mclarende olması büyük bir şanstır Ferrari adına.)

Aslına bakarsanız 2008 yılının ortalarında patlak veren dayanıklılık sorunu ve kötü yönetim 2009 yılında iyiden iyiye gün yüzüne çıktı. Oysa sezona başlarken sanki sponsor arayışına girmiş yeni bir takım gibi testlerde fırtına gibi esen ve taraftarına umut veren bir Ferrari vardı.

Bunun böyle olmadığını biz tifosiler ancak Avustralya yarışında anlayabildik. Ardından Malezya ve Çin. Sonuç mu kocaman bir “0” Peki neden böyle oldu? Efsane Ferrari neden bu hale geldi? Sorumlusu Kim?

Kimilerine göre; pilotunu tam anlamıyla tanımayan onlarla iletişim kuramayan, Onların isteklerine cevap veremeyen, Geldiği sezondan bu güne kadar 8 kez araçları dayanıklılık yüzünden yolda kalmasına rağmen hiçbir çözüm üretemeyen, Acemice yaptığı pit stratejileri, lastik stratejileri ile takımına akıl almaz puanlar kaybettiren, Bildiği şey yanlışta olsa ondan bir türlü vazgeçmek istemeyen (saçma ışıklı pit sistemi gibi), Sezonun ilk üç yarışı geride kalmış olmasına rağmen sanki gridin en sonundaki araçtan bahsedermiş gibi  2009 aracının gelişimini durdurabileceğinden söyleyen Domenicali…

Kimilerine göre; şampiyonluğun ardından büyük bir duraksamaya girip yaptığı basit hatalar yüzünden kaybettiği puanlarla milyonlarca taraftarına saç baş yolduran, Yarışmaktan ya da Ferrari de olmaktan mutsuz oluyormuş gibi bir görüntü çizen, Umursamaz tavırlarıyla tepki çeken, araç gelişimine katkıda bulunamayan, araç iyi ise bende iyiyim der gibi aracın bir türlü kendine uymadığını dile getiren Raikonen….

Kimilerine göre de özellikle bu yıl tam bir ikinci pilot kimliğine bürünerek gözden uzaklaşan, yine aracın gelişimine katkıda bulunamayan, Geçirdiği bunca sezona rağmen savunma yapmakta zorluk çekip, pilotajına gözle görülür anlamda bir ekleme yapmayan Massa…

Sorumlu kim olursa olsun ortada bir gerçek var. Efsane o eski efsane değil.


Yorumlar

  1. Emre Yılmaz avatarı

    Fanatik Ferrarici olmama rağmen bunların hepsi gerçek. Kimin suçlu olduğu önemli değil ama efsane eski efsane değil.

  2. hakan tercüman avatarı
    hakan tercüman

    tek katılmadığım raikkonen hakkındaki yorumun…geldiği ilk sene şampiyon olmuş bir pilota ne hikmetse ikinci yılında ikinci pilot muamelesi yaptılar. amaçları massayıda kazanmaktı. az kaldı takımlar şampiyonluğuda gidecekti. bu adamı harcıyorlar yazık…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir