1993 İngiltere Rallisi: Juha Kankkunen’in Sınırlardaki Sürüşü


Yorumlar

“1993 İngiltere Rallisi: Juha Kankkunen’in Sınırlardaki Sürüşü” için 14 yanıt

  1. adam belkide parkurun % 20 – 30 luk kısmını tek elle idare etti 😀 manuel vites gazı köklerken aracın yolu tırmalaması offf be gerçekten mükemmel ve limitlerde böyle bir araba sürmek isterdim ….

  2. Gilles Panizzi yi ise asfaltta bir nevi koz olarak kullanıyorlardı. O da görevini erkenden yerine getirip SS içerisinde bunu yapabiliyordu. Büyüksün..

    http://www.youtube.com/watch?v=eFvs7JLl0_A

    1. Gilles Panizzi…”Asfalt Kralı” olarak anıldı hep.

  3. Müthiş..

  4. of off. 1.45’ten sonraki düzlük performansı korkutucu.

    tam manuel vites ve daracık yollar. Bu performans dışarıdan daha hızlı görünüyordur kesinlikle. kokpitten tam anlaşılmıyor hızı.

  5. Videonun yarısına kadar takip edebildim co pilotun söylediğini sonra hızlandı kaçtım ben 😀

  6. WRC yi takip etmiyorum ama her zaman videoları izlerken hayran kalmışımdır bana göre bu adamlar Formula 1 pilotlarından çok daha yetenekli ve cesaretliler helal olsun başka bir şey diyemiyorum.

  7. smile_yavuz avatarı

    wrc nin izlenesi olduğu zamanlar 1990-2002 arası. loeb bu spora girdiğinden beri takip etmiyorum. adam heyecan namına bişey bırakmadı

    1. Onur Gentas avatarı

      Katılıyorum. Lancia delta integraleler, Toyota celicalar, Subaru imprezalar, ne mücadeleler gördük o zamanlar. Ben Carlos Sainz taraftarıydım ve genelde son yarışa kadar sürerdi şampiyonluk mücadeleleri. Bana göre çoğu motor sporda gerileme yaşanıyor. Bugün belki DTM arabaları çok güzel görünüşlü ama 90’lı yıllardaki rekabetten çok uzaktalar.

      1. smile_yavuz avatarı

        toyota celica zamanlarından beri bende sainzciyimdir:) lancer evo 6 ve efsane kasa impreza wrc bugün çoğu ralli aracından estetik açıdan daha güzeldir bana göre. hele ki 1999 daki şampiyonluk mücadelesi unutulmaz. sainz in finish e 500 metre kala bozulan toyotasının arka camına kaskını fırlatışını unutmam

        1. Onur Gentas avatarı

          Evet o çok büyük bir şanssızlıktı. Sainz aslına bakarsan hep başa oynadı ve çok köçük farklarla şampiyonluğu kaybetti. Makinen’de çok özel bir pilottu onunda hakkını yemek istemem.

    2. Sporun gerilemeye başlayacağının ilk sinyalleri sanıyorum ki Peugeot 206 WRC’ın parkurlarda boy göstermeye başlamasıydı.
      206 WRC Marcus Grönholm pilotajında, gözlerimizin alışık olduğu Impreza, Evo ya da Corollalar’ın Sainz, Makkinen, McRae, gibi pilotlar yönetiminde müthüş yanlamalar ve kontralar vermesinin aksine, asfalt ya da toprak parkur ayırmaksızın pek kaymayan, oldukça stabil sürüş özellikleri gösteriyordu.
      Virajlarda kaymayan 206 WRC, Marcus Grönholm’ün de sürüş stilini bu kaymayan araca uyarlamasıyla ortalığı kasıp kavurdu. Ciddi anlamda hızlı dereceler elde etti. Bu sürüş stili aslında pistlerde kullanılan vebizin yakından aşina olduğumuz “ideal hız çizgisi” üzerinde gitmeyi sağlıyordu. Bu çizgi üzerinde kaymadan ilerlemeyi başaran araç, diğerleriyle önemli bir zaman farkı yaratıyordu. Öyle ki üstü üste 3 şampiyonluk kazandılar.
      Sonraları diğer üreticiler de araçlarını bu yönergeler ile geliştirme çalışmalarına başladılar. Ortalıkta toprak zeminde sert hareketlerle viraj içine doğru fırlatılsa bile zemini çok iyi tutan dolayısıyka kaymayan araçlar üretildi.
      Zamanla WRC ekonomisinin açıklar vermesi ile birlikte fabrika takımlarının çoğu WRC’den çekildiler. Meydan Ford ve Citroen’e kalmış oldu ki, yakın zamanda da Sebastian Loeb adında bir pilot parkurlarda Citroen ile boy göstermeye başlamıştı. Loeb’in sürüş stili de bu kaymayan araçlar için fevkalade uygundu. Tüm bunların ardından diğer fabrika takımları da yokken üst üste şampiyonluklar geldi. Neredeyse hiç kaymayan ve göze hoş görüntüler vermeyi başaramayan yeni WRC canavarlarıyla…
      Loeb’in pistlerde de ne kadar başarılı olduğunu görüyor olmalısınız. Sürüş stili, pist stili gibi çünkü.
      Yani aslına bakarsanız bana göre Loeb o şampiyonlukları denildiği gibi “WRC’ye getirdiği yeni sürüş stili anlayışı” ile almadı. O anlayış, sezonlar öncesinde Peugeot ve Marcus Grönholm ile getirilmişti.

      1. smile_yavuz avatarı

        tespitleriniz çok doğru. araçların yol tutuşunun artılıması için neredeyse pist aracı gibi yere yaklaştırıldı gitgide 2000 yılından sonraki araçlarda. ki bu da ralli aracının görselliğini baltaladı. peugeot ve citroen in spora girişinden sonra wrc ciddi anlamda geriledi.seyir zevki çok azaldı. mcrae makkinen sainz gibi adamlar arabaları dans ettiriyolardı adeta. estetik açıdan çok güzel görüntüler veriyolardı. 1999 model focus wrc nin yada impreza wrc nin güzelliğini şimdiki araçlarda göremiyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir