Formula 1’in pistte görünenler dışında arka planda da olan olayları ve skandalları gerçekten fazla. Belki de sporu bu kadar gündemde tutan ve unutulmamasını sağlayan da budur. Çok geriye gitmeden bakacak olursak 2005’te Amerika GP’de yaşananlar, 2006 sezonunda verilen bazı cezalar ve Renault’nun kütle amortisörlerinin yasaklanması, 2007 sezonu esneyen zeminler ve casusluk skandalı, 2008’de FIA Başkanı Max Mosley ve fantezileri, 2009’da difüzör tartışmaları, Hamilton’un sezon başında diskalifiye edilmesi, Schumacher dönecek dönmeyecek… derken son olarak bir yıl önce Singapur’da yaşananların ortaya çıkması. Bunlar sadece direkt olarak akla gelenler, buraya ekleyeceğimiz daha bir çok konu var.
Uzun bir süreden beri Renault takımının 2008 Singapur yarışında Nelson Piquet’ye kasıtlı olarak çarpmasını isteyip istemediğini tartışıyorduk ve dün yapılan açıklamalar aslında düğümün oldukça çözülmesini sağladı. Renault’nun skandalın önde gelen isimleri Flavio Briatore ve Pat Symonds’u takımdan ayrıldıklarını açıklaması (İstifa mı ettiler yoksa kovuldular mı bilmiyoruz) ve gelecek hafta yapılacan mahkemede suçlamalara karşı çıkmayacağını açıklaması, takımın iddiaları kabul ettiğini gösteriyor. Peki bu açıklama tam olarak ne anlama geliyor? Bana göre Renault, F1 takımındaki 700 kişinin işlerini devam ettirmelerini istiyor ve gelecek sene alacakları cezaya rağmen sporda devam etmeyi planlıyor ve mahkemeye gitmeden önce suçunu kabul edip ilgili kişilerin görevine son vererek alacağı cezayı daha da hafifletmeye çalışıyor. Kalmak istiyorsa zaten yapmış olduğu bu girişim en mantıklı olan girişimdir.
Son skandal bu sene yapılan Macaristan yarışının hemen ardından (Piquet’in artık yarışmayacağının kesinleşmesinden sonra) baba Nelson Piquet’in FIA’ya geçen sene yaşananlar ile yaklaşmasının ardından patlak vermiş, FIA ardından Spa’daki yarışta Renault’nun bir çok çalışanını sorgulamıştı.
Olayın açığa çıkmasının ardından bir çok haber ve iddia ortaya çıktı ve son günlerde yapılan açıklamalar bel altına inerek herkesi rahatsız etmişti. Her iki tarafta karşı tarafı suçluyor ve haklı olduğunu belirtiyordu ancak dün Renault tarafından gelen açıklamayla olay daha da netleşmeye başladı ve bana göre her iki tarafta yaşananlar sonucunda kaybetti.
Piquet kaybetti çünkü eğer gerçek bir yarışçı olmak istiyorsa kendisinden istenenin yapmamalıydı ve yaptığı şeyi bu seneye kadar bekletip koz olarak kullanmaktansa, bunu daha erkenden açığa çıkarmalıydı. Bundan sonra FIA kendisine bir ceza vermezse, babasının bir takımı olmaması halinde F1’de bir koltuk bulması imkansız gibi görünüyor.
Şov adamı Briatore kaybetti. Yaklaşık 20 seneden bu yana Formula 1’de bulunan ünlü İtalyan, aslında daha önce de bir çok kez skandala karıştı ancak son ortaya çıkan kendisini oldukça yaralayacağa benziyor. Briatore üstüne basa basa yanlış bir şey yapmadıklarını ifade etti ancak demekki tüm dünyaya göre yanlış olan, onun doğruları arasında yer alıyor. Symonds’un Singapur yarışından önce toplantı yaptıklarını kabul etmesine rağmen Briatore reddetmişti ve Briatore, Renault ile birlikte davalarına inandıkları için Piquet ailesine yasal işlem başlattıklarını dile getirmişti. Öyle görünüyorki Renault’un güvenini de yitirdi…
Symonds kaybetti. Mühendis olarak kendisinden böyle bir şey beklenmeyen Pat Symonds, adının karıştığı bu skandal ile herkesi şaşırttı dersek yalan olmaz. Symonds FIA tarafından kendisine önerilen konuşması halinde dokunulmazlık alacağı teklifini de kabul etmemiş gibi görünüyor. Yanlış olduğunu bildiği olayda önce reddetmemesine rağmen açık konuşmadı ve son olarak takımdaki görevinden ayrılması onun FIA’nın teklifini kabul etmemiş olabileceğini gösteriyor. Yaptığı yanlış olmasına rağmen Symonds, verilen affa rağmen F1’deki kariyerini bitirme pahasına da olsa yaşananlar hakkında konuşmadıysa, doğru ya da yanlış bu da onun iş yaptıkları kişiler içerisinde güvenilirliğini gösterir. Ancak olayın yanlış olduğuna şüphe yok…
Renault kaybetti. Ünlü araç üreticisi firma, yaşanan olaylardan haberi olmamış olsa bile, adının yaşanan kötü olaylarla birlikte anılmasından dolayı kesinlikle prestij kaybı yaşayacaktır. Ancak Fransız firma belki çok geç olmadan yanlıştan döndü ve bundan sonra yeni bir takım patronu ve ekip ile F1 takımını mücadele ettirerek ismini temize çıkarabilir.
Formula 1 kaybetti mi, kazandı mı? Bu konuda emin değilim. Skandalları oldukça seven ve gündemde kalmak isteyen Formula 1’in kaybedip kazanmadığından emin değilim. Bu yaşananlar sonucunda kimsenin gideceği yarışa gitmekten vazgeçeceğini sanmıyorum ancak belki sponsorlar üzerinde etkisi olabilir.
Bir çok kişiden bahsettik ancak henüz bu yaşananlar sonucunda asıl faydayı sağlayan ve yazının başında adı geçen Alonso’dan bahsetmedik. Alonso yaşananlar hakkında ilgisinin olmadığını söylüyor. Alonso’nun yarışa oldukça geriden başlamasına rağmen çok hafif yakıt yüküyle başlaması stratejiyi şüpheli kılıyor. Alonso’nun yarış başındaki stratejisinde 3 pit yapması planlanıyor ancak yarış içerisinde İspanyol sürücünün Nakajima’nın arkasında takımlası nedeniyle strateji 2 pite çevriliyor. Alonso ise stratejisi hakkında, diğer türlü tüm arkada kalan pilotlar ile aynı stratejiye sahip olacakları için “agresif” bir strateji belirlendiğini söylüyor. Aslında buralar pek de önemli değil çünkü Alonso’nun kesin bir şekilde bu olaydan haberdar olup olmadığını asla bilemeyeceğiz gibi…
Tüm bunlara rağmen Alonso olayların ardından kazanan taraf olabilir. 2005 ve 2006 yışında şampiyon olan ve 2007’de kıl payı şampiyonluğu kaçıran Alonso, tüm yaşananların ardından olaylardan haberi yoksa bile 2006’daki gibi çıkıp, “Bu olanlardan haberim yok. Olanların ardından Singapur GP galibiyetimi galibiyetten saymıyorum.” derse kesinlikle olayın kazanan ismi olacaktır.
Briatore ve Symonds’un takımdan ayrıldığını açıklamasının ardından sporun önde gelen isimleri bunun çok çirkin olduğunu ve Lauda gelmiş geçmiş en çirkin olayın olduğunu söyledi. Ben bilgilerim dahilinde bu kadar iddialı konuşamam ancak olayın gerçekten çirkin ve kötü olduğuğu aşikar. Sonuçta motor sporları tehlikeli bir spor ancak sadece kazayı yapan kişi için değil, etrafta yer alan diğer kişiler için de oldukça tehlikeli. Piquet orada kazayı kendisi yapmış olsa bile ya bu sene Macaristan sıralamalarında Felipe Massa’nın ve o olaydan yaklaşık 2 hafta önce Brands Hatch’teki F2 yarışında Henry Surtees’in başına gelenler orada bir başka sürücünün başına ya da bir izleyicinin başına gelse ne olacaktı?
Zaman zaman kazaların zevkli olduğu görüşleri oluyor, bazen ben de bu şekilde düşünebiliyorum ancak yine de kasıtlı ya da kasıtsız her zaman bu kazaların çok fazla risk taşıdığını unutmamalıyız.
Formula 1’deki skandalların bitmesi ve sporun pist dışındaki planlar ve yaşananlardan çok pist üstünde daha çekişmeli ve heyecanlı bir hal alması dileğiyle.
Abdullah Çelik
Bir yanıt yazın