Kırmızı, bakınca gözlerimizi kamaştıran, baş döndüren kırmızı. Ve Fernando Alonso. İşte bu iki dev isim. Şampiyonlukların kralı ve efsanelere konu bir pilot. Genç yaşına rağmen kullandığı araç, takım ne olursa olsun gelişime açık. Öyle ki yeri geldiğinde kendi stratejisini belirleyip yarışı göğüsleyen, Schumi gibi tecrübe küpü bir pilotun duvarlarını yıkan, her seferinde acaba bu yazdıklarımız yeterli olmadı mı dedirtebilen bir pilot: FERNANDO ALONSO.
Şimdi biz bazı taraftarlar olarak niye Ferrari diye yanıp tutuşuyoruz onu anlatalım:
Scuderia Ferrari, F1’in en eski ve köklü takımlarından. Yıllardır bu sporun içinde bu sporla bağdaşmış bir isimdir Ferrari .Öyle ki günümüzde Ferrari deyince aklımıza hep hızlı ve kırmızı arabalar gelir. Üstelik bu gücün ve geçmişin verdiği tecrübeyle her sene ne yapıp edip önlerde yer almayı başaran bir ekip .O kadar ki birkaç haftada aracı fabrikada adeta baştan yaratıp araçlarının B versiyonunu(F60 B) piste sürebilen bir ekip. Çoğu takım bütçe sorunu yaşarken Scuderia Ferrari inanılmaz mevlalar karşılığında ve kaliteli bir iş çıkarabilen bir takım. Evet bir efsane ,uzun zamanlar şampiyonayı domine etmiş, nice şampiyonlar yaratmıştır. Ve en önemlisi Fernando Alonso ’nun da dediği gibi, bu takımda yarışanlar asla unutulmadılar. Çünkü onlar Ferrari pilotuydular. Bunun bilincinde hareket ettiler.
Günümüzde F1 de yer alma amacı güden pilotlar, mutlaka hayallerini Ferrari ile kurarlar. Çünkü herkesçe bilinen bir gerçek olan Ferrari’nin büyük bir takım oluşu tüm genç pilotları büyüler. Her an ,her yarışa çıkarken Ferrari tulumu giymeyi düşünürler ve hırslanırlar.Bilirler ki büyük bir takımdadırlar, orası F1’in Real Madrid’idir ve oraya gelebilen herkes o aracın, fabrikanın, emeğin hakkını verecektir. Böylelikle Ferrari’ye F. Alonso fanlarının gözünden kısa bir bakış attık. Şimdi Ferrari ile Alonso’yu sentezlersek parça parça olan ama mükemmel bir puzzle ve onun başında duran onu birleştirmek için sabırsızlanan efsane bir ismi aklımıza getirebiliriz. Hadi başla denildiğinde puzzle ile bütünleşip onu en hızlı ve en güzel şekilde birleştireceğinden eminiz. İşte bu yüzden bu konuda bu kadar ısrarcıyız.
Tabi bir de Renault var. Şimdi Ferrari sevdası çıktı da kendi evimiz dediğimiz takımı unuttuk mu?! Elbette ki hayır. İki tane büyük şampiyonluk yaşadığımız, Alonso’ya değer veren, onu takımın beyni olarak gören bu değerli takım bizim için çok farklı bir yerde. Hani insan bir yerde doğar büyür. Sonra ne kadar değişik şehirler, büyülü ülkeler görse de aklı hep orda kalır ya insanın. Renault’da öyle işte. Ama insanın kendini geliştirmesi, daha büyük adımlar atıp büyüyebilmesi için bazen terk etmesi gerekir. Bağları koparmak değil de kısa bir ayrılık kimi zaman. Belki de dönüşü olmayan bir yol. Yapılması gereklidir. Ve gidilir. İşte bizim durumda bu hikayeye benziyor sanırım birazcık. Şimdi o gidişi bekliyoruz bizler. Vakit geldiğinde Alonso müthiş pilotajını benzersiz zekasını koyacak bavuluna ve o muhteşem kırmızı dünyaya yol alacak. Bunu bekliyoruz… Hem de tüm kalbimizle
ŞEYDA AÇIKGÖZ – SERCAN ERBAŞ
Düzeltme: Bu yazının orjinalini Şeyda Açıkgöz ve Sercan Erbaş http://www.fernandoalonsofanclub.com için yazmıştır. TRF1.net olarak kendilerinden özür diliyoruz. Emek hırsızlığı yaparak yazıyı kendisi yazmış gibi gösteren forza_raii isimli üyeyi de kınıyoruz ve kendisinden de özür bekliyoruz.
Bir yanıt yazın