Yine de Formula 1 dünyası -taraftarlar, takımlar ve otoriteler- tek bir yarış sonrasında kesin kararı vermek için acele etmemeli.
Sönük geçen yarış sonrasında suçu yakıt ikmali yasağında aramak, asıl problemi, yani Formula 1’deki gerçek bir rekabetin eksikliğini görmezden gelmek olur.
Yakıt ikmali yasağı, takımlar için maliyetleri düşürürken, seyircilere de istediklerini vermeyi amaçlıyordu: Yarış sonuçlarının pit stratejileri ile bilgisayar başında değil, ait olduğu yerde, pist üzerinde birebir mücadelelerle belirlendiği heyecan dolu yarışlar.
Ancak sezonun ilk yarışı, seyircilere vadettiği heyecanı yaşatmadı. Dünkü yarışın durağanlığı için, bu sezonun en büyük değişikliği olan yakıt ikmali yasağını suçlamak, iyimser bir yaklaşım olur.
Bu yasağın bir adım ötesine geçerek, Bahreyn GP’nin neden beklenen heyecanı yaşatamadığını anlamaya çalışalım.
ARAÇLAR
Kış mevsimi boyunca, yeni aerodinamik kısıtlamalarla karşılaşmayan mühendisler araçları geliştirmek için dikkatli bir şekilde çalışma fırsatı buldular. Bunun sonucunda, yere çok daha iyi basan araçlar tasarlandı. Ancak bu sefer de tasarladıkları araçlar, öndeki aracın yarattığı hava akımından daha çok etkilenir hale geldi.
Bahreyn yarışının ilk bölümlerinde, Lewis Hamilton’ın Nico Rosberg’le arasındaki farkı bir türlü yarım saniyenin altına indirememesi bu durumu açık olarak gösteriyor. Düzlük hızı en yüksek olan ve trafiğe takılmadığında tur zamanları Merdeces’ten yaklaşık 1 saniye daha hızlı olan McLaren aracının pilotu, istediği geçişi ancak pit stoplar sayesinde yapabildi.
2010 araçlarının aerodinamik performansı artarken, araçların mekanik tutuşu, yeni kurallar gereğince inceltilen ön lastikler nedeniyle azaldı. Böylece araçların perfromans dengesinde, mekanik tutuşun yeri azalırken, aerodinamik yere basma gücünün toplam denge içindeki payı arttı. Bu noktada, mekanik tutuşun, araç takibi sırasında öndeki araçtan etkilenmediğini, aerodinamik yere basma gücünün ise öndeki aracın yarattığı hava akımından etkilendiğini hatırlatmak gerek.
Ancak araç takibini zorlaştıran tek etken aerodinamik değil.
Öndeki aracın geride bıraktığı sıcak hava içerisinde kalmak, ısınma problemlerine neden oluyor. Dünkü yarışın orta bölümlerinde Sebastian Vettel’in aracına yaklaşan Fernando Alonso, düzlüklerde Vettel’in takip ettiği çizginin dışına çıkarak aracı sıcak havadan uzaklaştırmak zorunda kaldı.
Bu da bizi üçüncü probleme getiriyor: araç ve motor ömrünü koruma gerekliliği. Mühendisleri, aracında fazla ısınma problemi olan Felipe Massa’yı, muhtemelen 1 veya 2 yarış daha kullanacağı motorunu koruması konusunda uyardı. Massa, yarışını öndeki araçların sıcak hava akımından uzakta tamamladı.
Özetle, 2009 sezonunun son yarışından beri Formula 1 araçlarının takibi fazlasıyla zorlaştı. Tüm takımlar tarafından terk edilen KERS sisteminin ekstra itki gücüne artık sahip olmayan pilotlar, çoğu zaman öndeki araca geçiş hamlesi yapabilecek kadar bile yaklaşamadı.
PİST
Bahreyn pisti, yeni dizaynı sonrasında hala yeterli sayıda uygun geçiş alanına sahip olmamakla suçlanıyor. Organizatörler, yenilenmiş pistin daha fazla geçişe olanak sağlayacağını iddia etmiş olsa da, dünkü yarışın sonuçları bunun aksini gösteriyor.
Sakhir pistinin yeni bölümünde geçiş yapmakta zorlananlar yalnızca Formula 1 pilotları olmadı. Yakıt ikmali yapılmayan GP2 Asya serisi yarışlarında pilotlar, yeni bölümde fazla geçiş yapamadılar, ancak pistin geri kalanında durum onlar için o kadar kötü değildi.
Pistin uzunluğu da yarışın gidişatında rol oynadı. Yaklaşık 2 dakikalık turlar atan pilotlar, aralarında ortalama 5 saniye gibi bir farkla yarışa devam ettiklerinden, pist üzerinde birbirleriyle fazla karşılaşmadılar. Bunun yanında, her yıl sezonun en heyecanlı yarışlarına sahne olan Interlagos pisti, günümüzde kullanılan pistlerin en kısa olanlardan biri.
Sonuç olarak, pistin yeni bölümlerinin yarış heyecanı açısından olumlu bir etki yarattığını söylemek, 2010 yarışı itibariyle imkansız görünüyor.
BEKLENTİLER
Formula 1’de her sezon, kış boyunca oluşan beklentileri karşılama ve seyircilerin sabırsız heyecanını tatmin etme görevi açılış yarışlarına düşüyor. 2010 sezonunda Michael Schumacher’in dönüşü, Fernando Alonso’nun Ferrari’ye geçişi ve McLaren takımında şampiyonların eşleşmesi, seyircilerin mükemmel yarışlar beklemesine neden oldu. Ancak Bahreyn yarışından elimizde kalan en büyük mücadele, Virgin ve Lotus takımları arasında geçen arka sıra mücadelesiydi.
Belki, aralarındaki fark yavaşça azalmaya başlayan Vettel-Alonso-Massa arasında yaşanabilecek muhtemel bir çekişme, yarışın final notunu bir nebze olsun yükseltebilirdi -tabi elbet Red Bull pilotu motor arızası yaşamasaydı.
Ancak tüm sezon için notumuzu ilk yarışa bakarak veremeyiz. Heyecanlı bir açlılış yarışına sahip olan 2002 sezonunun pek çok taraftar tarafından en sıkıcı sezonlardan biri sayıldığını unutmamak gerek. Bahreyn GP, büyük beklenti içindeki seyirciyi hayal kırıklığına uğratmış olsa da, 2009 sezonunun bazı durağan yarışlarıyla aynı kalibrede olduğu düşünülebilir.
ASIL SORUN
Formula 1’in şu an için en büyük sorunu, araçların birbirlerini yeteri kadar yakından takip edemiyor oluşu. FIA tarafından çözülmesi gereken nokta bu. Zorunlu pit sayısını artırmak veya yarış içi yakıt ikmalini geri getirmek, kırık bir bacağı yara bandı ile iyileştirmeye çalışmak olur.
FIA, kural ve kısıtlamaları aceleyle, fazla düşünmeden, aşırı tepki göstererek değiştirmek yerine, konuyu daha derinlemesine inceleyerek, araç geçişinin zorlaşmasına yıllar içinde hangi kuralların sebep olduğunu incelemeli. Motor sayısı kısıtlamaları, devir limitleri, çift katmanlı difüzörler ve benzeri kural değişikliklerinin spordan neler götürdüğü anlaşılmalı.
FIA’nın geçiş sayılarını artırma üzerine çalışan görevlileri, bu seneki araçlar için bunu başaramamış görünüyor. Ancak, 2011 yılında çift katmanlı difüzörlerin yasaklanacak olması, ümitlendirici bir karar.
Yere basma kuvveti kurallarının düzenlenmesinin yanı sıra, takip sırasında yaşanan aşırı ısınma problemlerinin de mutlaka çözüme ulaştırılması gerekiyor.
Görüldüğü gibi, Formula 1’de yeterli sayıda geçiş görülmemesinin ardında pek çok farklı sebep yatıyor. Bu sorunları çözmek için zorunlu pit stop sayısını artırmak veya yarış içi yakıt ikmalini geri getirmek gibi yüzeysel çözümlerdense, sorunun kaynağına inilmesi gerekiyor.
Çeviri
Bir yanıt yazın