Keşke yarış sonunda da izleyiciler, Alonso ve Domenicali gibi gülücükler saçıp 2010 Bahreyn’i, heyecanlı ve bekledikleri kadar güzel bir açılış yarışı olarak hafızalarına kazıyıp ayrılsalardı. Fakat hatırlayacakları tek şey yaşadıkları hayalkırıklığı olacak sanırım. Yarışın ertesi günü spor medyası yarışa ‘Bore-Rain GP’ ismini vererek beklentileri karşılamaktan çok uzak kaldığını biraz fazla olumsuzca aktardı. Belki de tüm suçu benzin ikmalinin kaldırılması kuralına yüklememeliyiz. Sezon öncesi gelişmeler sırasında Formula 1 izleyicileri olarak beklentilerimizi çok yükselttik. Doğru, çok heyecan verici gelişmeler olmadı değil. Button’ın McLaren’e, Alonso’nun Ferrari’ye geçmesi, Mercedes’in spora girmesi, Efsane’nin dönüşü, sezon öncesi testlerde 4 takımın çok yakın gözükmesi bizlerde doğal olarak 2010 sezonundan beklentilerimizi artırdı. Fakat unuttuğumuz şey şuydu: Formula 1 de geçiş sorunu yıllardır gündemde olan bir problem. Bu yılki Bahreyn yarışıyla bir anda ortaya çıkmış bir şey değil. Formula 1’e uzak olan birinin bu manzaraya bakarak geçmiş yıllarda neredeyse her yarışta tekerlek tekerleğe mücadeleler olduğunu düşünmesi normal olacaktır. Önceki yılların Valencia, Macaristan, Singapur ve hatta İspanya yarışlarını çok çabuk unuttuk sanırım.
Yakıt ikmalinin yasaklanmasının getirecekleri konusunda kendimin de büyük beklentilere girdiğini söylemeliyim. Teoride maliyetlerin azaltmasının yanı sıra yarışlara çekişme ve heyecan getirmesi öngörülen bu kural, pilotların sisteme alışık olmamaları ve temkinli yarışmalarıyla ilk yarışta pek işe yaramadı. Gerçekten işe yarayıp yaramadığını görmek için birkaç yarış beklemek lazım, aynen profesör Prost’un dediği gibi. Vettel’in aracında sorun çıkmasaydı ve Alonso da sözde son 10 tura sakladığı lastiklerini kullanma fırsatı bulsaydı belkide bu yazı çok farklı bir içerikte yazılacaktı.
Sonuç olarak Alonso ve Ferrari ailesi Maranello’ya tam puanlarla döndüler. ‘Yarış çok sıkıcı geçmiş! Bana ne. Ben birinciliğimi aldım ve yan garajdaki ilk cevabı aldı, gerisini Ecclestone düşünsün.’ Alonso’nun yerinde siz olsaydınız çok mu farklı düşünürdünüz acaba…
Yasin Madenoğlu
Bir yanıt yazın