Geçtiğimiz hafta Dünya Motor Spor Konseyi, (DMSK) Formula 1’in yönetim prosedürlerinde alışılmadık bir değişiklik yaptı ve Jean Todt ve Bernie Ecclestone’u aşırı yetkilerle donattı, gerekli görüldüğü durumlarda bu ikili kararları kendi başlarına alabilecekler.
Temel olarak bu ikili daha önce F1 Komisyonu tarafından reddedilen bağımsız müşteri motorları planını devreye sokabilirler.
2014’teki hibrid motorların kullanılmaya başlanmasıyla harcamalar inanılmaz arttı ve Mercedes’in baskınlığıyla rekabet de azaldı.
DMSK’nın kararı uzun süren güç savaşlarının son hamlesi ve sadece buzdağının görünen kısmı. Birbirinden bağımsız görünen bir çok olay ortaya çıktı ve gerçekte bunlar aynı oyunun parçasıydı.
Ecclestone sonunda eski ortağı Max Mosley’in yolundan gitmeye başladı ve fabrika takımlarına politik güç verilmesiyle Formula 1’in sürdürebilirliği zarar görmeye başladı.
Bu stratejinin arkasındaki beyin Mosley’di. O ve Ecclestone 18 Ekim’de bir Alman kanalında ortak bir röportaj verdiler ve stratejinin nasıl gelişeceğinin her noktasına temas edildi.
Mosley röportajda: “Eğer Bernie ve Jean Todt bir araya gelirlerse işleri ellerine alabilirler.”
Ecclesone ise; “Jean Max’den biraz farklı, o insanları üzmekten endişe ediyor. Herkesin mutlu olmasını istiyor ve bunun imkansız olduğunu biliyorsunuz. Max bir şeyi yapmak istediğinde eğer bir iki kişi mutsuz olursa sorun olmazdı. Şimdi bu motorları almamız Max’ın hatası.”
Bernie’yi bu duruma Max getirdi, ancak şimdi Bernie’nin bundan çıkabilmek için Max’in yardımına ihtiyacı var. Ecclestone asla bir stratejist olmadı, sadece harika bir yönetici ve pazarlamacı. Üreticileri mağlup etmek için bir stratejiye ihtiyacı vardı ve Max bu konuda yardıma koştu. Max sadece Bernie’ye strateji tavsiyesi vermedi, Todt ve Red Bull’un sahibi Dietrich Mateschitz ile de yakın ve herkesin birbirine yardım etmesini sağladı.
Red Bull’un motor tedarik krizi ve Ferrari’nin motor fiyatlandırmasını veto etmesinden sonra Todt artık adım atmak zorundaydı ve FIA’nın gücüyle Bernie’ye yakınlaştı. Oxford’dan mezun, eski takım sahibi ve eski FIA başkanı olarak politik gücü elde etmekte yıllarca deneyimli akıllı bir strateji beyni de kendilerine yardımcı oldu.
Şüpheci birisi Red Bull’un asla motor tedarik krizi yaşamadığını düşünebilir, bunların tümü Mosley, Ecclestone ve Mateschitz birlikteliğiyle oynanmış bir oyun olabilir. Böylece araç üreticilerinin (temel olarak Ferrari ve Mercedes) sporu ele geçirmelerine karşı gerekli strateji yürütülmüş olabilir.
Peki, öte yandan Ecclestone, Todt ve Mosley’in Fiat ve Ferrari’nin patronu Sergio Marchionne’den hoşlanmadıklarını size söyleseydik? Agresif ve akıllıca kurgulanmış ve kırılamaz bir güç savaşı mı? Marchionne’ye daha sonra geleceğiz.
Temmuz’da Niki Lauda ve Mateschitz arasında Red Bull’a Mercedes motor tedariki konusunda bir toplantı oldu, belki de bu sadece işleyişi başlatmak içindir. Bu oldukça yankı bulan toplantıda, ki her nedense bu görüşme öyle bir önem kazanmıştı ki her iki taraf da görüştüklerini söylemek zorunda kalmışlardı.
Red Bull’a sağlanabilecek (ancak aslında gerçek olmayan) motor tedariki görüşmesi Renault’un kontratının yırtılabileceği uyarısıydı. Bunun dışında herhangi bir kontrat iptali söz konusu olmadı. Tüm bu motor krizi ortadayken Red Bull Racing’in Milton Keynes’teki fabrikasındakilere endişe edilecek bir şey olmadığı ve bir planlarının olduğu söyleniverdi.
Lauda Mateschitz’in Mercedes’e resmi olarak başvurması gerektiğini söylerken bu asla olmadı. Komik olan kısım burası.
Bu da Mercedes takım patronu Toto Wolff’ün birlikteliğin asla olmayacağını söyleme fırsatı verdi. Mercedes’in otomotiv kanadı aslında bu fikirden hoşlanmıştı, ancak bu kötü bir fikir olurdu. Red Bull gelecekte Audi’nin fabrika takımı haline gelmeye çalışıyordu. Bu da yönetimi korkutmaya yetti.
Daha sonra Ferrari anlaşmasının da olmayacağı ortaya çıktı. Red Bull Ferrari’yi öyle bir durumda bıraktı ki kendisinden imkansız bir anlaşma istedi: Scuderia’nın kendi kullandıklarıyla birebir aynı güç ünitesinin tedariki. İki grup arasındaki ilk anlamlı görüşmelerden önce Mateschitz bu isteği şart koşuyordu.
Bu saygısızca ve sebepsizdi, diğer yönden ise Red Bull’un kendi itibarının karşısında Ferrari nasıl olur da bir müşterisinden emir alırdı? Bu gerçekleşseydi Ferrari’yi yenebilecek bir Red Bull-Ferrari görebilirdik ve bu yüzden bu anlaşma asla olmayacaktı. Belki de olmaması isteniyordu.
Şu an görünüşe göre Mercedes gibi Ferrari de içinde bulundukları oyunun figüranlarıydılar. Son olarak, mümkün olabilecek bir Honda anlaşması için de biraz gürültü çıktı. Ron Dennis’in motorda veto yetkisinin olduğunun bilinmesi ve Martin Whitmarsh’ın daha önce aynı hatayı yapıp bir müşteriye (Brawn GP) yardım etme hatasını asla tekrarlamayacağının biliniyor olması bunda rol oynadı. Red Bull hiç bir sonuç alamayacağını bilmesine rağmen bu seçeneği de gündeme taşıdı.
Ferrari ve Honda spekülasyonları arasında motor üreticilerinin toplantısı vardı ve Bernie’nin motor ücretlerini yarıya düşürme isteği oylamaya sunulacaktı. Bu da ciddi bir provokasyon isteğiydi ve Ferrari’nin (Marchionne) veto yetkisini kullanma fikrini ortaya çıkaracaktı. Bu da Bernie’nin isteği yönünde mükemmel bir şekilde sonuçlandı ve sonunda iş Todt ve FIA’nın gücüne kaldı. Bu da Max tarafından tasarlanan bir durumun yaratılmış olması demek.
Max Mosley 18 Ekim’deki röportajında: “Ticari olarak motor tedarik edecek bağımsız bir tedarikçiniz olmalı. Bu da 60’ların sonunda Formula 1’in büyük bir gücüydü, Cosworth, Mechachrome ve diğer motor üreticileri ile birlikte üreticilerin eline muhtaç değildiniz. Şu an bir, iki hatta üç üretici sporda ve onlar da üst yönetim olarak Bay Zetsche, Bay Marchionne ve Bay Ghosn’un ağzından çıkacak şeylere bağlılar ve gerçekte F1’i kontrol ediyorlar. F1’i siz kontrol etmiyorsunuz. Bu noktada bağımsız bir üretici doğru olurdu.”
Bernie Meksika’da boş bulunduğu bir sırada: “Jean bunu sağlamaya sonunda başlıyor.” dedi. Todt’un bağımsız motor üreticisi modeli fikrinde Bernie’nin görüşüne sahip olmaya başladığını işaret etmişti. Bir süre sonra Todt F1’in sürdürülebilirliği kapsamında bu sonuca ulaştığını, üreticilerin motor ücretlerini ciddi derecede düşürmemeleri halinde bu fikri desteklemeye başlayacağını açıkça söyledi. Bağımsız takımlar motor ücretlerinden muzdarip ve FIA’nın ticari olan bu anlaşmalar üzerinde yapabileceği hiç bir şey yok. Şampiyonanın sürdürülebilirliğinden sorumlu olan kurum ise FIA olarak düşünüldü.
Todt: “Ayrıca bazı takımların önümüzdeki sezon için motor bulmakta zorlanmaları oldukça can sıkıcı.” Todt’un üreticilerin bunu sağlamaması durumunda diğer fikri destekleyeceğini söylemesi Max’in sözleri gibi görünmüyor mu?
F1 Komisyonu bu fikri oyladı ve kabul etmedi. Sadece bir hafta sonra içinde ise yönetim prosedürü değiştirildi. Dünya Motor Sporu Konseyi “Jean Todt ve Bernie Ecclestone’un F1’deki sorunları çözebilmek için öneri verme ve karar alma konusunda tek başlarına hareket edebileceğine” karar verdi.
Tahmin edin ne oldu? Red Bull’un Renault sözleşmesini asla yırtmadığı ortaya çıktı ve takımın 2016’da motor tedariki alacağı kesinleşti. Bu da önceki olanların hepsinin birer oyun olabileceğini bize öğretmiş oldu.
Peki 2016 sonunda Renault’nun kontratı bitince ne olacak? Red Bull’un ana bir üreticiden motor tedarik etmesi gerekmeyecek. Bu rekabetçi olacağı garanti edilen ucuz ve güçlü müşteri motorlarından birisini temin mi edecek? İdeal fikir gibi görünüyor, ortak faydalar, göreceğiz.
Aynı zamanda FIA dört motor üreticisi şirketten alternatif müşteri motorları konusunda teklif aldı. Bu motorlar daha basit, daha büyük çift turbo V6 tasarıma sahipler. Resmi ihale süreci henüz başlamadı, ancak motor üreticileri sezon boyunca takım başına 6-8 milyon avro civarı bir maliyetin kabul edilebilir olduğunu (hibridler 18-14 milyon avro arasında değişiyor) ve 1000 beygir güç üretilebileceğini (mevcut hibridler bu kadar üretemiyor) söylediler.
Üreticilerin 15 Ocak tarihine kadar FIA’ya hibridlerin fiyatlarını ciddi bir şekilde düşürecekleri yönünde teklif götürmesi gerekiyor. Dünya Motor Sporu Konseyi’nin açıklamasında “Bay Todt ve Bay Ecclestone tüm görüşmeleri 31 Ocak itibariyle bitirme yönünde isteklerini belirttiler.”
Böylece, Bay Marchionne ve bu oyunda yaptığı hareketler işlerin kendi ellerinden çıkmasına neden oldu. Çeşitli F1 toplantılarında Ferrari’nin ilgi alanlarını ve haklarını agresif bir şekilde koruyacağını söylemişti. Gelişinden bu yana Ferrari’nin veto hakkını kullanması önceki 20 yıllık süreçten çok daha fazla konuşuldu. Bu önemli bir tehditti ve şimdi Ferrari’nin hedeflerinin genel bir tabelası haline geldi. Motor üreticilerinin toplantısında bunun kullanılması bu hakkın aslında ilk kez kullanıldığına inanılıyor.
Marchionne motor ücreti konusunda en katı davranan isimdi ve dışarıdan kimsenin Ferrari’nin kendi özel kurumsal kararlarında zorlama yapamayacağını açıkça belirtmişti. Mercedes de resmi olarak Ferrari’nin pozisyonunu destekliyor, ancak kapalı kapılar ardında farklı fikirlere çok daha açık bir yaklaşım sergiliyor.
Ferrari takım patronu olduğu zamanlarda takımın veto hakkının gücünün farkında olan Todt, Ferrari ile olası bir savaşa hazırlıklı göründü ve şunları söylemişti: “Güç çok ilginçtir. Veto hakkı derken sportif güçten bahsediyoruz, ancak daha yüksek seviyede güçleri olan insanlar da var. Veto cebinizde bir silah taşımak gibidir. Bunu kullanırken de çok dikkatli olmalısınız.”
Belki de Marchionne’nin Cenevre’deki motor toplantısında veto hakkını kullanması hayati bir taktiksel hata olarak görüntülenebilir. Bu veto kullanımı Todt’un FIA’nın ve Ecclestone’un güçlerini birleştirmesini ve üreticilere savaş açmasını tetikledi. Kendisinden beklenmeyecek bir şekilde agresif davranan Todt şampiyonanın geleceğini sağlama almanın gerekliliğini gördü ve Marchionne’nin hareketleri de Todt’u taraf seçmek zorunda bıraktı.
Şimdi, eğer motor üreticileri (Ferrari ile birlikte) 15 Ocak’tan önce ucuz bir hibrid motor fikri ile gelmezlerse Todt FIA’nın gücünü de arkasına alarak bağımsız müşteri motorları planını resmi olarak devreye sokacak. Bir takımın bunu kullanması (2017 veya 2018’de mümkün) ile birlikte motor rekabetçi olacak şekilde dengelenecek ve üreticilerin politik gücü kırılacak. Düşük bütçeli bağımsız takımlar da şampiyonanın sürdürülebilirliği için rekabetçi bir motora kavuşabilecekler.
Ancak eğer üreticiler ucuz hibrid önerisi ile gelirlerse ve müşteri motorları fikrine gerek kalmazsa ne olur? Bu Marchionne’nin geri adım atması anlamına gelir. Todt da istediğini, yani ucuz hibridleri spora sağlamış olur. Ancak Ecclestone istediğini yani motor üreticilerinin gücünü yok etmeyi hala alamamış olacak. Bernie, Max’in önerileriyle Jean’ı ikna edip hareketi ucuz motorlardan daha da ileriye taşıyabilir mi? Motor sorunu alttaki bir sorunu ortaya çıkarmak içindi, tüm bu konudaki oyuncular bundan ziyade büyük güçleri yok etmek içindi. Bir notada bağımsız alternatif motorlar yine kullanılmaya başlanabilir.
Peki bu Ferrari’nin veto hakkının ihlali demek olmuyor mu? Evet, burada biraz sorunumuz var. Birincisi veto hakkının Todt’un üzerine basarak söylediği gibi FIA ile yapılan kontratta bulunduğu halinin tekrar tanımlanması. Önceden bu hiçbir şarta bağlı olmadan Ferrari’ye veto yetkisi veriyordu. Ancak şimdi ise sadece belirli şartların sağlanması durumunda kullanabiliyor, bu da bir kararın Ferrari’nin belirli fikirlerine karşı olduğu zaman uygulanabilir oluyor. Todt: “Bunu tartıştığım için mutluyum.” İkinci konu ise bir katılımcının veto hakkının olup diğerlerinin olmaması Avrupa Birliği kanunları altında kesinlikle yasa dışı olması, bu da Mosley’in daha yakından bildiği ve ilgilendiği bir konu.
Bernie Ecclestone 18 Ekim’deki röportajında: “Bunun imkansız olduğunu söylemeliyim. Eğer bunun rekabet kurallarına aykırı olduğu yönünde bir kanun yoksa tabi. Bazı takımların Avrupa Komisyonuna bunun rekabete aykırı olduğu gerekçesiyle şikayette bulunmasını anlayabiliyorum.”
Sauber ve Force India’nın Avrupa Birliği’ne yaptığı şikayet hayati önemde olabilir, sorun ise strateji grubunun çalışma şekli ve gelirlerin dağıtımındaki adaletsizlikten bahsediliyor. AB bunu incelemeye alırsa bu Ferrari’nin veto hakkını kullanırken dikkatli olmasının sebeplerinden birisi olduğunu kanıtlar. Bu hakkın kullanımı onlara ters tepebilir.
Peki bu Marchionne’nin kenara atılması mı demek oluyor? Böyle bir durumda o nasıl bir hayvana dönüşür? Nasıl bir tepki verir?
Max Mosley 18 Ocak’taki röportajında: “Ferrari gibi büyük şirketlerden her zaman duyduğunuz bir şey vardır: ‘eğer onu yaparsanız F1’den çekiliriz.’ Ve bu blöflerine hazırlıklı olmanız gerekir. Yapmak istediğinizi söylemeye hazırlanmanız gerekir. Asla kapıyı çarparak çıkmayın. Onların bir sonraki sezon orada olacaklarını zaten bilirsiniz. Ancak bu bazı sorunlu ilişki süreçlerine yol açar.”
Marchionne Fiat ve Chrysler’i canlandırarak otomotiv endüstrisini şaşırttı. Geleneksel düşünceden farklı hareket eden bu isim F1’in en güçlü markasından da sorumlu durumda. Onun geri adım atmak zorunda olacağını ve geriye çekileceğini görmek zor.
15 ve 31 Ocak tarihleri arasında ve sonrasında ne olacağını bekleyip göreceğiz.
Bir yanıt yazın