Motorsporlarında 2015 yılında en iyi performans gösteren 50 sürücüyü görmeye ne dersiniz?
Motorsporları denilince aklımıza hemen Formula 1 geliyor. Ancak dünyada onlarca Motorsporu organizasyonu var.
Peki 2015 yılı boyunca bu ‘onlarca’ Motorsporu organizasyonunda en iyi performans gösteren 50 sürücüyü görmek istermisiniz? İşte Autosport sitesine göre 2015’in en iyi 50 pilotu:
WEC Şampiyonu
26 yaşındaki Hartley kariyerinde ikinci kez Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nda tam sezon mücadele etti. Geçen yıl yaptığı çoğu hatayı bu yıl ortadan kaldırdı ve güçlü bir performans sergiledi. Spa ve Le Mans gibi yarışlarda hataları vardı tıpkı takım arkadaşı Webber gibi. Şampiyonanın ikinci kısmında performansını geliştirmiş gibi göründü. Dahası sezon boyunca iyileşmeye devam etti. Bahreyn’de final yarışında kaybettiği zamanı telafi etmek için çalıştı ve performansı etkileyiciydi. Eğer yukarıya doğru olan bu performans artışını devam ettirebilirse LMP1’de ön planda kalmaya devam edebilir.
Tutarlı performanstan kimseye zarar gelmez. Esteban Ocon bunun canlı kanıtı. Fransız pilotun GP3’te gösterdiği performans hep tutarlıydı. Sezon boyunca sadece 1 galibiyet almasına karşın 14 podyum elde etti. Britanya GP’sinden Rusya GP’sine kadar 9 yarış üst üste ikinci oldu. Sezonu kendisinden dört galibiyet daha fazla alan Luca Ghiotto’nun 8 puan önünde şampiyon olarak tamamladı. Ocon 2016 sonrasında herkesin radarında olacak gibi görünüyor. 19 yaşındaki pilotun Mercedes ile DTM’de yarışması gündemde.
Geçen yılın etkileyici çaylağı Kvyat, bu yıl Red Bull ile sezona yavaş bir başlangıç yaptı. Ama sezon ilerledikçe daha da güçlendi ve Monaco’da elde ettiği dördüncülük psikolojik açıdan önemliydi. Red Bull’un yavaş başlangıcı zihinsel açıdan onu etkiledi. Macaristan’da elde ettiği ikincilik kariyerinin en iyi sonucuydu. Ama Kvyat’ın en iyi sürüşü muhtemelen Meksika’ydı. Sıralamalarda Ricciardo’yu geçmeyi başardı ve yarışta da Ricciardo’dan daha hızlıydı. Hatta Williams’ın önünde podyuma bile çıkıyordu. Puan tablosu farklı bir hikaye anlatıyor ancak Red Bull sürücüleri için iyi bir yıl değildi.
Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nın LMP2 sınıfında mücadele eden Bird etkileyici bir performans sergiledi. Bu sınıftaki ilk tam sezonunda sorun yaşadığı zamanlar oldu ancak taktiksel zekası ile takım arkadaşları Roman Rusinov ve Julien Kanal’a yardımcı oldu. Bird bunun yanı sıra Virgin adına Formula E’de yarıştı. Bird, Putrajaya’da baskın bir galibiyet elde ederken Battersea’da tesadüfi bir zafer elde etti. Miami’den kendi hatası olmaksızın galibiyeti kaçırdı. Yıl boyunca gösterdiği performans etkileyiciydi.
Çifte dünya şampiyonu Jason Plato oldukça kötü bir araca sahip olmasına rağmen sezonun ilk yarısını domine etti. Şampiyonluğu kazanacak gibiydi. Ama dramatik şekilde 4 puan geride yine şampiyona ikincisi oldu. Herkesten daha fazla yarış kazandı ama oldukça dramatik şekilde üçüncü oldu.
2015 WEC sezonunda farkında olmadan Aston Martin Racing’in kötü sezonunda rol oynadı. Garip ama gerçek. En iyi yarışı Nürburgring 24 Saat’ti. TCR şampiyonasında Portekiz’de en hızlı isimde ve galibiyete ulaştı.
Webber’in Porsche takımına katılmasıyla birlikte takım farklı bir paket tasarlamaya başladı. Takım 2014 yılında olmasa da 2015 yılında Webber’in tarzına daha çok uyan bir paket tasarladı. Artık daha tecrübeli bir pilot haline gelen Webber iyi bir yıl geçirdi. Austin ve Shanghai’da muhtemelen en iyi yarışlarını çıkardı. Bernhard ve Hartlay ile dört yarış kazandı. Webber Le Mans’da yeterince hızlı değildi ancka 2014 yılından daha iyi göründü.
Shedden karmaşık bir ilk bölüm ile başladığı sezonu nispeten sakin koşullarda bitirdi. Sezon boyunca dört galibiyet aldı ve tutarlı şekilde hemen hemen her yarıştan puan ile ayrıldı. Bu tutarlı performansı sezonun son kısmında da devam ettirince şampiyonluğa ulaşan isim oldu.
Sezona inanılmaz başladı. İlk dört yarışta üç galibiyet elde ettikten son 5 yarış üst üste puan barajına giremedi. Çoğu zaman mekanik sorunlar yaşadı ve ilk viraj olayları nedeniyle başı çok ağrıdı. Son yarışı kazanmayı başarsa da şampiyonluğu Wehrlein’e kaptırdı.
Lotterer’in sezonu hakkında söylenebilecek çok fazla şey yok. Audi’nin yıldızı her zamanki gibi kendisinden beklenen işi layıkıyla yerine getirdi. Performansı hep üst düzeydeydi. Le Mans 24 Saat’in en hızlı turunu attı. Bahreyn finalinde şampiyonluğu kazanmak için zorladı ancak bunu başaramadı. Buna rağmen 33 yaşındaki pilot için iyi bir sezon oldu. Super Formula’da en çok kazan pilot olmasına rağmen katılamadığı yarışlar nedeniyle üçüncü oldu.
Herşey iyi gittiği zaman Grosjean gerçekten iyi bir sürücü. 2013 yılının ikinci yarısında bunu kanıtlamıştı. Son iki sezon kendisi için zor geçti. Renault çok kötüydü ve Lotus rekabetçi değildi. Ama Grosjean etkileyici bir iş yapmaya devam etti. Sıralama performansı harikaydı. Art arda 10 kez Q3’e kaldı. Maldonado’yu açık şekilde mağlup etti. Yeteneği gerçekten çok fazla ve artık daha tutarlı gözüküyor. Haas ile neler yapacağı büyük merak konusu.
Sezona St Petersburg galibiyet ile başladı ve ilk 6 yarışta 2 galibiyet ve 4 podyum elde etti. Bu galibiyetlerden bir tanesi de Indianapolis 500’dü. Kolombiyalı pilot 15. sıradan başladığı yarışta zafere ulaşan isimdi. Ardından 8 yarış boyunca podyum yüzü göremeyen Montoya altıncı sırada bitirdiği sezonun son yarışını şampiyonluk yolundaki rakibi Scott Dixon’ın kazanmasıyla birlikte şampiyonluğu kaçırmış oldu.
Sezona Silverstone podyumu ile başladı ancak bir daha podyum göremedi. Toyota beklenen performansı gösteremese de Toyota TS030 Hybrid’in direksiyonunda harika bir iş yaptı. Aynı zamanda Formula E’deki ilk sezonunda iki kez kazanmayı başardı. Sezon boyunca şanssızdı ve şampiyonluğu çok ufak bir fark ile Piquet’ye kaptırdı. Buna karşın her iki seride de iyi bir performans ortaya koydu.
Rahal’ın zorlu sezonuna etki eden pek çok dış etken vardı. Honda’nın paketi yeterince iyi değildi. Rahal’ın ekibi Lanigan Racing çok iyi bir ekip değildi fakat Penske, Ganassi ve Andretti ile mücadele edebilen tek ekipti. Hemen hemen tüm yarışlarda en iyisini yaptı. Zaman zaman hataları oldu fakat Fontana ve Indy 200’de zafere ulaştı. Sezon boyunca altı kez podyuma çıktı ve 2014 ile karşılaştırıldığında çok daha güçlüydü. Başta da dediğimiz gibi büyük ekipler ile yarışacabilecek bir aracı olmamasına karşın çok iyi işler yaptı.
Bruni bu yıl Le Mans 24 Saat yarışını kazananamasına rağmen Ferrari’nin neden kendisi ile çalıştığını kanıtladı. Sezonun en hızlı adamlarından birisiydi ve sezon boyunca sürekli en iyisini yaptı. Silverstone en iyi anlarından birisiydi. Takım arkadaşlarından daha hızlıydı. Ardından Fuji’de yine iyi bir performans ortaya koydu. Bu yıl gösterdiği performansı devam ettirirse 2016’da çok daha iyi bir yerde olabilir.
McLaren Honda bu yıl Alonso’ya kendisini gösterebileceği bir otomobil veremedi. Zaman zaman takımın durumundan yakındı. Bunu en net Japonya’da Honda motoruna GP2 diyerek gösterdi. Ancak sorun yaşamadığı zaman yine iyi bir pilot olduğunu gösterdi. Bahreyn, Singapur ve Japonya’daki sıralama performansı etkileyiciydi. Takıma katıldığı ilk andan itibaren Jenson Button’ı daha fazlasını yapmaya zorladı. Hatta kendisi 2016’daki mücadele için 2015’i ‘ekonomi modunda’ geçirdi.
Sezonun ilk iki yarışından puansız ayrılan Dixon, sezon boyunca üç galibiyet almayı başardı. Performansı tutarlı şekilde iyi olannadi pilotlardan birisiydi. Sezonu Montoya’nın yarım puan önünde şampiyon olarak tamamladı. Böylelikle kariyerinin 4. IndyCar Şampiyonluğunu yaşamış oldu. Indy 500’de ısınma problemi yaşamasaydı belki de sezonun ikinci yarısı tamamen farklı olurdu.
Formula Renault 3.5’da ikinci yılını geçiren Rowland, sezona galibiyet ile başladı. Yıl boyunca tutarlı bir performans gösteren genç pilot, çıktığı 17 yarışta 13 podyum ve 8 galibiyet elde etti. Yaptığı ataklar ile kendisine hayran bıraktıran Rowland 307 puan ile şampiyon oldu.
17 yaşında Formula 1’e gireceği açıklandığı zaman hepimizin aklında tereddütler vardı. Sonuçta alt serilerde çok fazla deneyimi yoktu ancak Toro Rosso ile ilk yılında beklentilerin üstüne çıktı. İlk 9 yarışta sadece iki kez puan toplasa da Macaristan’ın ardından ciddi bir çıkış yakaladı ve 6 yarış üst üste puan kazandı. Macaristan ve Amerika’da dördüncü olarak kariyerinin en iyi sonuçlarını elde etti. Belçika’da Nasr’a yaptığı atak yılın atağı seçilirken, Brezilya’da Sergio Perez’e yaptığı atak büyük beğeni topladı. Böylelikle gelecekte büyük başarılar kazanabileceğinin sinyallerini daha ilk yılında vermiş oldu. En büyük hataları Monaco’daki kazası ve Silverstone’daki spiniydi.
İlk 5 yarışta 1 galibiyet ve 2 podyum elde eden Wehrlein’in yine ilk beş yarışta 3 galibiyet ve 3 podyum elde eden Green karşısında şansının olacağı düşünülmüyordu. Ancak Wehrlein tutarlı şekilde puan almaya devam ederken en yakın rakipleri puan barajı dışında kaldı. Moskova’da elde ettiği zafer ve sonrasında gelen üst üste puanlar Wehrlein’e şampiyonluğu getirdi. Henüz 21 yaşında bu başarıyı elde eden Wehrlein, sezon boyunca en iyi Mercedes konumundaydı.
Tandy için 2015 yılı inanılmaz geçti. Petit Le Mans’ı kazanmayı başaran Tandy, aynı zamanda Le Mans 24 Saat’te de zafere ulaşan isimdi. Takım arkadaşlarına liderlik yaptı. 2015 yılında hangi seriye gitse sürekli bir fark yarattı. Şüphesiz 2015’in en iyi isimlerindendi.
Sezona biraz şanssız başladı. Avustralya’da sıralama turlarının ardından sırtında yaşadığı sorun nedeniyle yarışa katılamadı. Ancak Malezya’dan İspanya’ya kadar 4 yarış üst üste iyi puanlar kazandı. Yıl boyunca tutarlı olduğunu söylesek yalan söylemiş olmayız. Puan aldığı 13 yarışın 6’sında beşinci, 3 tanesinde ise dördüncü oldu. Kanada ve Meksika’da en iyi sürüşlerini çıkarttı. İlk yarışa katılmamasına rağmen puan anlamında Massa’yı geride bıraktı. Son yarışa kadar Raikkonen ile şampiyona dördüncülüğü için mücadele etti. Gelecekte daha büyük takımlarda yarışması neredeyse kesin gibi.
Red Bull’un bir önceki yıla göre attığı geri adım Ricciardo’yu ciddi oranda etkiledi. Avustralya pilot sezona şampiyonluk parolasıyla başlamıştı. Hem de üç galibiyet elde ettiği 2014 yılından sonra. Ama umutları boşa çıktı. Renault çok fazla sorun yaşadı ve Ricciardo zihinsel açıdan zorlandı. Eline geçen fırsatların çoğunu iyi değerlendirdi. İyi bir pilot olduğunu yine gösterdi.
GP2 tarihinin en iyi performanslarından birisini gösterdi. Sezona Bahreyn pole pozisyonu, galibiyeti ve en hızlı turu ile hat trick yaparak başlayan Vandoorne, İspanya’da da aynısını yaptı. Yıl boyunca 4 kez pole pozisyonu elde eden Vandoorne, 7 galibiyet ve 7 en hızlı tur elde etti. Genç pilot sezon boyunca hiç yarış dışı kalmazken şampiyonadaki en yakın rakibi Rossi’den iki kat daha fazla puan aldı.
Sezona iyi başladığı söylenemez. İlk 12 yarışın 11’inde pole pozisyonunu Hamilton’a kaptıran Rosberg, ilk dört yarışta zafer yüzü göremedi. İspanya’da sezonun ilk galibiyetini elde etti. Ardından Hamilton’dan daha kötü bir performans gösterdiği Monaco’da tesadüfi bir galibiyet elde etti. Kanada’da Hamilton’a yenildikten sonra Avusturya’da üçüncü galibiyetini aldı. İkinci yarıda daha güçlü bir Rosberg izlesek de İtalya ve Rusya’da yaşadığı sorunlar ile birlikte Hamilton ile arasındaki puan farkı daha da arttı. Amerika’da kendi tabiriyle ‘rüzgar’ nedeniyle lider götürdüğü yarışı Hamilton’a verince bitime üç yarış kala şampiyonluğu kaybetmiş oldu. Yine de Rosberg Japonya’dan itibaren üst üste altı yarış pole pozisyonunu alırken, son üç yarışta zafere ulaşan isimdi. Bu üç yarışta da Hamilton’dan çok daha iyi gözüktü. Son altı yarıştaki performans ile “Rosberg 2016’da Hamilton’u yener mi?” sorularını akıllara getirdi.
Sekiz galibiyet ve üçüncü şampiyonluk Ogier için yeterli değildi. O mükemmellik istiyordu. O istedi ve idolü Ayrton Senna gibi hatasız bir sezon geçirdi. Sadece sezonun sondan bir önceki Rallisi olan İspanya’da hata yaptı. Hayal kırıklığı yaşıyordu ve kendisine kızmıştı. Tıpkı 1988 Monaco’da Senna’nın yaptığı gibi. Bu istikrarlı ve tutarlı performansı ona kariyerinin dördüncü şampiyonluğunu getirdi. Hata yapmadığı zaman nasıl bir yenilmeze dönüştüğünü gösterdi. Şüphesiz WRC’nin gördüğü en iyi yeteneklerden birisi.
Taraftarlara göre Vettel 4 kez dünya şampiyonluğu yaşamasına rağmen bir türlü kendisini kanıtlayamamıştı. Bunda geçen yıl Ricciardo’ya mağlup olmasının da etkisi vardı. Eline geçen Ferrari şansı Vettel’in kendisini kanıtlaması için büyük bir fırsattı. 2015 performansıyla birlikte adeta yeniden doğdu. Ricciardo’ya yenildiği yıldan güçlenerak çıkması ve ilk yarıştan itibaren gösterdiği performans tifosileri kendisine hayran bıraktı. Malezya’da, Ferrari ile henüz ikinci yarışında zafere ulaştı. Macaristan’da yine iyi bir performans ile zaferin ismi oldu. Singapur’da ilk antrenmandan son antrenmana kadar, sıralamalardan yarışa kadar haftasonunun en hızlı ismiydi. Yıl boyunca Mercedes’leri zorlayabilen tek isimdi. Sorunlar yaşayan takım arkadaşı Raikkonen’i mağlup etti ve son yarışlara kadar şampiyonluk için zorladı. 2015 gösterdiki Ferrari-Vettel kombinasyonu şampiyonluk için oldukça doğru bir seçim.
2015’e yaptığı muhteşem başlangıç, ilk 12 yarışta gelen 11 pole pozisyonu Hamilton’un üçüncü kez şampiyon olacağının en büyük sinyaliydi. İngiliz pilot poleden başladığı yarışları sorunsuz şekilde kazandı. Hemen hemen hiç hata yapmadı. Monaco’da strateji hatası ile zaferi Rosberg’e hediye etti. Macaristan’da şanssızdı ve yarışın henüz başında gerilere düşmesine ve hatalar yapmasına rağmen yarışı 6. sırada tamamlayarak kendisi için önemli puanlar kazandı. Ardından Belçika ve İtalya’yı kazanıp Singapur’a gitti. Hamilton’un tabirine göre Singapur’dan sonra araç değişti ve o yarışın ardından 6 yarış boyunca pole Rosberg’in oldu. Austin’de kariyerinin üçüncü zaferini ilan etse de performansı sezonun ilk bölümüdne gösterdiği performanstan çok uzaktı. Meksika, Brezilya ve Abu Dhabi’de Rosberg’e yenilince sezon kendisi için soru işaretleriyle bitti.
Bir yanıt yazın