Bahreyn’deki siyasi karışıklık nedeniyle bu ülkede yapılması gereken testlerin ve yarışın ertelenmesinin ardından, takımlar ikinci kez Barcelona’ya geldiler ve bu sezonun son testlerini tamamladılar. Bundan sonra, yarış hafta sonları ve aerodinamik düzlük testleri haricinde test yapmak yasak. Bu yıl içinde yapılacak tek test, aralık ayında Brezilya GP’sinden sonra yapılacak genç sürücü testleri. O âna kadar artık takımların elleri havada, cepleri -her ne kadar çok açık olmasa da- masada.
Bir önceki Barcelona testleriyle ilgili olarak, takımların tam olarak nerede olduklarına dair çok net bilgilere sahip olmadığımızı söylemiştim. Açıkçası bu testlerden sonra da ayan beyan bir durumla karşı karşıya değiliz. Yakıt yüklerinin malum farklarının üzerine, Pirelli’nin narin lastikleri, KERS ve ayarlanabilir arka kanadın dahil olmasıyla birlikte, bir aracın pistte atacağı tur derecesini etkileyen faktörlerin sayısı daha da artmış oldu. Bilinmeyenler arttığında, denklemin çözümü de o kadar zor oluyor. Böyle denklemlere bildiğiniz basit matematikleri uygulamanız yetmiyor. Siz de, biraz Newton’laşarak, kendinize yeni bir matematik yaratmaya kalkıyorsunuz, Formula 1′in türevini bulmaya çalışıyorsunuz çünkü inanın, şu andaki durum hâlâ çok net değil.
Yakıt yüklerinin değiştiği ve derecelerinin anlamsızlaşma başlamasının miladı geçen yıl, yine de bir parça fikir yürütmeniz mümkün oluyordu çünkü KERS yoktu, ayarlanabilir arka kanat yoktu, Bridgestone’un ne olduğu biliniyordu. Yarış simülasyonlarına bakarak (yakıt yüklerini bilebildiğimiz tek nokta) Red Bull, Ferrari ve McLaren’in ön sırada olduğunu söyleyebilmiştik. Hoş, Red Bull yine de kendini bir parça gizlemişti, ama durum şimdiki gibi değildi. 2011 sezonunun testleri sırasında bir aracın, hangi lastikle tur attığını, ne kadar yakıt taşıdığını, arka kanadı ve KERS’i kullanıp kullanmadığını tam olarak hiçbir zaman bilemedik. Takımların, bu konuda kamuoyuna bilgi verdiği durumlar haricinde, bir tur derecesini 1 saniyeye kadar etkileyebilecek bu değişkenlerin, matematiğe dahil olup olmadığı konusunda yorum yapamadık. Bu yüzden de, şu anda hangi takımın gridin neresinde olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Yani sadece biz izleyiciler değil, takımlar da bilmiyor. Bakın şu son günlerde yapılan açıklamalardan bir demet sunayım size:
Christian Horner: Çok samimi olarak söylüyorum, şu anda rakiplerimize göre nerede olduğumuzu bilmiyorum.
Fernando Alonso: Performans anlamında nerede olduğumuzu dair net bir görünüm yok.
Michael Schumacher: Tek söyleyebileceğim şey, yen geliştirme paketimizin çok iyi sonuçlar vermiş olması. Peki rakiplerimiz gerçek performanslarını gösterdiler mi? İşte bunun için Avustralya’yı beklememiz gerekiyor.
Açıkçası bunun için Avustralya’yı beklememiz de, resmin genel anlamı itibariyle bir işimize yaramayacak. Buranın bir sokak pisti olması, takımların gerçek durumlarını göstermesi açısından çok elverişli bir yer değil. Bunun için Malezya ve Çin’i, hattâ Avrupa’daki ilk yarış olan Türkiye GP’sini beklememiz gerekebilir. Örneğin, testlerde çok iyi durumda görünmeyen McLaren’i, Avustralya’da oldukça güçlü bir konumda görebiliriz. 2009 yılındaki feci aracıyla Hamilton’ın podyuma çıkabildiğini hatırlatırsak, bu pistin, aerodinamik anlamda zayıf araçların zayıflıklarını maskeleyebilen bir yarış ortaya sunacağını göz önünde bulundurabiliriz. Elbette hiçbir şey de bilmiyor değiliz. Çok fazla riske girmeden, uçmadan söyleyebileceğimiz şeyler de var. Örneğin tek tur performanslarıyla ilgili olarak bir fikre sahip olmak için takımların, bu testler boyunca kaydettikleri en hızlı turlara ve bu turları ne koşullarda kaydettiklerine bakalım:
1 | Schumacher | 1:21.268 | Tek tur | 4. Gün |
2 | Alonso | 1:21.614 | Tek Tur | 4. Gün |
3 | Perez | 1:21.761 | Tek Tur | 3. Gün |
4 | Rosberg | 1:21.788 | Tek Tur | 4. Gün |
5 | Vettel | 1:21.865 | Beş Tur | 2. Gün |
6 | Heidfeld | 1:22.073 | Tek Tur | 4. Gün |
7 | Massa | 1:22.092 | Tek Tur | 3. Gün |
8 | Barichello | 1:22.233 | Tek Tur | 4. Gün |
9 | Kobayashi | 1:22.315 | Tek Tur | 4. Gün |
10 | Buemi | 1:22.396 | Tek Tur | 2. Gün |
11 | Webber | 1:22.544 | Tek Tur | 1. Gün |
——- | ||||
14 | Hamilton | 1:22.888 | Tek Tur | 2. Gün |
15 | Button | 1:22.910 | Tek Tur | 1. Gün |
——- |
5 günlük test boyunca oluşan ortak sıralama listesinin bir bölümünü görüyorsunuz. Mercedes, ilk testlerde dayanıklılığa odaklandıktan sonra bu testlere önemli bir geliştirme paketi getirdi ve birkaç haftanın zayıf aracını, bir anda listenin en tepesine çıkarmayı başardı. Schumacher’in 1:21.268′lik derecesi, tek turluk sıralama performansına ait olsa da rakipleri tarafından da oldukça önemsendi. Vettel, “Mercedes bugün bize sürpriz yaptı. Hangi konfigürasyonda olursa olsun bu derece oldukça iyi,” derken, Hamilton da dün, “Schumacher’in 1:21.2′lik derecesi oldukça iyi. Biz bu rakamlara inebilir miyiz bilmiyorum. Sanırım 1.22′lerin başlarına düşebiliriz,” diyerek Schumacher’in ve Mercedes’in, en azından sıralama performansının oldukça göz doldurduğunu onaylamış oldular. Testlerin beşinci, Mercedes’in dördüncü test gününde aşırı yağmur yağacağı öngörülünce, Mercedes’in güncelleştirmelerini deneme fırsatı bulması için, Rosberg’ün de aracı devralması ev 1.21.7′ye inmesi bu zamanların gerçekten kayda değer olduğunun altını çiziyor. Rosberg’ün, aracı devraldığında ayarlanabilir arka kanadının da bozulduğunu ve bu dereceyi yaparken bu sistemi kullanamadığını hatırlatırsak, bu ikilinin birbirlerine çok yakın olduğunu da çıkarabiliyoruz.
Schumacher’in sıralama simülasyonları yaptığı sırada, Alonso da bir anlamda karşılık vermek amacıyla benzer zamanlarda piste çıkarak sıralama simülasyonları yaptı. Kaydettiği derece Schumacher’den 0,4s yavaş olsa da, gerçek durumun böyle olup olmadığını söylemek zor. Gelen raporlara göre Schumacher, derecesini yumuşak lastiklerle kaydederken, Alonso süper yumuşak lastikleri kullanmış. Her iki bileşik arasında en az 0,5s fark olması, Mercedes’in, bir anda Ferrari’den 1s daha hızlı olduğu gerçeğini ortaya koyuyor ki buna inanmak ne kadar gerçekçi, bilemiyorum. Sauber’den Perez’in, süper yumuşak lastiklerle kaydettiği 1.21′lik derecesine de kuşkuyla yaklaşmak gerekebilir. Biliyorsunuz geçen yıl da takım, testlerde inanılmaz bir performans göstermiş ve sezon başlamadan önce herkesin “sürpriz” adayı olmuştu. Ancak daha sonra anlaşıldı ki takım, testlerde “agresif” bir strateji uygulamış. Türkçesi: sponsor çekmek için az yakıtla, normal ağırlığın altında tur atmış. Dolayısıyla bu sezon için de bir kuşku payı bırakmakta fayda var, her ne kadar James Key’in gelmesi, Perez’in dünyanın en zengin adamlarından biri olan Carlos Slim’in sponsorluğunu getirmesi ve Barichello’nun Sauber’in iyi bir araç olduğunu belirtmesi gerçeğine rağmen. Yine de dikkat!
Bu listede benim dikkatimi çeken en önemli şey, Vettel’in 1:21.865′lik derecesi. Bu listede her alan tüm pilotların, derecelerini tek turluk sıralama simülasyonlarında attığının ancak Vettel’in, derecesini 5 turluk bir stint’te kaydettiğinin altının çizmek gerekiyor. Bu da rakiplerine göre 4 turluk fazladan benzine sahip olduğunu gösteriyor. Barcelona’da bir turluk benzin 0,04s zaman kaybettiriyor, dolayısıyla Vettel’in gerçek derecesi 1:21.7 civarlarında olabilir. BBC muhabiri Sarah Holt’un, Red Bull’da çalışan bir mühendisi kaynak göstererek verdiği haberde Red Bull’un, testlerin hiçbir ânında 80kg yakıtın altına düşmediğini belirtiyor. Bu, biraz abartı bir rakam olsa da Red Bull’un, tek turluk performansı hakkında son iki sezondur ağzını hep kapalı tutmuş olmasını göz önünde bulundurmakta yarar var. Webber’in derecesinin de yavaş olması bizleri aldatmasın. Her iki sürücünün da yumuşak lastiklerinin kalmadığını ve dolayısıyla bu dereceleri orta ya da sert lastikleri atmış olma olasılıkları çok yüksek. Toro Rosso, testlerin başından itibaren tüm takımlarca büyük bir gelişim gösterdiğine dair konsensüse varılan bir takım. Dolayısıyla McLaren’lerden hızlı gibi görünen tek turluk performansları, gerçekten hızlı olabilir. Hamilton, 1.22′lerin başlarına inebileceklerini, ancak bunun da bir tahmin olduğunu söylüyor. Toro Rosso’nun bu dereceleri gerçekten yapıyor oluşu, bu anlamda bile takımın ne kadar geliştiğini gösteriyor. Buemi ve Alguersuari, bundan böyle ilk 10 için savaşacakları müjdesini veriyor. Lotus da, hedeflerinin Toro Rosso değil, Force India olduğun belirtiyor.
McLaren’in durumu gerçekten içler acısı. Sezon öncesi testlerinde, Virgin ve HRT’den bile daha az kilometre kaydeden takım, 2007-2010 yılları arasındaki müthiş dayanıklılığını mumla arıyor. Barcelona’daki bu son testte McLaren sadece 1028 kilometre kaydederken, Ferrari 1762, Red Bull da 1722 kilometre test yaptılar. MP4-26′nın, rakiplerine göre bir eksik testinin de olduğunu hesaba katarsak, şu anda McLaren’in ne yeterince dayanıklı ne de ayar bakımından üst düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Sıralama derecelerine bakarsak takım, Red Bull, Ferrari ve Mercedes’in oluşturduğu görünen üst sıranın 1-1,5 saniye gerisinde. 2009′daki kadar kötü olmadığı söylense, Button’ın, “Dayanıklılık, hızımızın olduğu gerçeğini gölgeliyor” açıklamasına ve Hamilton’ın, “Yeterince hızımız var, 2009′daki gibi değiliz,” demesine rağmen, bana kalırsa MP4-26, MP4-24′ten de daha kötü durumda çünkü, yarışı bitiremedikten sonra hızın hiçbir anlamı yok. Geçen yıl da McLaren en hızlı araç değildi ancak çok uzun bir süre hem sürücüler şampiyonasını hem de takımlar şampiyonasını lider götürmeyi başardı çünkü rakipleri düşerken, onlar ayakta kalıyorlardı. Bu yıl, Red Bull ve Ferrari, tank gibi sağlamlar, ve bir önceki yılın hatalarını tekrarlamakta, geçen yıl olduğu kadar cömert olmayacaklardır. Bir de buna McLaren’in dayanıksız ve yavaş bir araç olduğu, orta bölgenin çok çok gelişim gösterdiği gerçeğini eklersek, MP4-26′nın kaderinin, MP4-24′ten daha kötü olabileceğini seziyorum. Gerçi önümüzde 15 günlük bir süre var ve Avustralya, McLaren için çok daha iyi geçebilecek bir yarış olabilir. Hızlı bir aracı dayanıklı hale getirmek, dayanıklı bir aracı hızlandırmaktan daha kolaydır, dolayısıyla McLaren’in hâlâ şansı var, ama rakipleri, geçen yıla göre hem sayıca daha çoklar hem de daha güçlüler.
Yarış simülasyonlarını karşılaştırdığımızda da ne yazık ki gerçek bir resme kavuşamıyoruz çünkü takım raporlarından anladığımız kadarıyla bazı takımlar KERS kullanmıyor, bazıları eski lastiklerle simülasyon yapıyor, bazıları yeni lastiklerle tur atıyor. Pist sıcaklıkları farklı, kırmızı bayraklarla simülasyonlar kesiliyor vs. vs. Bu yüzden mutlak bir karşılaştırma yapmak mümkün olmuyor. Sadece, lastik performansının nasıl olduğuna dair bir yorum yapabiliyoruz. Öncelikle, geçen testlere göre ısınan havanın, tıpkı Pirelli’nin tahmin öngördüğü gibi lastik aşınımına olumlu bir etki yaptığını söyleyebiliyoruz. Artık lastikler, bir süre daha performans kaybetmeden dayanabiliyorlar. Bu minvalde, takımların ve sürücülerin lastiklerini kullanma performansları da öne çıkmış oluyor. İkinci gün Vettel ve Buemi’nin, dördüncü günde Schumacher, Alonso, Barichello ve hattâ Kovalainen’in yarış simülasyonlarında kaydettikleri dereceler bu anlamda oldukça etkiliydi.
Vettel | Buemi | Alonso | Schumacher | Barichello | Kovalainen | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
|
|
|
|
Fernando Alonso, 2011, Barcelona II (c) LAT
Yarış simülasyonları ya da uzun stint denemeleri olarak ortaya çıkan bu dereceler, bize yine de çok fazla şey söylemiyor. Lotus’un oldukça ileri adım attığını, Williams’ın ve Mercedes’in lastik anlamında toparlandığını görebiliyoruz. Alonso’nun, diğer rakiplerinin aksine dört pit-stop’luk bir yarış simülasyonu yaptığını ve ortalama tur derecesinin, geçen Barcelona testinde Massa’nın yaptığı yarış simülasyonuna göre tur başına 2 saniye daha hızlı olduğunu belirtmekte ne kadar yarar var, bilemiyorum. 15 gün arayla yapılan iki testin sonuçları elbette karşılaştırılamaz, ancak stratejiler anlamında tur derecelerinin ne bağlamda değişebileceğini de bu şekilde görebiliyoruz. Alonso, dört pit-stop’lu simülasyonunda, oldukça iyi derecelere imza atarken, stint’lerinde genellikle yumuşak, yani hızlı lastiği tercih ettiği sonucuna varabiliriz. Bu da, pist sıcaklığı uygun olduğunda, lastiklere iyi bakması koşuluyla ek pit-stop yapmaları, sürücüler için dezavantaj değil avantaja dönüşebilir.
Ross Brawn, bu sene yarışları en hızlı otomobilin kazanmayabileceğini söylerken, bu strateji oyunlarına işaret ediyor. Lastikler ve buna bağlı olarak pit-stop stratejileri yarışları çok önemli ölçüde etkileyecek. Ferrari’nin, geçen yılki strateji kazasından sonra Chris Dyer’ı fabrikaya gönderip Red Bull’un stratejistini takıma kazandırması bunun bir işareti. Yapılacak ya da yapılmayacak ekstra pit-stop’lar, yarışların kaderini etkileyecek. Bu yüzden, hemen her takımın puan alma şansı ve üst sıralarda gezinen büyük takımların da her an bir yarış zaferi alması işten bile değil. Önümüzdeki 15 günlük süre, McLaren’in ve dayanıklılık sorunlarıyla boğuşmaktan performansa bir türlü odaklanamayan Renault’nun ve Williams’ın, aradaki farkı kapatmak için son sürat çalışacakları kesin. Eh, diğerlerinin de elleri armut toplamayacak. Avustralya Grand Prix’si, son zamanların en heyecanlı ve zevkli yarışlarından birine sahne olabilir.
Ali Ünal
Bir yanıt yazın