1 Mayıs 1994; Bir Dönemin Kapandığı Gün…

 Kendisiyle tanışamadığımızdan nasıl biri olduğu konusunda ben de sizler kadar bilgi sahibiyim. Ancak pistte nasıldı derseniz; izlediğim en kararlı ve acımasız pilottu derim. 

Yarışları izlerken bazı  zamanlar bu işe hiç ilgisi olmayanlara televizyonun sesini de kısıp, “sence hangisi iyi?” diye sorduğumda genellikle gösterilen kişi olurdu. O, kendini herkese gösterebiliyordu. Hem de daha yarışı kazanmadan.

Ayrton Senna,  motor ömürlerinin -performans uğruna- tek yarışlık olduğu, sıralamalar için –daha yüksek performans uğruna- 50 km ömürlü motorların üretildiği, motor güçlerinin 1400hp’lere vurduğu ve izlemeye yüreklerin dayanmadığı dönemin zirvesindeki adamdı. 

Aracı hissedebilmek, işleyen her parçasında o an neler yaşandığını bilmek, sadece ekstra 0.5 bar lastik basıncı ile daha hızlı turlar atabileceğini anlayabilmek, her tur deposundan ne kadar yakıt eksildiğini hesaplayabilmek, sürekli vitesleri sayarken (kokpitte bu tür göstergeler yoktu) sağ eli vites kolunda, sol eli ile kilolarca kuvvete karşı koyup viraja girmek, atak yapmak, geçmek… Liste uzayıp gider !  

Döneminde mücadele ettiği pilotların tamamı için sayfalarca methiye yazmak mümkün. Prost, Piquet, Mansell, Lauda…Hepsi de zihinlere kazınmış pilotlar.Her zaman en iyilerle mücadele ettiğini anlatmaya gerek yok. O dönemde bir pilotun şampiyon olması için tırmanması gereken basamakların, bugünkülerden daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Ayrton, en büyük şampiyonların arasında, en büyük oldu.

Geçen sezon -bazılarıyla yeni tanışmış olmakla birlikte- birçok arkadaşımla yarış izlerken  bazılarının, çığlaklar atarak destekledikleri pilot gözlerinin önündeyken başlarını cep telefonlarının mesaj menüsüne gömdüklerini gözlemledim. Pek de heyecan verici değil ha! Daha iyi taraftar olmaları gerektiğini ima etmeye çalışmıyorum. Ama Ayrton Senna döneminde cep telefonunuz olsaydı bile, böyle davranamazdınız. O yarışlar insanı her daim ayakta tutardı. Bazı yarışların sonunda yorgun düştüğümü hatırlıyorum. Sanki kokpitteki onlar değil de bendim.  

1 Mayıs 1994; başka bir dönemin başladığı gün… 

Güvenlik. Evet, hepinizin bildiği gibi o günden sonra Formula 1’deki en önemli hadise, güvenlik oldu. Bu uğurda çok geniş çalışmalar yapıldı. Pistler için geniş kaçış alanları ve lastik bariyerler , araçlar için daha katı çarpışma testleri ve denetimler gibi çok işe yarayan önlemler dışında belki de “Yarış”ın DNA’sını değiştirecek olan bazı değişikliklere kadar gidildi.

Efsanevi virajların yapıları  değiştirildi, uzun düzlüklere şikanlar eklendi, pilotların atak denemelerindeki davranışlarına sınırlamalar getirildi. Tüm bunlar güvenlik adına yapılmış ve işe de yaramış olsalar bile bizlere güvenliğin yanında oldukça monoton geçen yarışlar getirmiş oldular. 

Tüm bu sınırlamaların Pist üzerinde yarattığı “güvenilmez” durum yarış önceliklerini değiştirdi.Yarış stratejilerinin doğası değişti. Geçişleri pistte değil de pitte görür hale geldik. Göz önünde yapılan adam adama mücadeleden ziyade arka taraftaki satranç oyunu daha önemli hale geldi. Yarış içerisinde pilotlar yer değiştirse bile bu heyecansız diyebileceğim şekilde gerçekleşti.

İşte bu yüzden bir kuşak taraftar önceki dönemin özlemi ile yanar hale geldi. Yeni kuşak diyebileceğim kitle ise tam da bu değişikliklerin olduğu döneme denk geldiğinden, heyecan anlayışları da bu yönde gelişti. Günümüzün modern video paylaşım platformlarında eski görüntülerin çoğunu bulmak mümkün olsa da bunlar, hiçbir zaman yeni kuşağın o heyecanı tatmaları için yeterli olamadı. İşte bu yüzdendir ki bu iki kuşak izleyici bazı zamanlarda çatışır.Ancak elbette biliyoruz ki, iki kuşağın da birbirinden öğreneceği çok şey olabilir. 

Hepimizin ortak noktada istisnasız birleştiği nokta ise şudur ki;

Yaşadığı dönemde hepimiz O’nu konuşuyorduk. Bu gün ölümünün 17. Yıldönümü  ve hala O’nu konuşuyor , özlüyoruz.

Ölümü sadece geride kalanların kaybı oldu. Ama Ayrton Senna Da Silva, hiçbirşey kaybetmedi. 

“Yarışlar, rakiplerle mücadele benim kanımdadır benim bir parçamdır. Eğer bir gün, hayatıma mal olacak bir kaza geçirirsem tek isteğim herşeyin hemen, bir anda olup bitmesidir.”  (Ayrton Senna) 

Soner KÜPÜCÜ


Yorumlar

  1. Onu tanıyanlar veya dönemine yetişenler gerçekten de Senna ile bir devrin kapandığını çok iyi bilir. Kontrol edilmesi imkansıza yakın güçteki makineler, şampiyonlarla yapılan tekerlek tekerleğe mücadeleler, tek elle dönülen virajlar. Saf hız, saf hırs.. Mansell,Piquet ve Prost'un emeklilikleri de Senna'nın ölümüyle aynı döneme denk gelince Formula 1 sanki ruhu çekilmiş boş bir hale döndü. Kazananın niye kazandığı veya kaybedenin niye kaybettiğinin önemi kalmamış gibi.

    Biz sadece Senna'yı değil, Senna'nın yarıştığı o kısacık 10 yılı da özlüyoruz..

    Eline sağlık Soner.

  2. Burak Soylu avatarı

    kaç senedir bu sitedeki haberleri yazıları okuyorum.. şu ana kadar bu sitede okuduğum en güzel yazıydı

  3. Formula 1 de yeteneğini kanıtlamış en büyük 2 pilottan birisidir saygıyla anıyoruz…

    Altta geçen yorumlarında hepsine katılıyorum…

  4. schumacher o dönemin sonlarını yakaladı belkide barrichello ya yaptığı acımasız savunma nın nedenini açıklıyor zaten schumacher in gençlik yıllarında ne kadar gözü kara ataklar yaptığını bu yüzdende bir çok olayın içinde olduğunu biliyoruz coulthard ı dövmek için mclaren garajına gitmesi gibi:).sanırım bu agresiflik eski pilotların kanında var.

  5. Her ne kadar Schumi taraftarı olsamda; Senna herkesin üstünde bir pilot. O herkese nasıl yarışılacağını ve nasıl kazanılacağını öğretmiş biri. Şimdiki Formula ya bakıyorum da yarışmak Ayrton'un zamanında kalmış. Cesurca ataklar,amansız takip şimdiki F1 de ne var. Sollanırken şeritt değiştirme, virajı kesme, rakibini sıkıştırma bla,bla,bla… İşin yoksa dümdüz git. Senna dünya var oldukça en büyük olmaya her zaman devam edecek diğerleride onun yanında (sayılı birkaç kişi) olacak. Geri kalanlar ise çıtır çerez niyetine unutulup gidecekler

  6. Kendisini saygiyla aniyoruz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir