Yarış gününden önce başlayan lastik ve strateji hesapları kendini pistte gösterdiğinde,
anlamsız bir sıralama turları izlediğimizi düşünüyorduk. Ancak artık tek ve en önemli
strateji lastikler üzerine kuruluyor.
Pazar günü, kırmızı ışıkların gerisine sıralanmış araçların müthiş sesleri ve şampiyon
pilotların kazanma savaşı, ilk viraja yaklaşırken, kendi seyircisi önünde yarışan
F. Alonso’ nun mükemmel startı ile kalp atışlarımızı hızlandırıyordu. Gerçekten
mükemmel bir yarış izleyeceğimizin habercisi olan bu atak ilk turda pistteki seksen
bine yakın İspanyol’ u çılgına çevirmişti bile. Uzun yıllar boyu takvimde olan, bir çok
takımın kış testlerinde kullandığı bu pist, monotonluğu ile dikkat çekerken daha ilk turda
gördüğümüz ataklar ve yer bulma mücadelesi ile heyecanı üst seviyeye taşıyordu.
Herkes Formula 1’ e yeni katılan sistemlerin iyi olacağı yönünde karar verir hale gelmişti.
Ancak yine unutulan ufak bir detay vardı. Red Bull Racing Team.
Scuderia Ferrari, kırmızı otomobili ve imajını öne taşıyabilmek adına oldukça fazla çalışıyor.
F. Alonso ise bu çalışmanın karşılığını pistte sonuna kadar vermek için elinden geleni yapıyor.
İlk turlarda çok sıkı bir şekilde yarışan Alonso, pit duvarındaki strateji nedeni ile kendini
gerilerde bulduğunda eminim garaja doğru sürmek istemiştir. Çok iyi mücadele veren Alonso,
ne kadar damalı bayrağı ilk sırada geçemese de, yarış şekli ve tarzı ile hem kendi seyircisinden
hem de hız tutkunu Formula 1 severlerden alkış topladı. F. Massa gün geçtikçe geriye doğru
gidiyor. Formula 1 otomobilleri aynı renk araçlar olsalar bile sürücüsüne göre farklı ayar ve
incelikler barındırır. Ancak ne olursa olsun tüm ayarlar kazanmak için yapılır. Massa’ nın,
yarışın sonlarına doğru vites kutusu arızası ile aracını kum havuzuna çektiğinde, ciddi bir
hayal kırıklığı yaşadığına eminim. Ancak her zaman ilerlemek ve kazanmak duygusunun
üstte olduğu bu sporda, başarısız olursanız silinip gitmeye mahkum olursunuz. F. Massa bir
an önce toparlanmalı ve takımına yakışır bir mücedele içerisine girmeli. F. Alonso yarışarak
damalı bayrağı teknik olarak geçse de aldığı 5. lik onu oldukça üzmüş olmalı. Çünkü yarıştaki
ilk 4 pilot, geri kalan tüm araçlara tur bindirmişti. Ferrari, yeni orta sert Pirelli lastikleri ile sorun
yaşıyor. Çok ince hesaplar ile oluşturulan bu hız makinalarında sorunun nereden kaynaklandığını
bulmak samanlıkta iğne aramaktan farksız olsa gerek. Eminim Ferrari bu durumu aşacaktır.
Red Bull, son iki yıldır pistteki en hızlı araç. Sezonun ilk yarışının ardından dikkatimi çeken
ve bu satırlarda belirttiğim KERS sorunu, takımda halen devam ediyor. Zaten son limitinde
olan bir araç olduğunu düşündüğüm Rb-7 ler, şuan son hızlarındalar. Yapılacak hız artırımları,
aracın sınırlarını aşacak boyuta getirecek ve dayanıklılık sorunları çıkaracaktır. Yarışın genelinde
ya hiç kullanılmıyor, ya da çok az kullanılıyor. Ama aracın hızı yeterli olduğundan halen
kazanmaya devam ediyor. Bundan sonra yapılacak yarışlarda farklı durumlar yaşanabilir.
Yine daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, M. Webber kariyerine şampiyonlukla veda etmek
istiyorsa kesinlikle kalkış anı konsantrasyonuna odaklanmalı. Bir çok yarışta daha ilk virajda
geride kalıyor ve bu handikabını toparladığında yarış bitmek üzere oluyor, doğal olarak da
podyum mücadelesinden uzakta kalıyor. Bu hafta sonu da aynı sebep yüzünden olası bir
podyumu kaçırdı, hem de ilk cepte olmanın avantajını kullanamayarak. S. Vettel, sadece
Rb -7 kullandığı için şampiyon olmadığını kanıtladı. Çok iyi bir yarış performansı ve iyi strateji
ile damalı bayrağı ilksırada geçme alışkanlığını sürdürdü. Bir şampiyona yakışan hızlı ve
agresif sürüş stili ile onu oldukça ve belki de ilk defa bu kadar sıkıştıran bir rakibe karşı iyi
sürdü ve baskıya iyi cevap vererek zafere uzandı.
Mc Laren’ in birkaç yıldır en gurur duyduğu noktası pilotları olsa gerek. Sürüş tarzları ve
karakterleri birbirinden çok farklı iki şampiyon yarıştırmak, her zaman karşılık alınabilecek
bir durum. Özellikle bu yılki Pirelli lastiklerini mükemmel kullanan J. Button için farklı strateji
uygulayabilmek, oldukça özel bir durum. Aynı aracı iki farklı şekilde yarıştırmak gibi bir
lükse sahipler. Geçtiğimiz yıl da buna benzer stratejik hamleler ile yarış kazanan J. Button,
İspanya’ da pilotaj yeteneklerinin karşılığını almayı bildi. Sadece yarış öncesinde değil,
yarış içerisinde de nasıl tepki vereceği belli olmayan lastiklerle, pist üzerinde sanki zemine
değmeden ilerleyip lastiklerini çok iyi kullanan pilot, karşılık almanın verdiği haz ile podyumda
gülümsüyordu. Tüm bu stratejik hamleler, onun pilotajı ve özellikleri sayesinde oluyor.
L. Hamilton ise bugünlerde Red Bull’ a pistlerdekafa tutabilecek nadir pilotlardan. Gerek
araç güncellemelerine gösterdiği hızlı uyum, gerekse pist üzerindeki agresif tarzı onu,
vazgeçilmesi zor bir pilot kılıyor. Mc Laren gibi bir dev, onun varlığı ile bugünlerde daha umutlu.
15 tur boyunca çok iyi bir konsantrasyonla rakibini geçmek için elinden geleni yaptı. Yarış
bitiminde pit duvarından gelen telsiz mesajı ondan özür diliyordu. Çünkü o direksiyonu başında
muhteşem bir performans göstermişti. Yeri gelmişken bir cümle ile değinmek istiyorum,
KERS kullanımı direksiyon üzerinde 3 farklı buton ile yapılıyor. Böylesine çekişmeli bir anda bile,
bu otomobiller pilotuna birkaç farklı seçeneksunabiliyor. En önemlisi bunları uygulayabilecek ve
tam verim alabilecek bir pilot olmak.
Mercedes Gp, hala hız konusunda sorunlu. Zamanla daha iyi olacaklardır. N. Rosberg KERS
sorunu yaşadığı hafta sonundan mutlu ayrılmazken takım arkadaşı efsane M. Schumacher
ile birlikte 6. ve 7. olarak Renault ile 4. lük mücadelesine ortak oldular. Marka ve takım olarak
ne kadar büyük de olsanız, çok ince hesapların olduğu bu sporda çok hızlı bir gelişim göstermek
oldukça zor. Yarış günü ayarları ve performansına yoğunlaşmak lastikleri ve rakipleri görmek
onları daha iyi yapacaktır.
Türkiye’ de Grand Prix’ in adamı olarak seçtiğimiz K. Kobayashi ve Sauber’ in yerini,
Barselona’ da N. Heildfeld ve Renault aldı. En arkadan başladığı yarışı puan alarak 8. sırada
bitiren Heildfed, alkışları toplayan isimdi. Takımı ve kendisi adına iyi işler yapmaya başlayan
pilot, R. Kubica’ nın alternatifi olabileceğini gösterircesine, çaylaklıktan ustalığa geçen
V. Petrov’ u gölgede bırakmaya devam ediyor. Grand Prixler ilerledikçe kendisini yukarılara
taşıyacaktır.
Bir Formula bir Grand prix i öncesinde hesaplanması gereken oldukça fazla datanın yanında
bu yıl KERS, DRS ve en önemlisi Pirelli’ yi eklediğimizde işler içinden çıkılmaz bir boyuta geliyor.
Yarış hafta sonunda takımlar pilotlara göre öncelikle araçlarının ayarlarını bulmak konusunda
bir seçim yapıyorlar. X pilot, bu araçla düzlüklerde mi yoksa, iç, virajlı kısımlarda mı hızlı olacak.
Elbette bunlar pilot yeteneklerine ve özelliklerine göre belirleniyor. Yani bir pilotun ikinci
sektörde devamlı en iyi zamanı elde etmesi demek, yarış ayarlarının o sektör baz alınarak
yapılması anlamına geliyor. Down force ve geri kalan tüm teknik ayarlamalar pistin hızlı veya
farklı olunacak bölgesine göre yapılıyor. Ancak aynı pilot artık çok belirleyici olan lastikler
konusunda da iyi olmalı. Pit duvarının seçtiği strateji tek başına çok kazançlı olmayacaktır.
60 yıllık bu hız savaşı, özellikle son on yılda bir çok defa eleştiriye maruz kaldı. Zaman
zaman tekelleştiği, biraz zevksizleştiği ve en çok da gerçek bir yarış olmadığı yönünde
uzayıp giden eleştiriler, gerek medya önünde gerekse yarış severler tarafından sürekli
konuşuldu. Bugünse yine farklı bir konuda ve farklı eleştirilerle konuşulmaya devam
ediliyor.
İnsanoğlunun her gün daha ileriye gitmesi, isteklerinde de farklılıklar yaratıyor. Geçtiğimiz
yıla kadar geçiş olmadığından yakınanlar, şimdilerde bilgisayar oyunu izliyoruz
serzenişlerindeler. Hangi yılda ve teknolojide olursak olalım benim için önemli olan tek bir
şey var. En hızlı olmak duygusu. 90’ lı yıllarda neredeyse sadece gideceği yeri belirleyen
direksiyonlarda bugün, KERS için üç farklı alternatif olan butonlar ile donanmış durumda.
Pit hızı sabitleyicisi, fren ve motor ayarları değişiklikleri, motor çalışma şekline bile
direksiyondan hükmedilebiliyor. Benzin tasarrufu yapabilmek için farklı karışım ve performans
seçenekleri de bu butonlarla ayarlanabiliyor. Teknoloji harikası bu araçlar, mükemmel motor
sesleri eşliğinde, pilotlarına farklı ayarlar ve anlık karar seçenekleri sunarak yarışıyorlar.
Ben bu araçları ve yarışma duygusuna olan bağım nedeni ile 13 yaşımdan bu yana izlediğim
bu sporu, her anı ile sevmeye ve izlemeye devam edeceğim. Günün birinde uçarak yapılacak
olsa bile ..
Formula 1 bu hafta sonu gerçek bir efsanesini daha yaşayacak. F1 tarihinin belki de en
unutulmaz anlarının yaşandığı Monaco Gp si hafta sonumuza büyük zevk katacak. İyi pilotun
gerçek anlamda farkını gösterebileceği bu pistte, tarihin nasıl anlara tanıklık ettiğini hepimiz
biliyoruz. Bu hafta gerçek yarış anına konsantre olmak, taraf olmak yerine yarışın ve motor
seslerinin bir parçası olmak dileği ile tüm Formula 1 severlere zevkli ve hız dolu bir
Grand prix dilerim.
Monaco’ da kazanırsan, gerçek bir Formula 1 pilotu olursun .
Volkan Başer
Bir yanıt yazın