2014 Turbocharger Dönemi

yazar:

kategori:

   F1 şampiyonasının başladığı yıllardan bu yana motorlar gerek silindir sayısı gerekse silindiri hacmi olarak birçok değişikliğe uğradı.O yıllardan bu yana V6-V8-V10-V12 motorlar değişen silindir hacimleriyle birlikte(1.5lt-2lt-2.4lt-2.5lt-3lt-3.5lt-4lt-4.5lt) bu sporda yerini aldı ki genelde bu konfügürasyonların oluşumunda fabrika takımlarının istekleri de etkili olmuştur.Fakat  son yıllarda büyük otomobil üreticilerinin silindir sayılarını düşürme trendi f1 tarafından göz ardı edilemezdi.Bu kapsamda 2014 yılında 2400cc  v8,18.000 rpm limitli motorlardan v6,1600cc,15.000 rpm limitli, 500 bar injeksiyon basınçlı  turbocharger motorlara geçiş yapılacak.

  2014 yılında tekrar kullanılacak olan turbocharger motorlar günümüz motorlarından biraz daha farklı bir çalışma prensibine sahip olacak.Silindirde yanma sonucu oluşan gazlar ,egzoz manifolduna konumlandırılmış bir türbini dönderir.Bu türbin temel olarak 2 farklı parçaya bağlıdır.Bunlardan birisi egzoz borusu ki türbin döndükten sonra bu gazlar bu boru sayesinde egzoza yönlendirilir ve oradan dışarı atılır .Türbine bağlı diğer parça ise türbinin dönmesi sonucu oluşan hareketi kompresöre ileten düz bir parçadır.Hareket, bu parça sayesinde kompresöre iletilir.Bu kompresör emme manifolduna konumlandırılmıştır ve türbinin dönmesi sonucunda elde edilen hareket ile çalışan kompresör ,havayı sıkıştırıp soğutur ve bu gaz silindire yönlendirilir.Soğutulmuş ve silindire gönderilmiş bu gazın hacmi silindir hacmine eşittir(2014 yılı için 1600cc).Turbocharger olmayan sistemle turbocharger kullanılan sistem silindirde aynı gaz hacmini içerir fakat turbocharger sistemindeki kompresör tarafından silindire yönlendirilen hava daha yoğundur.Hacim aynı kalmak koşuluyla yoğunluğun artması demek ,silindire giren havanın kütlesinin artması demek bu sebepten turbocharger sistemlerde daha yüksek sıkıştırma oranı oluşur ve böylece daha yüksek güç elde edilir.

  Bir diğer önemli konuda yanmış egzoz gazlarının sıcaklığı olacaktır.F1 de doğal olarak torbocharger sistemler 6 silindirli V konfügürasyon motorlar dışında kullanılmadı .Eski yüksek silindirli sistemlerde takımlar motor içindeki parçaların sürtünmesini , bu parçaların ağırlığını ve kullanılacak malzemeyi daha fazla düşünmek zorundaydı çünkü artan  parça sayısıyla ,artan silindir hacmiyle birlikte daha fazla sürtünme
oluşuyordu ayrıca şaftın dönme limitasyonu daha fazlaydı .Bu limitasyonlar sayesinde daha yüksek devir üretebiliyordu.Buda doğal olarak silindir içindeki yanma sonu sıcaklığını artırıyordu.90 lı yılların sonu ve  2000 li yılların başında kullanılan periskop tarzı egzoz sistemlerinde özellikle motor üreticileri kısa egzoz boruları tercih ettiler buda yüksek silindir sayısına sahip araçlarda oluşan yüksek sıcaklığa sahip egzoz gazları ,arka süspansiyon sistemine zarar veriyordu bu yüzden takımlar sistemde ciddi tasarım değişikliğine gittiler fakat v6 ,1600cc,turbocharger sisteminde oluşacak yanma sonu sıcaklığı ,eski sistemden farklılık görterecektir diye düşünüyorum .Buda süspansiyon sistemindeki deformasyon etksini azaltabilir o yüzden 2000 li yılların başından daha farklı egzoz çıkış açıları ve farklı motor konumlandırma açıları görebiliriz.

   Her ne kadar turbocharger dönemini istesekte,en çok rahatsız olduğum konu motor seslerindeki değişiklik olacak sanırım.Takımlar araçların bu seslerinin kaybolmaması için manifold çıkış basıncıyla oynama gibi bir yola başvursalarda çığlık atan yüksek silindirli motorları özleyeceğiz sanırım.

 

                                                                                                   SAYGILARIMLA

                                                                                                   İsmail ÖRTLEK

                                                                     

 


Yorumlar

  1. Utku Uzunoğlu avatarı
    Utku Uzunoğlu

    İlk yorumdaki makaleyi alan arkadaş; imzamı eklemeyi unutmasaydın keşke 🙂
    http://utkuuzunoglu.blogspot.com

  2. Utku Uzunoğlu avatarı
    Utku Uzunoğlu

    Makaleyi alırken altına imzamı eklemeyi unutmasaydınız keşke 🙂

  3. çakallığı uyanıklıkla itam ederler aferin sana öküz olduk sayende bide saman dök şu satırlara yiyelim. saygısız

  4. sen yaklaşımında samimi olduğuna eminsen ve gerçekten niyetin iyiyse yayımlanalı 4 ay olmuş habere benim yaptığım yorum için niye cevap verirsin? amacın bozmak belli niyetin iyi olsa dersin ki bu şu sitede yayımlandı senin buraya yazmanda iyi olmuş diğer insanlar için diyebilirsin ama ben Mercedes Benz Çalışanıyım ve o forumda paylaştığım yazılarım var ama motor benim alanım değil, amacım kendimi parlatmakda değil web'dede saatlerce zaman harcamak değil. artı zaten bu yazı Mercedes Benz Formunda yazıldı benim alanım test. bu konuda bilgi sahibi olunsun diye yazdım hani tekrar ediyorum gerekli gördüğüm noktaları yazdım bire bir aynı değildir yazı paragrafları farklıdır fotoğraflar olmadığı için bunu anlıyor musun? saygısızlık yapmanın manası yok diye düşünüyorum. tarihten yanlış bilgi vermedim. bu haberdede yanlış bilgiler vermedim doğruluğundan eminim çünkü az da olsa bilgi sahibi ve webde araştırıyoruz sonuçta benim alanıma giren konularda kendi saf bilgimle aydınlatma yaparım alanım olmayan yerde bilginin sağlamlığından emin olduğum zaman gelir burada yorum yazarım kulaktan dolma yada laf olsun torba dolsun diye değil. artı birde zaten 4 koca ay olmuş konu unutulmuş ben buna yazıyorum. niyetim belli yani aydınlatmak okuyan olursa diye. saygını yitirme ben çakallık derken uyanıklığı kastettim seni aşağılamakda değil hani zoruna gittiyse kusura bakma.

  5. Amacımın 'çakal'lık olmadığını kendim biliyorum. Bunu sana nasıl ispat edebilirim, onu bilmiyorum. Aslında sanırım amacımı sen de biliyorsun ama sırf geçen gün takışmış olduğun M1CHAEL'a hak verdiğim için bu tür bir davranış sergiliyorsun.

    Arada ince laf çakmalarını da anlamıyor değilim. Bak güzel kardeşim; senin "Geçmişte Gümüş Oklar" başlıklı makalende alıntı yaptığım yeri yazmışım. Senin daha derdin nedir? Konu tarih ise ve ben tarih araştırmacısı değilsem ya aktardıklarım tamamen kafadan uydurmalarımdır ya da bir yerden alıntı yapmışımdır. Tarih, ince ve hassas bir konudur. Bir kişi, tarihi olayları saptırarak anlatırsa tarihe bir şey olmaz. Ama o aktarılanları gören/okuyan/duyan yanlış bilgilendirilmiş olur. Ben bu düşünceye karşıyımdır. Şu an sevdiğim, beğendiğim, desteklediğim kişi/olay/düşünce v.s. tarihte kötü bir konumdaysa onu kendimce düzeltmeye kalkmam.

    Hani sen 'çakal' demişsin ya, işte ben de o kelimenin verdiği hakla sana şunu söyleyeyim: Keşke öküzlük yapmasaydın da makale sahibinin adını da ctrl+c'ye dahil etseydin.

  6. akla daha yatkın geliyor söylediğin gibi yapmak ama ben bir kaç olay sebebi ile video dahil link paylaşarak insanları aydınlatmaktan vazgeçtim. birde Mercedes Benz Formunda Yazılan sade dille anlatılmış güzel bir yazı olduğunu düşünerek ctrl c ve ctrl v fonksiyonlarını kullanarak basitce buraya aktardığım sonuna ne kendi adımı yazdım nede yazarım zaten kimsenin bilgisinden rant elde etmek amacında değilim olaki bu haber 4 ay önce yayımlanmış bende diğer arkadaşlar arama zahmetine girmeden burda okuyarak bilgi sahibi olmasını istediğim için yaptım. bu olayda senin gibi çakallarda art niyet arayabilir eyvallah sorun değil zaten. ama hani senin düşüncen gibi başkalarının bilgisinden rant sağlama amacı gütsem yayınlanalı 4 ay olmuş bir habere yorum yazmam daha güncel konularda olan haberlere yorumlar atarım daha popüler olurum haksız mıyım? keşke niyetiniz düzgün olsada siz zamanında yapsanız bunları herkes bilgi sahibi olsa

  7. akla daha yatkın geliyor söylediğin gibi yapmak ama ben bir kaç olay sebebi ile video dahil link paylaşarak insanları aydınlatmaktan vazgeçtim. birde Mercedes Benz Formunda Yazılan sade dille anlatılmış güzel bir yazı olduğunu düşünerek ctrl c ve ctrl v fonksiyonlarını kullanarak basitce buraya aktardığım sonuna ne kendi adımı yazdım nede yazarım zaten kimsenin bilgisinden rant elde etmek amacında değilim olaki bu haber 4 ay önce yayımlanmış bende diğer arkadaşlar arama zahmetine girmeden burda okuyarak bilgi sahibi olmasını istediğim için yaptım. bu olayda senin gibi çakallarda art niyet arayabilir eyvallah sorun değil zaten. ama hani senin düşüncen gibi başkalarının bilgisinden rant sağlama amacı gütsem yayınlanalı 4 ay olmuş bir habere yorum yazmam daha güncel konularda olan haberlere yorumlar atarım daha popüler olurum haksız mıyım? keşke niyetiniz düzgün olsada siz zamanında yapsanız bunları herkes bilgi sahibi olsa.

  8. Bu şekilde yapacağına link'i verseydin ya kardeş 🙂 Hem böylece şekiller de görüleceğinden anlaşılması daha kolay olurdu.

    http://utkuuzunoglu.blogspot.com/2011/12/turbo-nedir-nasl-calsr-herkesin_29.html

  9. Turbo (şarj) nedir?
    Bugün internetteki kaynakların pek çoğunun bir yerlerden alıntı ya da çeviri olduğunu gördüm..
    Bulduklarımın bazıları o kadar karmaşık ki, ben sistemi bildiğim halde pek çoğunu anlamıyorum. Hiç bilmeyenin vay haline
    Ve oturup basit, herkesin anlayacağı bir şekilde anlatmaya karar verdim.
    Hep duyarız, hep okuruz, egzoz gazını kullanarak güç üreten, performans, tork falan filan..
    Ya tamam da, nasıl oluyor bu iş? Egzoz gazından nasıl güç gelir?

    Bu ve bunun benzeri çizimleri her yerde görebilirsiniz. Türbin der, mil der.. Yahu anlamıyorum kardeşim, ne mili ne türbini. Egzoz gazından nasıl güç gelir, sadede gel dediğinizi duyar gibiyim.

    motordan çıkan atık gazın turbo salyangozuna (şeklinden dolayı salyangoz denir ) girdiği kısımdır. içeride bir türbin var (türbin = çark gibi düşünebilirsiniz) ve egzoz gazı dışarı atılmadan önce bu pervaneyi döndürmek zorunda bırakılıyor. Atık gazımız pervaneyi döndürdükten sonra zaten mecburi istikamet olan egzoz borusuna giriyor ve bizimle olan ilişkisini ebediyen kesiyor.
    Gaz çarkı çevire çevire gidiyor.. Ee elimize ne geçti?
    çarkın tam ortasından bir mil ile (mil = çubuk düşünelim) öte tarafta başka bir pervane sistemine bağlı olduğunu görürüz. Burada amaç çöpe atılacak gazın enerjisini çarka aktarıp, çarkın enerjisini de bir çubuk ile başka bir pervaneye aktarmaktır. (Sol taraftaki pervaneye pal diyeceğiz.)
    turboda bu görülen mavi ve turuncu oklar, yani egzoz ve emme gazları birbirine asla karışmaz. Çok net bir şekilde yalıtılmıştır. İki taraf arasında geçiş olan tek şey ortadaki çubuk ile aktarılan enerjidir.

    Enerjiyi aktardık.. Ee? Öbür tarafta da bi pervane bedavadan dönmeye başladı kabul, peki bu bize ne sağladı?
    Öte tarafta dönen pervane (pal), emiş hattı oluyor..
    O bedavadan aldığımız enerjiyle çevrilen pal, dışarıdan emilen temiz havanın sıkıştırılmasını sağlıyor. Eee ne oluyor hava sıkışınca?
    50 Kişilik bir belediye otobüsüne sıkış tıkış 100 kişi biner ya.. Bir otobüs, iki otobüslük iş yapmış olur..
    Aynısı oluyor..
    Aynı hacme sıkıştıra sıkıştıra çok hava sığdırmış oluyoruz..

    Atmosfer basıncı deniz seviyesinde 1 bardır. Atmosferik (turbosuz) bir motor deniz seviyesinde hemen hemen 1 bar basınç hava ile çalışır. Biz burada havayı sıkıştırdığımızda 1 bar’ın üzerine çıkıyoruz. Örneğin turbonun 0.5 bar basıyor olması demek, 1.5 bar havayla çalışıyor olmamız ya da 1 bar basıyor olması demek, 2 bar hava ile çalışıyor olmamız demektir.

    Peki ne ifade eder bu bar mar? Ben alemci adamım, aklıma başka şeyler geliyor?
    Yine basit olmaya çalışacağım, her şeyi ideal, kayıpsız, sürtünmesiz vs. kabul edersek atmosferik 1.4 70 hp bir arabaya turboyla 1 bar basarsanız 140 hp elde edersiniz.
    Çünkü basınç direkt olarak içeri giren hava miktarını etkiler.
    basit mantığı budur. Tabiki araya bir sürü etken ve kayıplar gireceği için 1 barda gücü ikiye katlamak imkansızdır. Ağırlıksız makara, sürtünmesiz yüzey vs. bunlar sadece lisedeki fizik problemlerinde olur
    Konumuza dönersek, emme pallerimiz bedavadan gelen enerji ile taze havayı sıkıştırdık.. Yetmez mi?
    Küçücük alana çok hava sığdırmış olmamız, turbo içindeki havanın sürtünmeleri vs. derken havamız epey bi ısınmış oluyor.. Eee ısınsın ne olacak?

    Hacim – Kütle ilişkisini herkes az çok bilir.. Fiziği en son 10 sene önce görmüş, hatırlatmaya ihtiyacı olan arkadaşlar için;
    Hacim gözle görülen büyüklüktür. Elinize aldığınız bir bidon, içindeki benzinin 5 litre hacminde olduğunu tanımlar. (5 litreyi şu an uydurdum, neremden olduğunu ben bile bilmiyorum ) Benzini yere boşalttığınız zaman ne kadar çok alanı ıslatabiliyorsanız, o kadar hacminiz var demektir. Kütle ise, tartıda ölçülen değerdir.
    5 litre benzin tartıda 5 kg gelmez. 5 litrenin 5 kg geldiği tek sıvı sudur. Hacim ve kütle arasındaki bu ilişki sunan büyüklük ise özkütledir. Yani yoğunluk.
    Turbo işine geri döndük, elimizde ısınmış ve sıkıştırılmış taze bir hava var. Pırıl pırıl. Oh mis
    Isınan hava genleşir, yani özkütlesi düşer. Bu da demek olur ki, aynı büyüklükte kaplarla doldurulmuş sıcak bi 2 bar hava, soğuk bi 1.7 bardan hafif olabilir Yani hava ısındıkça kocaman yer kaplar, ama tartıda az çeker.
    E biz sınırlı motor hacmimize ne kadar çok gram hava sokarsak, o kadar büyük iş yapmış olacağımız için, basıncı artırmakla yaptığımız iş bitmiş olmuyor. Bir de bunu makul sıcaklıklara indirmemiz lazım.
    Burda da devreye intercooler denilen sistemler giriyor.
    Aracın ön kısmında, direkt olarak karşıdan hava ile temas eden bir yere yerleştirilen bu sistemler, dışarıdan gelen serin hava ile içerisinden geçen sıcak havanın ısı alışverişini sağlayıp, dışarı gidecek havayı ısıtarak, kendi içindeki havanın soğumasını sağlar.
    Pekiştirmek için yapısı şu şekildedir;

    Intercoolerdan da geçtik, serinledik.. Sonunda hem sıkıştırılmış hem de soğuk bir hava elde etmiş oluyoruz.
    Ek bilgi: turbo motorlu arabada gaz tepkisinin atmosferik kadar iyi olmamasının sebebi de, havanın bu kadar yoldan geçip sonra motora giriyor olmasıdır.

    Küçük bi hacme serin ve çok havayı sıkıştırdık, bir de bunu yeterli benzinle destekledik. Ne oldu, tork arttı bununla beraber güç arttı
    1.4 arabadan nasıl 200 hp çıkar sorusunun cevabı budur.

    Hadi geçmiş olsun
    Umarım açıklayıcı olmuştur.

  10. Hocam, açıklamalarının ışığında küçük bir araştırma yaptım. Faydalı oldu. Çok teşekkür ederim.

    xtrabit, yani turbo motorlar geçiktirici mi kullanıyorlar? Şaka, şaka. Çözdüm mevzuyu 🙂

    Çok sağolun.

  11. +1
    Arkadaş da SC'lı Z06 var. Tokatlamadığı pek nadir. Tabi dev turbo'lular gelince rolling'i biraz erken bırakmak gerekiyor.:P hile yapmak şart uzamamaları için. Turbo'ya geçmeyecem diye inat etti 100-200 5 in altına indirmek için gayret ediyor. Corvette'in blokları çok güzel gerçekten.
    Aslında turbo bir ihtiyaç değil yapan aynısını atmosferikte de yapıyor. E60 M5 olağan üstü bir teknik misal. 250 limitini kaldırınca çok pahalı şeyleri bile devirebiliyor. BMW S70/3 de ortada. Demek ki yapınca oluyor muş. Fakat atelyeler oturup blok, piston dökemeyeceklerine göre hemen turbo takalım abi diyorlar ve öyle oluyor bu işler.

  12. Dikkatini çeken şey halen bugün de geçerli olan şeydir. Şimdiki makinelerde de aynı şey birebir görülür (Racing, SS, Sport).
    Atmosferikler mükemmel bir viraj çıkışı ivmelenmesi yaşatan, en alttan üst banda kadar diri yürüyebilen, ani atalet/atraksiyona
    hazır cevap verebilen türdür. Turbo ise daha büyük gücü erken yakalamaya imkan veren, hızlanma eğrisini daha uzağa taşıyabilen fakat
    alt band da gecikebilen, toplam eğrisinde geçişler arası değerli boşluklar oluşturabilendir diye izah edebilirim.
    En kısa haliyle evet cevabının nedeni turbo boşluğu diye özetlenen olgudur (bknz gugıl) :). Boşluk barındırmayan bir turbo sistem mümkün
    değildir bu yarış sanayisi, F1 bile olsa. F1, Lemans, Can am, WRC gibi ortamlarda normal teknikerlerin göze almadığı kadar düşüktür tabi bu
    onların uyguladığı pas pahalı teknolojiler sayesinde. "Örnekle turbolu bir Ferrari olan F40'ın turbo boşlukları bugünün araçlarına göre
    bile muazzamdır." Çift turbo kullanımının bir nedeni de budur. İki farklı ebatta salyangoz kullanımıyla bu öldürülmeye çalışılmış. Hatta
    3 turbolu konfigürasyonlara bile gidilmiştir. "Her 4 turbo kullanımı bağlamda değildir tabi:)" Superc. da bu boşluk olgusu bulunmaz konfigürasyona
    göre daha iyi bir ilk ivmelenme sağlarken bandını turbo kadar öteye taşıyamaz.
    Düzlükte turbolu makineleri yenmek pek zordur. Örnekle Veyron'un motor üni. ve charge'ını biliyorsunuz kırdığı hız rekorlarını da. Tüm bu gücüne
    rağmen Veyron sadece bir düzlük makinesidir. "Bana göre en hızlı ama özel ortam koşulları oluşmadan o hızı göremeyeceğiniz sadece gösteriş, reklam malzemesi"
    aracıdır. Veyron piste çıkamaz. Monza harici iyi derece yapabileceği pist neredeyse yoktur. Çünki Veyron gerçek bir SS değildir. Düzlükte
    son hızda ancak yendiği Mclaren F1 ise herşeyiyle SS'dir. Pistte amiyane tabirle tokatlar atar. Rolling ve drag'larda yenildiğini sıkca gördüğünüz
    Ferrari SS'leri de böyledir. Bunlar yolda da yürüyebilen Ferrari atmosferik pist makineleridir. (Ferrari'lere turbo takanlar var bunlar
    ara hızlanma ve max değerleri öteliyor sadece aynı derece de tatmin harici keyfi azaltıyor belki.) Pist üzerinde kucağına kişnetmesini bilen bir
    sürücüyü aldığında o makineleri alt etmek pek kolay değil. Düzlükte turbolu Subaru, Nissan hatta Toyota'lara geçildiğini görürsün. Bu tüm yapısı
    harici motoru içinde böyledir. Doğrusallığı en güzel barındıran motorlardır Ferrari motorları fakat ulaştıkları güçler itibariyle de en erken ölenleri.
    (Sandık motor 80bin$ civarlarında) Turbo'lar aşırı yüklenilmediğinde üst düzel atmosferiklerden daha daha dayanıklıdır. Bizim otomobillerimizde gördüğümüz
    durumlar ise diğer etmenlerden kaynaklanır. Charge'a güvenip sağlam blok da koymazlar. Ucuzdur…
    Geçmişin Can am'lerini getir Monza'da manyak eder şimdiki F1'leri bence.
    Sırasıyla turbo seçimi racing'de (ivmelenme) değerli zamanlara neden olabilir, daha alt sportlarda tatmin etmeyen viraj çıkışlarına, daha alt da
    gaz kontrolü ihtiyacına, alışkın olmayan bünyelerin otomobillerin de ise uyuz edici boşlukların tatminsizliğine neden olabilir.
    (Tabi tek başına motorun bir kıstas olmadığını unutmuyoruz arkasında iyi bir şanzıman, diferansiyel taşımayan motor yürümez.)
    Aklıma gelip uyuz eden bir kıyas misal FQ400 vs V6 M3 🙂 Her zaman M3, tabi amaç da önemli. Tuzla gibi pist denmeye bin şahit yerler hariç
    M3'ü devirmek pek kolay değil o atmosferik konfigürasyonu ile.

    F1 bile olsa turbo'ların viraj eğrisi tatsızdır. Sık ve dar virajlı pistlerde viraj telemetri'lerini yakalayamayacaklar ve pilotlar daha
    fazla zorlayacak, zorlamak zorunda kalacak. Bu keyifli mi evet. Daha fazla spinler görmek mümkün.
    He şunu yazmadık malum charge her zaman tazikli egzoz gazına ihtiyaç duyar. Bunu da her an nasıl yakalayabilirsin. Turbo yokmuş gibi davranan küçük
    hacimli araç nasıl daha güçlü böyle handikapı bulunmayan aracı geçebilir sence?
    Çok salladık yav

  13. Sanırım düşük devirlerde turbo gereken basıncı üretemiyor ve sonradan devreye giriyor. supercharger'da böyle bir sorun yok. atmosferikte de yok tabi. zaten turbo lag denilen bir şey var, sonradan haberi oluyor gaza basıldığında 🙂

    Arkadaşlar daha teknik bilgi verebilecektir, benim bildiğim deneme yanılma ile.

  14. Senin fikrin süper de ah nerdeee işte. İsteyen istediği yada becerebildiği gibi konfigüre ederdi.
    Aslında charge konusu da mecbur tutulmayabilirdi. İsteyen istediğini kullanabilmeli sadece max cc, tork, hp belirlenip çılgınlığın da önüne geçilebilirdi. İster turbo kullanırdı ister başka birşey tabi Ferrari den başka Atmosferik kullanan kalıcağını sanmazdım. Böylece hani o gelmesini istedikleri araba üretenlere de kapı açılabilirdi.
    Aşaya yazmışım çıkmamış 🙂

  15. Senin fikrin süper de ah nerdeee işte. İsteyen istediği yada becerebildiği gibi konfigüre ederdi.
    Aslında charge konusu da mecbur tutulmayabilirdi. İsteyen istediğini kullanabilmeli sadece max cc, tork, hp belirlenip çılgınlığın da önüne geçilebilirdi. İster turbo kullanırdı ister başka birşey tabi Ferrari den başka Atmosferik kullanan kalıcağını sanmazdım. Böylece hani o gelmesini istedikleri araba üretenlere de kapı açılabilirdi.

  16. İsmail kardeşim, farkındayım çok soru sordum ama bak bu son 🙂

    Eski, turbo ve atmosferik motorların birlikte yarıştıkları yarışları izleyince bir şey dikkatimi çekti. Uzun düzlüklerde turbo, virajlarda atmosferik motorlar öne çıkıyor. Örnek vermek gerekirse Monza'da turbo, Hungaroring'de atmosferik.

    Şöyle de diyebiliriz: 80'lerin sonlarındaki araçlarla bugün Interlagosta bir yarış olsa, 1 ve 3. sektörlerde turbolar, 2. sektörde ise atmosferikler öne çıkacak.

    Bunun sebebi düşük viteslerde/devirlerde turbonun yeterli güç üretememesi midir? Cevap 'evet' ise bunun sebebi nedir? Yok, bu sebepten değilse nedendir?

    Cevap illa İsmail kardeşimden gelecek diye bir şey yok : ) Konuyu bilen ve aydınlatmak isteyen?

    Not: Teknik elemanım ama alanım motor değil. Yukarıdaki açıklamaları anlamak biraz zorluyor. Lütfen anlayabileceğim dille açıklar mısınız 🙂

  17. Valla motor konusu beni aşar 🙂 Zaten farkındaysan bi'dünya soru soruyorum 🙂 Ne yapacaklarını kestirmek pek mümkün değil. Turboyu çiftlerler mi, atmosferiğe geri dönerler mi, dönüş olursa silindir sayısı, hacmi, v açısı ne olur…? Hiç bir fikrim yok.

    Yalnız isteğim, atmosferik motorda hacim belirlensin. Silindir sayısı üreticiye kalsın.

  18. Teşekkür ederim, uğraştırdım seni. Hakkını helal et.

  19. Seni gazlamak lazım aslında 😀 önceki yazıların gibi güzel şeyler ortaya çıkarabiliyorsun.
    Şunu unutmamak lazım bugünü anlamayı sağlayacak ilk nokta geçmişi bilmektir. Geçmişin seyri makineler konusunda önemli bence.
    Gittikçe daralıyor yahu bu yazılar. 🙂

  20. Bana çok geçmeden çift'e geçerler gibi geliyor. Tasarım anlayışının değişebileceğini düşünüyorum aslında 2017-18 gibi konuşulabilir. Tabi kimse roket tasarımı beklemesin. 😛
    "Bence şuna doğru gidecek " le başlayan yerde böyle şeylerden bahsedecektim de şimdi zor. 🙂
    Konuşulanlar hakkında fikrin nedir Onur hocam.

  21. Güzel bir yaklaşım.

  22. 1. aynen dediğin gibi.
    O günler için en temel kovalamacalardan biri idi o. Ağırlık merkezi için
    yapmadıklarını bırakmadılar çünki zaten uçak sanayisinden akan verilerle
    gelişmekte olan bir konuydu. Grand efect'in doğuşunda bile bundan bahsedilebilir.
    Aklıma şu geliyor o gün şasinin altı bugün ki kadar kalabalık/karmaşık değildi.
    Bugün birşekilde resimlere yansısa bile bu ne be böyle denilebilecek halde. Takımlar
    sığdırma için ağırlık dağımı hedefini tutturmada önemli arge zamanı harcıyorlar. Yaptıkları
    bir çok teknoloji uyduramadıklarından boşa gidiyordur eminim. Aslında arka kanat
    aero. tutuş kadar mekanik tutuş öğesidir de. O geçmiş günlerin temel gelişimi de
    bu bağlamdaydı zaten. Düşün bir kademe (dönem/devir) öncesinde aero. belki boşa yatırım
    olarak bile görülüyordu. Oturup üzerinde uzun uzun düşünüp çizmedim ama o yanlardan
    açılan airbox'ların içerdeki planyasını görmek gerek. Motorun üst yanlarına mutlaka
    hava taşıyordur. Buda yer ihtiyacı demek. Yan sidepod'ları çok da özel tasarlama gereği demek.
    Onlar bence malum sebeplerden yanlardan vaz geçmediler sürtünme ve havayı yönlendirme için
    üstten vaz geçtiler. O günün turbo'larından charge'ın dışında soğutma/serinletme de
    faydalanıyorlar mıydı araştırmak gerek. Duymak istediklerin bu noktada gelir belki.:)
    MP4/26 da benim için üst'ün hemen gerisinde ki o airbox hatırlayacaksın benim için
    daha güzel bir çözümdü. Bunu niye kullanmıyorlar diye düşünürdüm misal. Aero, bastırma
    etkisinin dışında o kanalın içinden bizim doğal olarak göremediğimiz bir hat ile
    soğutma içinde faydalanmışlar mıdır diye merak etmiştim. Öyle düşünmüştüm çünki.

    Öyle dediğin gibi bir çözüm öngörüyor muyum. Neden olmasın ama önce teknik yönergelere bakmak lazım.:)
    Böyle bir araç da farklı belki ucube görünecektir:P. Ama uygulamazlar diyorum çünki üstü kapatıp
    yanları o kadar büyütmeyi göze almazlar. Tepe barı(, pilot yan arkalarından başka girişlerle alım
    yapmaları gereğini düşünürüm çünki burundan hava taşıyamacaklarına göre egzoz monifoltunu, üst kapağı
    vs yan lardan nasıl soğuturlar inan kafamda çizemiyorum (o dar alanda).
    Üst giriş oranını büyütüp yanlardan başka avantaj elde etmeyi, daraltmayı nadirde olsa görüyoruz bazen.
    Üst ve yanlardan girenin havanın kanat alt planyası ve araç kıcına bastırma etkisini göz ardı etmeyin.

    yav yarım kaldı yazıyordum acil çıkmam gerekti bir türlü bitirip send leyemedim.

    Bence şuna doğru gidecek

  23. Evet, o zamanlar çift turboluydu. Ama atmosferik motor için de aynı yolu kullanmışlar.

  24. bir de o araçlarda çift turbo vardı sanırım, bu yüzden turbo hava giriş manifoldlarının üzerine konumlandırmışlar airbox'ları.

    2014'de tek turbo olacağından ve egzoz çıkışları hala V'nin dışından çıkacağından paketlemede çok zorlanacaklar ve alakasız fikirler olacak. büyük ihtimalle turboyu motorun arkasında, şanzımanın üzerine koyacaklar.

  25. Yok yok, ne demek istediğini anladım, teşekkür ederim. Ancak bir konuda daha fikrini almak isterim.

    1986, -turbo motorlu- Benetton-BMW B186
    1987, -turbo motorlu- Benetton-Ford Cosworth B187
    1988, -atmosferik motorlu- Benetton-Ford Cosworth B188
    1988, -atmosferik motorlu- Benetton-Ford Cosworth B188

    Resimlerde görüldüğü gibi airbox'lar sidepod'ların üstünde. Turbo BMW'de en geride, turbo Ford'da biraz daha uzamış ve atmosferik Ford'da sidepod'ların başladığı noktaya kadar gelmiş.

    Airbox'ı tepeden yanlara indirmişler. Böylece araç daha alçak/düşük yapıda olmuş. Bu düşük yapıyla sanırım;
    1- Ağırlık merkezi daha aşağıya alınmış.
    2- Arka kanada daha fazla hava taşıyarak arkanın yere daha kuvvetli basması sağlanmış.

    Bu şekilde bir çözüm öngörür müsün?

    Şunu da göz önünde bulundurmakta fayda var: McLaren, MP4-26'da sidepodları daraltarak (veya kanal gibi kullanarak diyebiliriz) arka kanadın altına, difüzörün üstüne hava taşımıştı.

  26. Açıklayıcı olmadı ama vakit bulursam yazarım inşallah. Bana öyle deme ayrıca ne üstad'lar var. 2 kelam öğrenmek için çıldırdığımız.

  27. Kastını şimdi daha net anladım.
    Evet geçmişte üst airbox'ın olmadığı bir çok tasarım olmuştu. Fakat ihtiyacın nasıl karşılandığını sizde görüyorsunuz. Anlatmaya çalıştığım fark bu tepe airbox bugün sadece soğutma için kullanılmıyor. Geçmişte ki aerod. zihniyeti çok farklıydı. Bugün den millerce geride. Tasarım anlayışında çok daha rahat ve geniş havuza sahiptiler yani.
    Tepe girişin olmadığı bir tasarım bugün görürmüyüz hiç sanmıyorum. Bambaşka yan çözümlerle gelinmesi demek bu. O kadar handikapı yenebilirler mi bilmiyorum. Birde bugünün motorlarının dışında kers gibi ünitelerden bahsetti zaten arkadaşlar.
    Isıl değer olarak bugün geçmişin çok ötesindeyiz. Komponentlerin, alaşımlarım Rise of the Technic 🙂 olmasına rağmen/beraber sınırların limitlerinde dolanıyoruz buda sıcaklık vb. değerlerin de zirvesine sebep oluyor. Malum işlemciler ısınıyor, motorlar daha fazla sıcaklıklara imza atıyor.

  28. +1 ilk paragrafa.

    Turbo reklam malzemesi, yakıt ekonomisinden başka birşey değil. İnsanlar kaptırdı gidiyor. Teknik verilere aldanıyorlar. Aynı verileri benzinli ile tutturanlar da var ama işte benzin pahalı kalıyor.

    Amerikalılar büyük sever, atmosferik uzmanıdır tabi supercharge tercih eder. Z06'ya nasıl da güzel gidiyor superc. anlatamam.

  29. Arkadaşın bahsettiği compression gayet anlaşılır bence. Charge denilince bile anlaşılır zaten olay karıştırmak normal değildi.

  30. MagicAlonso avatarı

    söylemek istediğini anladım fakat ordaki durum sıkıştırma oranından ziyade sıkıştırma işlemi sonucunda daha yüksek basınç oluşmasıdır.Bu durumu sıkıştırma oranı olarak belirtmek yanlış tanımlama olur.Ayrıca sıkıştırma oranını takımlar oktan ve özel karışımlarla önemli ölçüde aşıyorlar.En azından normal yol araçlarından daha yüksek sıkıştırma oranlarına sahip olacaklardır,bunun yanında kontrolsüz yanma durumununda önüne geçmiş olacaklardır.

  31. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    SI yada IC Tarz motorlar olsun bore/Stroke oranı aynı olduğunda sıkıştırma oranı SI tipinde 8-12 civarında seyrederken IC tarzı motorlarda bu oran 16-24 gibi bi rakama ulaşıyor yani kabaca Sıkıştırma oranını"sadece" BDC-TDC ARASI Mesafesi olarak tanımlamak bence yanlış çünkü aynı silindir genişliğinde farklı sıkıştırma oranı buluyoruz.Fakat turbocharger sonucu oluşan yüksek yoğunluktaki hava daha etkin kullanılıyor yani silindir 3gr havayı sıkıştıracakken 5 gr havayı sıkıştırıyor örneğin aynı hacimde 2 kova düşün birine 2 bilye atıyosun diğerine 20 tane .20 tane attığında basınç ve sıkışma daha fazla olacaktır.Mühendisleri sıkıştırma oranı parametresinde kısıtlayan tek nokta sabit hacimde ısı eklenmesinin olduğu son nokta ile isentropik genişlemenin başladığı nokta ki bunlar aynı noktadır,bu noktadaki autoignition riski ve malzeme dayanımıdır benim yazıda bahsettiğim sıkıştırma oranı ile isentropic sıkıştıma evresinin başlangıcındaki özgül hacmin ,sabit hacimde ısı eklenmesi evresindeki özgül hacme oranını karıştırma sıkıştırma oranından kasıt autoignition olayının başlamasıdır.

  32. 1.6lt turbo kullanılmasının bence tek sebebi sponsor çekebilmektir. Hesapta honda tekrar formula 1'e girecek, sonra da "bakınız: şu an formula 1 de kullandığım motor da 1.6 lt, sana satmayı planladığım aracın motoru da 1.6lt. Burada iyiysem yol arabamda da iyiyimdir" şeklinde reklam yapacaklar.

    Renault, Toyota, Vw grup kısmına hiç girmiyorum zaten.

    Bir de unutmamak lazım. Mercedes bile C-class'da kompressor yerine turboya geçti. Supercharger illa ki e ve s class'da vardır ama avrupalılar turboyu daha çok seviyor.

    Patronumda 2009 CTS-V var, supercharger'ın nasıl bir tork eğrisi var anlatamam, yaşamak gerek.

  33. Üstat; biliyorsundur/hatırlıyorsundur ama tazelemek açısından bir kaç resim:

    1987, -turbo motorlu- McLaren-TAG(Porsche) MP4/3
    1988, -turbo motorlu- McLaren-Honda MP4/4
    1989, -atmosferik motorlu- McLaren-Honda MP4/5
    1991, -atmosferik motorlu- McLaren-Honda MP4/6

    1987, -turbo motorlu- Williams-Honda FW11B
    1988, -atmosferik motorlu- Williams-Judd FW12
    1989, -atmosferik motorlu- Williams-Renault FW12C
    1989, -atmosferik motorlu- Williams-Renault FW13

    1988, -turbo motorlu- Ferrari F1-87/88C
    1989, -atmosferik motorlu- Ferrari 640

    Turbo motora sahip araçlarda sürücünün kafasının arkasında airbox göremediğim için 3-5 aydır kafama takılan bir konu.

  34. böyle bir yazıya ihtiyaç vardı. elinize sağlık çok güzel. bilgi paylaştıkça güzeldir.

    devamını isteriz

  35. Airbox'lar ortadan kalkabilir mi? Mümkün değil diyorum.:)
    Güç makinelerinin ikinci büyük sıkıntısı ısı olduğundan temel sistem değişmediği sürece (elektrikli, magnetic sistem) bu hava akım koridorlarına hep ihtiyaç olacak. Sadece F1'de değil diğer üst düzey yarış serilerini hatta SuperSport'ları düşünün aynı amaca hizmet eden tepe, yan üst, yan airbox'ların olduğunu göreceksiniz. Soğutma durumu ortadan kalksa bile bu kanalların aerodinamik kullanımı sebebiyle kaldırılamayacağını anlayabilirsiniz. Ferrari, Lamborghini modellerinin ne güzel de airbox'ları var değil mi.:) Zonda R, Mclaren F1'in ki daha güzel tabi.:P
    F1 tasarımında tepe veya diğer airbox değişmesi demek tüm tasaarım anlayışı yani aerodinami zihniyetinin değişmesi demek ki sağlanması gereken bu hava yönlendirme, bastırma kuvvetini ek kanat vs ile sağlanması demek. Soğutma ihtiyacının ortadan kalkmayacağını zaten biliyoruz.
    Mercedes'in çözümünün çok genel geçer bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi tüm tasarımı buna göre kurgulamanız gerekiyor. Konumu, açıklığı değiştirmek tek başına bir hesap değildir ki mühim olan şasi içerisinde ki yönlendirme uygulaması. Başkası başka bir uygulamaya gidebilir, standart halini almış görüntü yani içerdeki anlayışı devam ettirebilir. Bence bu önemli bir olgu değil. Birinin tercihi diğerine saklı kutu olarak kalacaktır. Verimi tek başına bu tercih değil toplam şasi tasarımı belirler. Uygun olmayan bir burun tasarımında sezon içerisinde üst airbox'ı değiştiremezsiniz misal.

  36. Supercharger'ı ben de daha çok seviyorum ama iş Formula, Motorsporları olunca iş değişiyor. High machine'lerde amaca göre tercih meselesi bunlar da racing dünyasında superc. daha az tercih edilir nedenleri malum. Superc. düzlük, rolling uygulamalarında daha tercih sebebi. Formula gibi open whell için turboc.'ın kazançları çok daha cazib. Dayanımda aslında superc. daha güvenli gibi geliyor.
    Blok, blok içi parçalarda Turbo bar tercihine göre çok zorlayıcı oluyor.
    Verimli, hızlı, bakım maliyeti göze alınabilir, belki biraz da turbo boşluğundan haz etmeyen kişiler için makineleri, arabalar için supercharge diyoruz.:D
    Birbirine göre handikapı olmayan neredeyse yok. Atmosferiğin ek beslemeye, super'in turbo'ya, turbo'nun atmosferiğe, rotary'nin V'ye, dizel'in benzinliye, etanol'ün J20'ye vs vs. 😀

  37. aslında FIA egzoz çıkışlarını V bloğu dışında olacak şekilde kural koyuyor. Aslında içten çıksa tek turbo ile daha iyi paketleme yapılabilir. bildiğim kadarıyla audi r18 lmp1 bu sistemi kullanıyor.

  38. Benim gibi bir çokları için Formula teknolojisinin ilk farkı atmosferiğe dayalı olmasından geliyordu. Bu makinelerin hayallerin ötesiyle buluşmasının nedeni bu seçim üzerine gelen güçleriydi.
    Bu kararın 80'lerin uygulamasıyla hiç bir alakasının olmadığını anlatmaya çalışıyordum. En basit ifadeyle o gün gücü arttırmak içindi bugün ise sınırlamak için… Gelişmiyoruz, geriye gidiyoruz.

    Bu mudur? Budur!

  39. Motora saatte 100lt'den daha fazla yakıt akışı yasak olacakmış.

  40. Kesinlikle katılıyorum şuanda Kers 60kw ve bu 2014 yılın da 120 kw olacak en etkili bir biçim de kullanak için soğutma çok önemli olacak İyi bir soğutma olmadığı zaman bildiğimiz gibi genel performansın ortaya çıkmasını engelliyor.

  41. Biliyorum çok sordum ama bir soru daha 🙂 İlk turbo çağında yarış esnasında yakıt ikmali yasaktı ve yakıt deposu limitliydi ('84-'85 sezonları 220 litre, '86-'87 sezonları 195 litre ve '88 sezonu 155 litre). 2014 için bir limit sözkonusu mu?

  42. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    Evet kesinlikle doğru sogutma f1 için ciddi bi sıkıntı motordan 100.000 btu üzerinde ısı oluşumu oluyor kers desen 60 kw=80hp gibi enerjiler üretiliyor hatta kers yüzünden bi çok takım kersi istediği gibi konumlandıramadı araca örneğin kers önce radyatör kanallarının altına konumlandırılacaktı fakat oluşan ısı sisteme zarar vermesin diye yeri değiştirildi bu soğutma sıkıntısı yüzünden egzoz tasarımları değişiyor o yüzden hava giriş alanlarıyla çok oynanacağını sanmıyorum takımlar isterlerse yapar ama bu riske gireceklerini sanmam

  43. İsmail bey Onur abinin dediği gibi Airbox'ların ortadan kalma durumu Motor için önemli ama Günümüz Formula birin de Airbox dan bir çok takım kers soğutması ve makanik soğutmayı bu bacalar dan yapıyor. Dediğiniz gibi Mercedes in sistemine benzer bir sistem kesin olur kanaatindeyim. Ve de Kersin de gücü 2014 yılın da artırılacak böylece soğutmaya daha çok ihtiyaç duyulacak.

  44. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    Aslında supercharger olayıda mantıklı ama o sistemde hava sıkıştırma olayı şaftın hareketinden sağlanıyor buda şaft limitasyonunda değişiklik demek sanırım o yüzden supercharger denenmiyor ama f1 bu alana çok el atmadfığından dolayı belkide bu alan turbocharger kadar gelişmedi

  45. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    Evet Onur bey olabilir düşüncesindeyim ama tasarımın değişmesi biraz daha sıkıntılı bir durum çünkü airbox girişinden sonra hava emme manifolduna yönlendiriliyor ki bu kısım motorun üst kısmındadır.Ancak top speed esnasında bu motorların ön kısmı yüksek devirden dolayı yukarıya doğru kalıkıyor buda motorun üstündeki parçalara zarar vermesin diye motorlar araca yatayla pozitif yönde 3.5-4 derece açılı konumalanıyor airbox'ın kalkması demek motor açısında dahi değişiklik demek bi bakıma ama airbox girişi mercedes tarafından da denendiği gibi üstten yanlara alınabilir belki

  46. 500 bar arkadaşın dediği gibi. Hava basıncı 2.5 bar olacak. Bak buda geçmişle alakası olmadığını gösterebilir.:) Hatta başlangıçta 2 bar altı 1.8 gibi rakamlardan bahsedilmişti. Böyle bir uygulamaya gidileceğini düşünmüyor değilim.
    Bilgi olarak WRC'de 3 bar kullanılıyor geçiş hattı olarak asıl sınırlandırma 300mm çap kullanımında.
    Yol uygulamalarında 2-2.5 bar özel bir başarı. Amerika da 4, 4.5, 5 bar uygulayan muazzam çalışmalar var.

  47. Turbo değil de illa forced induction olacaksa supercharger kullanılmasını tercih ederdim. En azından egzoza etkisi yok doğrudan.

  48. Heh şimdi gayet açıklayıcı oldu, teşekkür ederim. Hazır yakalamışken bir soru daha sorayım 🙂 Airbox'lar ortadan kalkabilir mi?

  49. MagicAlonso avatarı

    yazdığın yazı için emeğine sağlık ama birkaç teknik bilgi hatası mevcut.

    Ben hatalarını düzeltmek istemiyorum ama bir örnek vereyim en azından sen aratırarak doğru bilgiyi bulur ve düzeltirsin sanıyorum böylesi daha doğru olur kanısındayım.Örnek olarak;

    "Hacim aynı kalmak koşuluyla yoğunluğun artması demek ,silindire giren havanın kütlesinin artması demek bu sebepten turbocharger sistemlerde daha yüksek sıkıştırma oranı oluşur ve böylece daha yüksek güç elde edilir." demişsin fakat sıkıştırma oranı turbo besleme basıncından tatamiyle bağımsız bir parametredir.sıkıştırma oranı pistonun alt ve üst ölü nokta arasında yaptığı yolun değişimi ile değişir kabaca.

  50. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    Merhabalar Onur bey.500 bar basınç silindir içine püskürtülecek yakıtın basıncıdır fakat turbocharger sistemlerdeki havanın basıcı yanma sonu sıcaklığı dediğimiz parametreyi dengelemek adına 4 bar olarak sınırlandırıldı yani 500 bar olan yakıt, 4 bar olan hava basıncı diye biliyorum.Yanma sonu sıcaklığının değişmesi gaz emisyonunu(özellikle azot) değiştiriyor bu sebepten fia sürekli değişikliğe gidiyor bu alanda.

  51. Kısa ve öz bir anlatım olmuş. Daha fazlası gelir inşallah.:)
    Bana göre FIA'nın son 20 yılda almış olduğu en kötü kararlardan birisi. Şu hibrid, elektrikli zihniyeti olmasa başlamasıyla pişman olmaları arasında ki sürenin çok uzun sürmeyeceğini adım gibi biliyorum. Diğer bir çok seride yaptıkları hataları zirveye taşıyarak devam ettiriyorlar.
    Benim gibi bir çokları için Formula teknolojisinin ilk farkı atmosferiğe dayalı olmasından geliyordu. Bu makinelerin hayallerin ötesiyle buluşmasının nedeni bu seçim üzerine gelen güçleriydi.
    Bu kararın 80'lerin uygulamasıyla hiç bir alakasının olmadığını anlatmaya çalışıyordum. En basit ifadeyle o gün gücü arttırmak içindi bugün ise sınırlamak için… Gelişmiyoruz, geriye gidiyoruz.
    Oturmuş atmosferik tekniğin karşısında turbocharge handikaplarını aşabilecekler mi göreceğiz. Aslında böyle bir amaçları da yok. Önemli yarış markaları buna karşı ama elinden geleni de ortaya koymuyor. İstanbul Park derecesi 2005'den sonra aşılamadı. Bugün ki dereceleri bile görebileceğimizi sanmıyorum. Amaç hızları arttırmak değil ise neden Turbo veya Super charge…. İşte kısıtlama zihniyetinin kandırmacacılığı budur demek istiyorum.
    Benim için hiç bir turbo harikası atmosferik muazzamlığa yaklaşamaz. Birçok Super Sport, Racing hayranı için de böyle olduğunu biliyorum.
    İşitilen ses konusu ise yine aynı. Mümkün değil, bugünleri arayacağız. Ses sadece blok, charge tercihi konusu değildir manifolt egzoz konfigürasyonu ile bunu yakalayabilirsiniz ama atmosferiğin hışıltısını yakalayamazsınız. FXX, Zonda R, Mclaren F1 işte bu yüzden de muazzamdır. Ben hiç bir turbo'dan o metalik hışıltıyı alamadım, alamayacağımı da biliyorum. Ferrari niye Ferrari, Murcielago niye cazip, Corvette Z series niye güçlü bir temele sahip, Porsche'ler niye günlük kullanım makinesi gibi. Porsche GT'nin ünü ortada.
    Benzer kreissieg konfigürasyonlarına bakılırsa görülecek ki turbo'lular çok ayrı bir noktada duruyor Atmosferiklerden…

  52. Güzel olmuş, emeğine sağlık.

    Çokça merak ettiğim bir konuya da değinmişsin, beslemelerin basınçları.

    Yalnız burada bir sorum olacak. 2014 sezonunda turbo beslemesinin 500 bar olacağını belirtmişsin. Bu konuya daha önce resmi sitede bakmıştım. Orada da 500 bar ibaresi vardı. Geçmişe bakınca bu rakam çok büyük geldi. '87 sezonunda besleme 4 bar'mış. '88 sezonunda turbolarla atmosferik motorları dengeleyebilmek adına turbolara 2.5 bar limiti gelmiş. Acaba 500 rakamında bir sorun olabilir mi?

  53. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    İnceliğin için tekrardan teşekkürler dostum…

  54. rocco junior avatarı

    Sen yazarsın da biz beğenmez miyiz?Zaten alanın bu senin epeyce bize bahsettin,bu motor ve mekanik hakkında epey bilgi verdin.Umarın projelerinin üzerine koyarsın bana anlattığın gibi fabrikaya uçarsın.:)))

  55. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    Selam dostum ya projem 2 gün önce bitti o güne kadar sadece forumdaki yazıları okuyabiliyordum yazmaya vakit olmuyordu ama artık zaman bol forumda tekrardan bol bol görüşürüz .Begenmene de ayrıca sevindim :)))

  56. rocco junior avatarı

    İsmail nasılsın?Neden artık uğramıyorsun bizim foruma madem burda yazacak kadar vaktin var?Güzel yazı eline sağlık

  57. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    Turbo deyince muffler içindeki basınç düşürme sistemindeki turbo ile karisabiliyor o yüzden literatüre giren şekliyle turbocharger kullandım

  58. turbo motor sesi
    tabi bundan daha devirli olacak ama ses aşağı yukarı bu olacak gibi.

  59. Eline sağlık. Akıcı okunuyor.

    Yalnız "turbocharger motorlar" yerine turbo motorlar diyebilirdin. Hadi olmadı turbocharged motorlar da olabilirdi illa böyle kullanılacaksa.

  60. 2005 te spayı inleten sesi 2007 den beri duyamıyorduk.2007 den itibaren ise 0 ses körelmişti.şimdi ise murat 124 benzeri bir ses çıkacaksa artık f1 izlenmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir