Marko: "Ölüler Daha Uzun Yaşar"

yazar:

kategori:

İlk 3 yarışta önce McLaren, sonra Ferrari ve Mercedes damalı bayrağı en önde geçip zaferin tadını alırken geçen seneyi baskın şekilde şampiyon kapatan Red Bull ve Vettel, Bahreyn GP’de mutlu sona ulaştı.

Vettel ve Red Bull, bu sezona da şampiyonluğun en büyük adayı olarak girmişti ama RB8, geçen hafta sonu Sakhir’deki yarışa kadar kazanan bir araç değildi.

Bahreyn galibiyeti sonrasında rahatladığı gözlenen Red Bull Motor Sporları Danışmanı Dr Helmut Marko: “Bu, ‘ölüler daha uzun yaşar’ın telaffuzudur”

Bununla birlikte sezon başındaki performansı ile en hızlı ekip olarak adlandırılan McLaren’ın Takım Patronu Martin Whitmarsh, Red Bull’u hiçbir zaman göz ardı etmediklerini yineledi.

Auto Motor und Sport’a konuşan Whitmarsh: “Onları kesinlikle göz ardı etmedik. Çünkü iyi bir araçları olduğunu ve sadece (potansiyel kilidini açmak için) anahtarı bulmaları gerektiğini biliyorduk”

“Bu sezon gerçekten çılgın gibi. Olmasını istediğimizden daha heyecan verici. Ve şimdi Lotus’un da iddialı olduğunu söylemek zorundayız”

Vettel, Bahreyn’de hem sıralama hem de yarışta zirvede yer aldı ama böylesi bir sonucu beklemediklerini de kabul etti.

O Estado de S.Paulo’daki haberde Vettel: “Avustralya sonrasında durum, McLaren’ın süper bir aracı varmış ve onları en azından kısa sürede yenmek zor gibi görünüyordu”

Yeni ortama göre Avrupa’ya gidildiğinde yeni bir şampiyona başlayabilir.

Vettel: “Hiçbir şey bilmediğimizi biliyoruz.”

“Lastiklerin yarış gününde nasıl davranış göstereceğini önceden bilmek neredeyse imkânsız.”

“Bir fikriniz olur ama daha fazlası değil.”


Yorumlar

  1. şu yazıyı okumanızı tavsiye ederim
    “Ah, çocuklar işte… Deneyimsiz çocuklar, bir şeyi yaparken diğerini berbat ediyorlar.” Bu sözler, Webber’in 2008 sezonunda Japonya GP’sinde kendisine arkadan çarpan Vettel hakkındaki düşünceleri. Şimdiyse takım arkadaşları olan bu ikili, her şeyden önce birbirlerini yenmek istiyor.

    Evet, Jenson Button ve Brawn GP takımı tüm istatistikleri alt üst ederek sezona damgasını vurmuş olabilir ama bu diğer takımlarda da ilginç rekabetler yaşanmadığı anlamına gelmiyor.

    Eskiden söylenmiş bir söz vardır: “Kendini en iyi takım arkadaşınla kıyaslayabilirsin.” Bunun nedeni belli: Aynı ekip, aynı motorhome, aynı garaj ve birbiriyle tamamen aynı otomobilleri kullanarak bir sezon geçirmek. Eğer bir pilot sürekli bir şekilde takım arkadaşını yeniyorsa (bkz. Fernando Alonso) bu onun saf hızından kaynaklanıyordur. Takım arkadaşına üstünlük kurmak, takım içerisindeki yerinizi de sağlamlaştıran en önemli unsurlardan biridir.

    Ancak burada kritik bir denge söz konusudur. Eğer birbirlerine çok yakın takım arkadaşlarıyla bir takım kurmuşsanız bu bir kâbusa dönüşebilir. 2007 yılında McLaren’de neler yaşandığını hepimiz gördük.

    Red Bull’un pilotları griddeki en dengeli ikili olarak görünüyor. Biri çok genç ve potansiyel sahibi, diğeriyse kendini kanıtlamış (bugüne kadar tüm takım arkadaşlarını geride bıraktı) ancak henüz galibiyetle tanışmamış bir isim. Ancak bu istatistik sakın Webber’in kötü bir pilot olduğu anlamına gelmesin: Avustralya’lı bugüne kadar hep orta sıralardaki takımlarda, iddiasız otomobillerle yarıştı ve gerçekten çok ama çok şansızdı. Ama artık kazanacak kadar hızlı bir otomobile sahip ve kendini kanıtlaması gerekiyor.

    Peki Avustralya’lının genç takım arkadaşının gölgesinde mi kaldığını düşünüyorsunuz? Tekrar düşünmenizi öneririm çünkü şampiyonada aralarında sadece 1.5 puan fark var.

    Webber şu ana kadar koşulan 7 yarışın beşinde Vettel’i geride bırakmayı başardı. Alman pilotun avantajıysa bitirdiği yarışlarda topladığı puanların fazlalığından kaynaklanıyor: Çin’de galibiyet, Bahreyn ve Türkiye’de elde ettiği ikincilikler ve İspanya’daki dördüncülük. Üstelik Webber 7 yarışın beşinden puanla ayrılırken, Vettel sadece 4 yarışta puan aldı. Genç pilotun Avustralya’da Kubica’yla yaşadığı çarpışma ve Monako’daysa pilotaj hatasından kaynaklanan iki kazası var.

    Mark Webber’in zayıf noktasıysa sıralama turlarında orta çıkıyor: 7 yarışın hiçbirinde takım arkadaşını geçmeyi başaramadı. Vettel’inse Çin ve Türkiye’de iki pol pozisyonu bulunuyor. Ayrıca Webber bir defa ilk seansı bile geçemezken Vettel’in böyle bir istatistiği yok. Genç pilot tek turdan otomobilinden daha fazlasını elde ediyor, değişken koşullara (pist ve lastiklerin yol tutuşu v.b.) daha çabuk adapte oluyor ve bunda hiç mi hiç zorlanmıyor. Bir de şunu göz önünde bulundurun; Webber’in adı bugüne kadar hep Q3’ün en iyileri arasında yer alıyordu. Yani sıralamalarda geçilmesi zor olan bir pilot.

    İşte buradaki ince çizgi çok hızlı bir pilotla, hızlı bir pilotu ayırıyor. Webber’i, Çin’deki sıralama turlarından sonra kendi ağzından dinleyelim: “Yakıt yükleri göz önünde bulundurulduğunda aramızdaki farkın daha az olacağını bekliyordum.” Bu açıklamayı Türkçe’ye çevirelim: “Aman tanrım! F1 kariyerim boyunca hiç bir takım arkadaşım bana sıralama turlarında bu kadar üstünlük kurmamıştı.” İşte burada kendisi de Seb’in saf hızından bahsediyor ve buna yetişmesi için sıralama turlarına her zaman olduğundan daha fazla konsantre olması gerek.

    Bir de yarışlara bakalım. Hiç biriniz Webber’in çıkarttığı (bu sezonki Türkiye GP’si hariç) muhteşem bir yarış hatırlıyor musunuz? Webber deyince benim aklıma ilk gelen 2002 yılında Minardi ile çıktığı ilk yarış olan Avustralya’da beşinci olarak puan almasıydı. Unutmayın bunlar Minardi’nin üç yıl içinde aldığı ilk puanlardı. Evet bu belki etkileyiciydi ama devamındaki sönük yıllar bu hatırayı tozlu raflara kaldırdı. Peki bunu kabul ediyorum, başka? Hmm bu biraz zor olacak gibi.

    Bir de Vettel’e göz atalım: Alman pilotun F1’le tanışması Kubica sayesinde oldu. Polonyalı 2007 sezonunda Kanada’da o feci kazadan sonra ABD Grand Prix’sinde yer almadı ve yerine Sebastian Vettel getirildi. Vettel o yarışta sekizinci sırada finiş görerek hem ilk yarışında puan aldı hem de F1’de puan alan en genç pilot (19 yaş, 349 gün) olarak tarihe geçti. 2008 sezonunda Monza’da yağmur pol pozisyonunu kazanırken, yine en genç pol kazanan pilot oluyordu. Ardından bir sonraki gün en genç yarış kazanan pilot (21 yaş, 74 gün) unvanını ele geçirdi. Brezilya’yı da unutmayalım, Vettel yoğun yağmur altında bilinen en iyi yağmur pilotlarından biri olan Hamilton’ı geçip şampiyonluk şansını mucizelere bıraktırıyordu.

    Bu sezon da yine Çin’de yağmur altında ne kadar iyi olduğunu bir kez daha gördük. Pol pozisyonunu galibiyetler süslerken, birçok otorite tarafından geleceğin Schumacher’i olarak adlandırılıyordu. Evet yeteri kadar istatistiki ve etkileyici öyle değil mi?

    Vettel’in yarışları da göz okşuyor. Yakaladığı hız en iyileri bile zorlarken, uzun süreli seanlarda attığı hızlı turların istikrarlığı diğer pilotlar için gerçekten ölümcül. İstanbul Park’ta yarış sonrasında takımdan yapılan açıklama Vettel’in yarışın en hızlı turunu eline geçirmek istemesi ve bunun için özel olarak uğraştığı şeklindeydi. Yani kendine güveni tam ve neler yapabileceğinin farkında. Ancak pit stop stratejileri konusunda Button ya da Schumacher kadar (her iki isimin ardında da Ross Brawn olduğu için bu tartışılabilir) etkili değil. Bu konuda hatalar yapabiliyor ve yeterince esnek değil. Türkiye’deki yarışta Button’ın arkasında olmasına rağmen hala 3 pitstopla yarışması ikinciliği bile kaçırmasına neden oldu.

    Webber ise silik bir yarış performansına sahip; silik ama etkili. Silik derken dikkat çekecek herhangi bir hareket yapmamasından bahsediyorum. Fazla atak yapmıyor, en hızlı turu ele geçirmek gibi bir hırsı yok (varsa da göremiyoruz), kelimenin tam anlamıyla sessiz sedasız yarışıyor. Biraz garantici diyebiliriz, çünkü iyi sonuçlara ihtiyacı var. Hızına diyecek bir şey yok ki, son 3 yarışta yakaladığı momentum neredeyse Brawn GP’ler kadar iyiydi. Baskı altında Vettel’den daha iyi olduğunu söyleyebilirim çünkü çok daha tecrübeli ve kesinlikle daha az hata yapıyor. Tabi sürüş tarzının da hataya kapalı olduğunu söylemekte yarar var.

    Şuna kuşku yok ki Vettel, Red Bull’a yıllardır beklediği sonuçları getiren isim oldu ve Webber’de kariyerinde ilk defa çıtasını bu kadar yükseltmek zorunda kaldı. Bu ikili bana kalırsa 2009 sezonuna keyif katacak ve bizlere güzel bir takım içi rekabet izletecektir.

    Gözlerinizi onlardan ayırmayın…
    Berk Sarıoğlunun Eski Bir Yazısından Alıntı

  2. yemin ediyorum artık ben de sabır mabır kalmadı
    sayın admin el nano nikini kullanan arkadaşımız düzenli olarak vettel ve red bull haberlerini baltalamaktadır son 10 habere bakın lütfen hepsinde bu şahsın kışkırtıcı yorumları var inanın haber okuyamıyorum bu şahıs yüzünden gereğinin yapılmasını arz ederim …………………Şalu

  3. hani tur bindiyordunuz yada az öndeydiniz diğerlerinden..)

    4 te ancak bir

    var

    o vasat altı araçla ferraride bile var.

  4. helmutta yaşayan ölü gibi sanki,yaşayan ölülerin geri dönüşü 😀

  5. Helmut Marko = Seyfi Dursunoğlu

  6. marko paşa gene döktürmüş
    ölüler daha uzun yaşar
    küllerinden doğan vettel şampiyon olur

  7. Tehlikeli toprakların kokusunu alan kendini tasavvufa-felsefeye veriyor demek ki; malum Bahrein pek tekin bir yer değildi..

  8. game of thrones izlemiş anlaşılan orada da kamilin teki ölüler bir daha ölemez diyordu. herkes felsefi takılıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir