2014′e Doğru Hamilton ve Mercedes ve F1

 

Bu sezon Twitter bazlı çocukluklarını saymazsak hem yarış pistinde hem de padokta daha olgun görünen bir Hamilton vardı. Takımı onu yüz üstü bırakmasaydı McLaren’i şampiyon olarak terk edecek, Mercedes’e de hiç görmedikleri 1 numarayı getirmiş olacaktı. Bu üstün sürüş performansının yanı sıra, büyük de bir cesaret göstererek ön sıraların en uslanmaz ve güvenilmez takımına transfer olmaya, kendi ayakları üzerinde durmaya ve bir takımı, tıpkı Schumacher gibi alıp geliştirmeye karar verdi. Mercedes’te son yaşananlara bakıldığında bunun için Hamilton’ın elinde 3 yıl var.

Brawn GP’yi satın aldıktan sonra Formula 1′deki varlığını takım hüviyetine büründüren Mercedes, Button ve Barichello’yu değiştirip yerine Rosberg ve Schumacher’den oluşan Alman rüya takımını kurduğunda, kimse üç yıl sonrasında Schumacher’in boynu bükük bir şekilde emekliye ayrılmasını ve 22 yıllık motor sporları direktörü Norbert Haug’un de kovulmasını beklemiyordu sanırım. Bu üç yıl içinde hiçbir pilotun gelmeyeceği istemeyeceği bir takım haline dönüşen Mercedes’in, F1′in belki de en hızlı pilotu olan Lewis Hamilton’ı 3 yıllığına renklerine bağlamayı başarmasını sadece Mercedes’in ikna gücüyle açıklamak mümkün değil. Üç yıl içinde sadece bir galibiyet alabilen Gümüş Oklar, hiçbir sezona en iyi araçla girememelerinin yanı sıra, sezon içi gelişme yarışında da daima geride kalarak kimseye hiçbir umut vermedi. Peki Hamilton’ın burada, bu maceradaki rolü ne, işi ne? Bunun da yanıtı Ross Brawn’da, Mercedes motorunda ve 2014′teki kural değişikliklerinde olabilir.

Geçenlerde İstanbul’da yapılan WMSC toplantısının ardından 2014 aerodinamik kurallarında bazı değişikliklerin geri plana itildiği ve 2012 aerodinamik kural setine geri dönüleceği söylendi. Karar metninde sadece bir paragrafla geçiştirildiği için geri plana itilen önemli değişikliklerin ne olduğu pek anlaşılamadı. Andrew Benson’ın ortaya çıkardığına göre aslında 2014 aerodinamik kurallarında öyle pek de önemsiz değişiklikler yok. Bu değişiklikler nedir diye sorarsanız, şöyle özetleyeyim:

Hepimizin artık ezbere bildiği gibi 18.000 devirlik V8′lerin yerini 15.000 devirlik V6 turbo motorları alıyor. KERS yerini ERS’ye bırakıyor ve azalan beygir gücü elektrik gücüyle telafi ediliyor. Daha ayrıntılı bilgi için buraya bakabilirsiniz.

Şu anda genişliği 1800mm olan ön kanatlar 1650mm’ye düşürülüyor. Böyle olunca ön kanatların uç plakaları daha içe girmiş oluyor ve çarpışmalarda lastiklerin patlama olasılığı da böylece azalmış oluyor. Tabii bu faydacı bir bakış açısı. Aerodinamik açıdan yaklaşıldığında aracın hava akımını başlatan yerin ön kanat olduğu düşünülürse, bu değişiklik lastiğin üzerinden ve etrafından geçip arkaya gönderilecek hava akımını ve aero düşünüş tarzını epey değiştirecek. Dolayısıyla önemli bir adım.

Arka kanadın altında yer alan kiriş kanat (beam wing) 2014′te veda ederken, lastiklerin arkası ile burunun altında yer alan dönüş kanatçıkları (turning vanes) 2014′te kalıyor. Bunun sebebi, kanatçıkların Downforce/Drag oranının oldukça yüksek, ezcümle verimli olması. Az direnç yarattığı için yakıt tüketimi anlamında verimlilik sağlıyor, bu da FiA’nın işine geliyor.

Şu anda maksimum 550m yükseklikte oran burunlar 185mm’ye düşürülüyor. Görsel olarak en büyük değişiklik bu olacak. Böylece araçların havalanmasının da önüne geçilmesi planlanıyor.

Şu anda yarışlarda yaklaşık 150kg yakıt kullanılırken, 2014′te takımlar en fazla 100kg yakıt kullanabilecek. Verimli motorlara gün doğacak haliyle. Renault bu konuda rakiplerine göre bir adım önde olabilir.

Egzoz çıkışları daha geriye çekilerek Coando etkisi tamamen ortadan kalkıyor. 2014′ten sonra egzozlarla ilgili bir geliştirme olmayabilir. Vettel’in düşünmesi gereken bir mesele.

Aracın minimum ağırlığı da artan motor paketini karşılaması için artıyor. Buraya dikkat. Normalde V6 motorlar, seleflerine göre daha hafif, ancak turbo mekanizması ve ERS’leri de düşündüğünüzde toplam yürüyen aksam ağırlığı 2012 seviyesine göre artmış oluyor. (2013 için de minimum ağırlık artırıldı bu arada. Pirelli daha ağır lastikler yapmış. İlginç.)

Pitte araçların sadece elektrik gücüyle gitmesi gibi gerzek zorunluluk kalkıyor.

2004 İspanya GP’sinde 1:15.022 olan pol pozisyonunun, 2012 İspanya GP’sinde 7 saniye -YEDİ SANİYE- yavaşlayarak 1:22.085′e gerilediği (xtrabit sağ olsun uyardı, İspanya’daki piste son viraj öncesi şikan eklenmişti. Elbette fark var, ancak 7 saniye değil). bir Formula 1′in 2014′te nereye geleceğini şimdiden tahmin etmek güç. FiA, şurada ayrıntılarıyla açıkladığım diğer büyük değişikliklerin Formula 1′i çok yavaşlatmasından endişe ederek (ki takımların da onayı ve belki teşvikiyle) 2014′teki değişiklikleri yukarıdaki maddelerle sınırladı. Bu noktadan sonra artık geri dönüş yok. V6′lar tüm heybetleriyle pistlerde dolanmaya devam edecek. Formula 1 belki 2004 düzeyine göre 10 saniye yavaşlamış olacak, ancak kim bilir pist üzerindeki yarış ve rekabet geçen iki-üç sezonda olduğu gibi daha da çiçeklenecek. Önemli olan da bu.

Neyse, Formula 1′in durumundan Hamilton’ın durumuna geçiş yapayım. Bu transferin başarıyla gerçekleşmesinde bana göre ne Haug’un ne de Lauda’nın payı var. Hamilton’ın elinde iki önemli seçenek vardı. Huzursuz olacağı, ancak yarış kazanacağını bildiği bir yerde devam etmek ya da herkese, büyük ihtimalle McLaren’e kendini kanıtlayarak Atlas’ın yükünü yüklenmek. McLaren ve Mercedes arasında tercih yaptıracağınız 100 kişiden 125′i McLaren’i seçerken Hamilton’ın Mercedes’i seçmesinde ona ait, ona özgü yanlar var kuşkusuz. Button’ın takıma gelmesiyle biraz ikinci plana atıldığını mı hissetti yoksa takımın sürekli hatalarından bıkıp usandı mı bilinmez, ancak Hamilton’ın tebdilimekâna ihtiyacı olduğunu koltuklarımızdan oturup izleyen bizler de farkındaydık. Özellikle 2011 sezonundan sonra bu ihtiyacı iyice ayyuka çıkan Hamilton, 2012 sezonunda aslında neler yapabileceğini kendine kanıtlayınca, bambaşka bir maceraya atılmak istedi. Tarih sahnesine şampiyonluklarıyla adını yazdırmasının, Vettel’in gelişiyle biraz zora girdiğini fark edince, bu kez başka bir alanda ona üstünlük kurarak, yani yetersiz bir takımı küllerinden havaya kaldırıp, yarış ve şampiyonluk kazandıran bir yere çıkararak, bir anlamda Ferrari’nin Schumacher’i olarak adını tarihe geçirmek istedi. Hepimiz iz bırakmak istiyoruz, öyle ya da böyle. Hamilton da kendi izini bırakmak için, tarihte kendine ait bir yeri parmaklarıyla açmayı deneyecek. Peki bunda başarılı olabilecek mi?

2014 sezonunda Mercedes’in rakiplerine göre daha iyi bir motor üretme şansı var. Bu Hamilton’ın, kumar gibi görünen hamlesinin hesaplanmış avantajı olabilir, zira Mercedes şu anda griddeki en güçlü motora sahip. 2014′ün aerodinamik kurallarının da toptan değişmesi, tıpkı 2009 sezonundaki gibi bir grid çalkalanmasına neden olabilir ve Hamilton/Mercedes ortaklığını daha şanslı kılabilirdi. Gelgelelim bu değişikliklerin tamamı geçmemiş olsa da, aerodinamik anlamda ciddi değişikliklerin olduğu da vaki. Dolayısıyla bu alanda da Mercedes’in çok dezavantajlı olduğunu söyleyemeyiz. Kaldı ki egzoz beslemeli difüzörlerin de yasaklanmasıyla birlikte şu andaki aerodinamik kural setlerinden büyük avantaj sağlanamıyor. Bir anlamda herkes terminal noktaya vardı. Bu durum her zaman geriden gelenlerin işine yarar zira onların, ön gruba göre bu terminal noktaya yetişmeleri için kat etmeleri gereken yol daha uzundur. Dolayısıyla Mercedes’in gelişme kapasitesi, Red Bull’a göre daha çok. 2013′ü başarılı bir şekilde geçerler ve 2014′e iyi bir giriş yaparlarsa, iyi bir motorla ön sıralar için kapışabilirler. Hamilton’ın hesaplı kumarı da buna dayanıyor olabilir. Ancak demin de dediğim gibi, 2014′teki motorların en önemli yanı güç çıkışı olmayacak. Motorun verimliliği belki bundan da önemli, zira yarış boyunca en fazla 100 kg yakıt kullanmak zorunda kalacaklar. 90kg yakıtla çalışabilecek bir motor, 100kg ile çalışan motora göre tur başına daha avantajlı olacak. Verimlilik anlamında da Renault motorlarının daha iyi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla Mercedes’in motor kartı da henüz jokerlik bir seviyede değil. Zamanla göreceğiz.

Teknik anlamda Mercedes’in aşacağı engeller böyle, peki Hamilton manen kendi engellerini aşıp Schumacher gibi bir takımı küllerinden yeniden doğurabilir mi? Hepinizin bildiği gibi Mercedes’in damarlarında BAR ve Honda’nın kanı dolaşıyor. Son yıllarda kadrosuna kattığı teknik direktörlerle bu “pis” kanı temizlemeye çalışsa da sezon içi gelişimlerinden ve üç yıllık performanslarından, hâlâ Honda hayaletinin takımda gezindiğine dair bir kuşku var. Dolayısıyla Schumacher’in gittiği Ferrari ile Hamilton’ın gittiği Mercedes arasında bu anlamda bir fark var. Hamilton’ın işi takım kültürü açısından çok daha zor, zira o da biliyor ki önündeki 3 yıl aynı zamanda Mercedes’in de F1 geleceğini belirleyebilecek bir üç yıl olabilir. Böyle bir demokles kılıcı altında bu işe kendini ne kadar verir, zaman gösterir. Peki kendini verdiğinde bir takımı yerden kaldırabilir mi? Şu anda bu sorunun benim adıma olumlu bir yanıtı yok. Hamilton’ın, Schumachervari bir profesyonelliği yok. Bu anlamda olgunluk seviyesi de takımı şahlandırmaya yeterli değil. Bu sadece onunla ilgili de olmayabilir. Yarış mühendisiyle, Brawn’la ya da Lauda’yla arasındaki ilişki de çok önemli olacak. Burada kendi takımını baştan yaratma konusunda sıkıntılar yaşayabilir. Ayrıca Rosberg’ün de bu konuda söyleyeceği birkaç söz olabilir ve bu metaforik sözler de Hamilton’ın dengesini bozabilir. Hamilton, Mercedes’e giderken takımı yeniden yapılandırmaya çalışacağını söyleyerek, bir anlamda Rosberg’e de istemeden sopa göstermiş, kendini ona karşı yüceltmiş oluyor. Bunun bir gerginliğe dönüşmesi Hamilton’ın planlarını da suya atabilir. Ayrıca, F1 Schumacher’in dönemi gibi değil artık. Harcanan paralar belli, yapılan testler belli. Sınırsız test, sınırsız harcama döneminde Ferrari’yi şaha kaldıran Schumacher’in bunu şu anda yapabilmesi de güç. Hamilton için bu anlamda da ciddi bir test olacak.

Başarabilir mi? Elbette. Hamilton çok akıllı bir adam. Hızlı bir adam. Kamyon da verseniz bir şekilde podyuma yaklaştırmayı bilen bir adam. Dolayısıyla ilk yıl Mercedes’i tanıma anlamında alacağı podyumlar onun için önemli olacak. 2013′teki araç neredeyse tamamlanmak üzere ve Hamilton da yıl dolmadan fabrikaya gidip gerçek anlamda çalışmaya başlayamayacak. Dolayısıyla onun bir etkisi olacaksa eğer sezon içindeki geliştirmelerde ve 2014 aracının hazırlanmasında olacak. Bu ortaklığı o nedenle 2014′te tam olarak değerlendirebileceğiz. Benim kişisel görüşüm şu: Hamilton, ne kadar çabalasa da Mercedes’i istediği yere getiremeyecek ve belki 2015′in sonunda McLaren’e geri dönecek. Rossi’nin Ducati’de yaşadıklarının bir benzerini yaşayıp Yamaha’ya geri dönmesi gibi. Mercedes’in de Haug’un gidişinin doğasına bakarak, Brawn’a verildiğini düşündüğüm 3 yıllık mühlet sonunda spora veda edeceğini sanıyorum. Hamilton ile Rosberg arasındaki savaşı da Hamilton’ın kazanacağını düşünüyorum, ama bir yandan da Rosberg’ün nasıl bir pilot olduğunu SONUNDA görebilecek olduğumuz için de mutluyum. Bunu adaletli bir şekilde değerlendirmek için de 2013′ün ortasını beklemek gerektiği kanaatindeyim.

 

 

Ali Ünal


Yorumlar

  1. kimle başediyosun başa baş kaldınk desen iyi olurdu birde şartlara inceleyip araştırırsan iyi olur fernandoyu yidi bitirdi butu yiyemedi ozaman öylemi hayret arkadaşya

  2. ozaman sen gel fernandonun yanına bakim baş edebilecekmisin hıh

  3. İSMAİL ÖRTLEK avatarı
    İSMAİL ÖRTLEK

    Motor konusunda FIA , üreticilerin daha silindir ve daha az silindir hacmi ile motor üretme trendine uyuyor .Ancak takımların aerodinami noktasında gerilediği doğru değil.5-10 yıl öncesinde kolerasyon sorunu olmayan rüzgar tüneline sahip üreticiler başarılı olabiliyordu çünkü gelinen noktada mekanik yere basma gücü ve min. drag , başarı için yeterli oluyordu.Periskopik egzozlarda bile takımlar daha uzun ve ince egzoz borularını kullanıyorlardı ki sıcak gazın araç içindeki çevrim zamanı fazla oluyordu ayrıca mekanik kayıpta fazla oluyordu.Ancak motor hacimleri fazla olduğunudan takımlar o alanla çok ilgilenmiyordu.Fakat şu anda takımlar bu alanlar için çok çaba harcıyorlar.Fakat şu anda motorun kendisinden bile aerodinami elde ediliyor(negatif yönde max. 3.5 derece konumlandırma)Ayrıca sıcak gazların difüzöre yönlendirilip bu sayede aracın altında alçak basınç alanı oluşturulması,compozit malzemeler ile esneyen kanatlar,bargeboardlar,daha dar sidepodlar vs bunların hepsi bu dönemde mükemmel seviyeye geldi.Hatta artık gelişim noktası kalmadığı için FIA drs diye sürtünmeyi azaltan bi sistem getirerek aracın hızını artırdı.2000li yılların başında 0.23-0.30 civarında olan CD değeri günümüzde 0.19 'a kadar düştü.

  4. Harun  Arıcak avatarı
    Harun Arıcak

    alonso iyi pilot olsa bir caylaga ezilmezdi zaten bir caylak seviyesinde olmadigini gosterir bu.hamiltonun altinda surekli hizli arac oldu ama son viraj sampiyonlugundan baska bir basarisi yok.bu sezon ikinci olan diaz sampiyonlugu hakediyorsa 2009 sampiyonuda vettel diyecek yureginiz olmali 3.5 sampiyonluk sahibidir vettel aslinda.herkes hizli aracla sampiyon olamaz zihinsel olarak kusursuz olmalisiniz hamilton gibi hizli olmak hic bir ise yaramaz.mercedeste gorucez ne kadar hizli ayni alonso gibi husrana ugrayacaktir.telden bukadar yazabildim

  5. F1 ile ilgisi olmayan bir kişi bu yazıyı okumaya başlasa Lewis ile ilgili bilgilerden sonra "Ne pis adammış bu , McLaren bu adamı niye kovmamış " derdi ve hemen ardından McLaren 'in Lewis i yüz üstü bıraktığını okuyup rahatlardı sanırım. Ama takımın Lewis 'i elinde tutmak için ne kadar çabaladığını öğrenemezdi.

    F1 araçlarının motor ve aerodinamik olarak önceki senelere göre gerilediği doğru ama hız kaybettiklerini düşünmüyorum. Özellikle tek tur da dereceler pek gerilemedi. Bazı değişikliklerle kaybedilen zamanların KERS ve DRS ile geri kazanıldığını düşünüyorum. Gelecek değişikliklerle de KERS in etkinliğinin artması ve motorların turbo basınçla çalışacak olması yine kaybedilecek zamanları telafi edecektir. Yani 10 sn gibi büyük bir fark olacağını sanmam.

  6. McLarenForever  avatarı
    McLarenForever

    F1-Ali Ünal ilişkisi malesef başarısız. bu işleri bırakıp başka alanlara yönelse daha başarılı olacağını düşünüyorum. umarım inat etmez.

  7. bana kalırsa o zaten tarihteki en iyilere adını yazdırdı. alonso gibi bir pilotla çaylak sezonunda baş edebilmek her babayiğidin harcı değil. çaylak sezonu boşver, ben hamilton'dan başka alonsoyla baş edebilecek bir pilot olduğunu düşünmüyorum.

  8. Yanlış hatırlamıyorsam geçende ki yazısı da vetteli küçümseyiciydi. İsteyen siteden okuyabilir

  9. schumi kimi  avatarı

    "Takımı onu yüz üstü bırakmasaydı" cümlesinden sonra pek hevesli okumasam da iyi bir yazı olmuş. eline sağlık.
    bir de vettel'in kazandığı şampiyonlukları egzoz olayına bağlaman çok yanlı ve küçümseyici olmuş.

  10. mclaren f1 team avatarı
    mclaren f1 team

    hamilton mercedeste şampiyon olursa efsane olur…

  11. Berni Eclestonun yeni yıl kartı aslında herşeyi özetliyor, geri kalan şeylerse bence ufak tefek nedenler. Yazıda Mclarene biraz haksızlık yapmışsın gibi. Herkesin bildiği gibi Mclaren F1'deki en köklü ve neredeyse her sezon başa yarışabilen bir takım. Bunu seneye Buttonun şampiyonluk için şavaşırken tekrardan göreceğimizi düşünüyorum. Diğer taraftan Hamilton ev sahibinin Niconun olduğu bir takıma gidiyor, Buttona göre biraz daha dişli bir rakip beklese iyi olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir