Williams F1 600. Yarışını Kutluyor

“Şu sıralar hak ettikleri yerden çok uzak olsalar da, Williams F1’in defalarca şampiyon olmuş bir takım olduğunu unutmamak gerek. F1’e bir çok yeniliği kazandıran ve spora kattıklarıyla Ferrari ve McLaren’den eksiği olmayan bir takım.”

“Frank amca takımın en önemli F1 otomobillerini seçmiş ve araçlar hakkındaki anılarını anlatmış. McLaren’in 50. yılı yazısını çevirdikten sonra bunu es geçemezdim.”

“Frank Williams’ın hayatı ve takımının daha ayrıntılı tarihi için daha önce hazırladığım Büyük Patronlar: Frank Williams makalesine göz atabilirsiniz.”

xtrabit racing

 

FW06 (1978)


Williams Grand Prix Engineering’in sahneye çıktığı ilk araç.

Takımın ilk F1 aracı Cosworth motoruna sahipti ve Avustralyalı Alan Jones tarafından kullanıldı. Takımın sezondaki tek aracı olan FW06, ön gruptakilerdeki gibi bir zemin etkisi sistemine sahip olmasa bile Watkins Glen’de podyum görmeyi başardı.

“Bu aracı sadece bir yıldır geliştiriyorduk, çünkü takımı daha yeni kurmuştuk. Diğer takımların çoğu zemin etkisine sahip araçlara sahiptiler, fakat buna sahip olmayan FW06 zemin etkisine sahip olmayan en iyi araçlardan biriydi. Yarışların çoğunu bitirebildi ve bize çok fazla şey öğretti. Çünkü yarış otomobili üretmekte yeniydik, çok şey öğrenmemiz gerekiyordu.”

Pist dışında ise sezon Frank ve teknik patron Patrick Head için çok yoğundu, çünkü 1979 sezonuna iki adet araçla katılmaya hazırlanıyorlardı.

FW07 (1979)

Sezonun olayı tartışmasız olarak takımın Silverstone’da aldığı ilk F1 zaferiydi. Takıma yeni katılan Clay Regazzoni FW07’si ile 24 saniye farkla kazanmayı başardı.

“Patrick ve Frank Dernie rüzgar tünelinden Britanya GP için basit bir güncelleme ile çıkmışlardı. Bu güncelleme aracı öndekilerin de önüne taşıdı ve bir anda lider olmayı başarmıştık.”

“İlk zaferi kazanmak kesinlikle hayatım boyunca yaşadığım en iyi günlerden birisiydi. Eşimle birlikte eve doğru sürerken artık modern bir F1 takımı olduğumuzu düşündüğümü hatırlıyorum. Güncel bir takımdık ve geri kalanlar kadar iyiydik. Zaferin ticari olarak da hayatımı çok kolaylaştırdığını hatırlıyorum.”

FW07C (1981)

Carlos Reutemann 1981 sürücüler şampiyonluğunu sadece 1 puanla Nelson Piquet’ye karşı kaybetti. Fakat FW07C takıma ikinci peşpeşe markalar şampiyonluğunu getirebilmek için fazlasıyla hızlıydı.

“Şampiyona lideri olan Carlos ile Las Vegas’taki son yarışa gittik. Fakat Nelson küçücük bir farkla bizden dünya şampiyonluğunu çaldı ki bu bizim için gerçekten moral bozucuydu.”

“Araç çok özeldi ve dört yarış kazanabilmiştik. Markalar şampiyonluğunu kazandığınızda rakiplerinizden çok daha iyi bir iş çıkardığınızın farkına varırsınız ve bu size ciddi oranda tatmin sağlar.”

FW08 (1982)

FW08’in tasarımına geç başlanması piste çıkışını beşinci yarış olan Belçika GP’ye kadar geciktirdi. Buna kadar takım 1981’den FW07C ile devam etti. Cosworth motoru turbo rakiplerine göre yavaş kalıyordu. Fakat motorun inanılmaz dayanıklılığı ve FW08’in harika dengesi Rosberg’in şampiyon olmasına yetti.

“1982 F1 için garip bir yıldı. 11 farklı pilot yarış kazandı, yani istikrar şampiyonluk için anahtar gereklilikti. Keke de bunu yaptı. Tek bir yarış kazandı ve beş podyum alarak beş puan farkla şampiyonluğu kazandı.”

“FW08 iyi bir araçtı; Keke’nin gerçekten zorlayabileceği türden bir araçtı. Fakat turbo motorların gelecek vaad ettiği açıktı ve bir turbo motor edinmek için anlaşma kovalamaya başlamıştık.”

FW10 (1985)

Keke Rosberg’in Britanya GP’deki 257 km/saat’lik turunu kim unutabilir ki… Bu rekor 2002’ye kadar kırılamamıştı. Bu rekor devasa güçlere sahip Honda V6 Turbo motoru ile yapılabileceklerin bir göstergesiydi.

“Takımın turbolarla ilgili ilk deneyimiydi. Oldukça da iyi gitti. Bazı dayanıklılık sorunları vardı ancak, yarış kazanmaya devam etmek ve diğer turbo motorlu takımlar yarışmak istiyorsak turbo motor kullanmaya başlamanın atmamız gereken bir adım olduğunu biliyorduk.”

“Keke’nin Silverstone’daki 257 km/saat ortalamaya sahip pole turunu hatırlıyorum. Tipik bir Rosberg turuydu: Aşırı riskli, gösterişli ve becerikli. İnsanlar Keke’nin araçtan indikten sonra bana ne söylediğini soruyorlar, hatırladığım kadarıyla bana baktı ve sigarasını tüttürmeye gitti. Basın çok ilgilendi, çünkü bu o zaman gerçekten büyük bir rakamdı.”

FW11 (1986)

Sezonun başlamasından hemen önce Sir Frank Williams’ın hayatını değiştiren Fransa’daki trafik kazası Williams F1’in karşılaşabileceği en kötü şeylerden birisiydi. Fakat takım Patrick Head’ın liderliğinde McLaren ve Ferrari ile savaşabildi ve Brezilya’daki sezon açılışında Nelson Piquet kazandı. Sonunda ise şampiyonluk Avustralya’da dramatik bir şekilde belirlendi.

“1986 yılını yarış perspektifinden düşünecek olursam aklıma Adelaide gelir. Yarışa her iki sürücümüzün de şampiyonluk şansı ile gitmiştik ve şampiyonluk parmaklarımızın arasından kayıp gitmişti.”

“Nigel’ın [Mansell] lastiği patlamıştı ve Nelson’u [Piquet] yeni lastikler için pite çağırmaktan başka bir çaremiz kalmamıştı. Onun lastiği de patlayabilirdi ve ciddi bir kaza olabilirdi, bunu riske edemezdik. Yarıştan sonra Nelson onu neden pite çağırdığımızı anlamıştı; bu kadar büyük bir risk alınamazdı.”

FW14B (1992)

Williams’ın tarihindeki en iyi araçlardan birisi. FW14B takım için 10 zafer kazandı ve bunların 5 tanesi Nigel Mansell’in ellerinde peşpeşe olarak sezonun başında kazanılmıştı. Bu kadar dominant olan Mansell, sürücüler şampiyonluğunu sezonun bitmesine beş yarış kala Ağustos’taki Macaristan GP’de ilan etti.

“Rüya gibi bir araçtı. Hayatı her açıdan daha iyi hale getiriyordu. Patrick Head ve Adrian Newey’in imzası olan bir mühendislik harikasıydı ve 1992 yılını kariyerimin en iyi yıllarından birisi haline getirdi. Araç her yerde hızlıydı ve en ufak bir zayıflığı yoktu.”

“Geçtiğimiz yıl Nigel’i emeklilikten çevirmiştik ve aracı harika sürdü. Yeterince güçlüydü, risk alıyordu ve aracın sürülmesi gerektiği gibi sürüyordu.”

FW18 (1996)

1994 ve 95’de şampiyonluğu kıl payı kaçıran Damon Hill bu araçla sonunda şampiyonluğu kaptı. Hill ve takım arkadaşı çaylak Jacques Villeneuve 16 yarıştan 12’sini kazanarak sezonu domine ettiler ve markalar şampiyonluğunu 105 puan farkla kazandılar. İkinci bitiren Ferrari ise sadece 70 puan toplayabilmişti.

“İstatistik olarak en iyi aracımız. Harika bir tasarımı var ve Damon’ın bana dediğine göre yarıştığı en iyi Williams aracı. 1996, Damon’ın en iyi olduğu sezondu ve Jacques [Villeneuve] ile birlikte çok iyi çalıştılar.”

“Jacques’ın bana Damon’ın bu kadar hızlı olmasına şaşırdığını söylediğini hatırlıyorum. Sonunda ise Damon onu yenerek şampiyon olmayı başarmıştı. Çok duygusal bir gündü, çünkü Damon ile uzun süredir birlikteydik.”

 

 


Yorumlar

  1. Ben haritayı göremiyorum. gif uzantılıydı o sebeple mi sorun oldu bilmiyorum. Buradan bakabilirsiniz.

  2. 1988 sezonunda için Williams takımı Patrick Head'in teknik direktörlüğünde, Enrique Scalabroni'nin şef tasarımcılığında Williams FW12'yi hazırladı.

    Aracın gücü Judd'ın 3.5 litrelik V8 motorundan sağlanacaktı. Nigel Mansell sezon öncesi testlerde güçlü Honda turbo motorundan Judd'ın atmosferik motoruna geçişi çok kısa ve çarpıcı şekilde özetlemişti: "Araç düzlüklerde acınacak derecede yavaş".

    Yeni bir üretici olan Judd motorları çok fazla sorun çıkarıyordu. Başlıca sorunu ise aşırı ısınmaydı.

    Fakat Williams'ın başını ağrıtan tek dert motor değildi. Özellikle yarış hafta sonlarındaki antrenmanlarda sürücüleri yüksek hızlarda pek çok kaza yapmıştı ve bu kazaların sebebi reaktif süspansiyondu. ("Aktif süspansiyon" Lotus takımı tarafından bulunmuş ve takım bu ismi tescil ettirmişti. Williams sistemin adını "reaktif süspansiyon" koymuştu ama yaptığı iş farksızdı.)

    Mekanik sorunlar takımın belini bükmüştü. Geride kalan 7 yarışta alınan 14 start'tan sadece ikisinde damalı bayrağı görebilmişlerdi.

    İngiltere GP'nin Cuma günkü antrenmanlarında sürücülerinin yüksek hızlardaki kazaları reaktif süspansiyon için bardağı taşıran son damla olmuştu. P. Head bir gecede sezon sonuna kadar eski sisteme dönülmesi kararını verdi. Mekanikerlerin yoğun çalışmasıyla Cuma akşamından Cumartesi'ye araçlarına geleneksek süspansiyonu oturtmayı başardılar.

    Yarış günü hava yağmurluydu. 11. cepten kalkan Mansell ilk turu 7. sırada tamamlamıştı.

    3. turda sorun yaşayan Capelli'yi geçen Mansell, 14. turda da 4. sıradaki Gugelmin'ı kovalayan Nannini'ye atak yapmış ama Nannini Mansell'a geçiş izni vermemişti.

    Yağmur da 4.'lük mücadelesi de hız kesmeden sürüyor Nannini ve Mansell Gugelmin'ı geride bırakıyorlardı.

    Mansell Nannini'yi yakın takibe devam ederken Nannini de 3. sıradaki Alboreto'ya büyük baskı kurmuştu.

    20. tura gelinmişti. Alboreto sürekli yavaş kaldığı Stowe virajında yine yavaş kalınca Nannini hemen Ferrari'nin vites kutusunda bitti. Fırsat kollayan Mansell da Nannini'nin tam arkasındaydı. Düzlüğe çıkınca Nannini Alboreto'nun hava koridorundan sağ yanına çıktı. Mansel da Nannini'nin sağ yanına çıktı. Üç sürücü neredeyse yanyana ilerliyordu. Nannini atak mı yoksa savunmamı yapması gerektiği konusunda kararsız kaldı. Club'a gelirken iki sürücünün de arkasında kaldı. Yarış çizgisindeki Alboreto viraja önde girdi. Arkasında Mansell vardı. Nannini ise virajda spin attı.

    21. tur sonunda Alboreto-Mansell farkı 1 saniyenin altındaydı. Alboreto Stowe'da bir kez daha yavaş kalınca Mansell düzlüğe çıktıkları gibi rakibinin yanına geldi. Club'a girerken temiz bir atakla 3.'lüğe oturmuş oldu. 2. sıradaki Berger ile arasında yaklaşık 50 saniyelik fark vardı.

    Yarış çizgisi hafifçe kurumaya başlamış sürücüler yağmur lastiklerinin aşırı ısınıp ufalanmasını önlemek için düzlüklerde daha ıslak olan yarış çizgisinin dışından sürüyorlardı.

    Nannini 20. turdaki spinden sonra yarışa asılmaya devam ediyordu. Mansell'a yaklaşmıştı. 28. turda Club'da içeri bir bakış attı. Ama Mansell hafif sağ yaparak "Aklından bile geçirme" der gibiydi. Sonraki viraj Abbey'i geçtiklerinde Mansell bir kez daha yarış çizgisinin dışına, sola açıldı. Yarış çizgisindeki Nannini'nin kendisini geçeceğini anlayınca hemen yerine döndü. Mansell soldan sağa geçtiği anda Nannini atağa kalktı ve sağdan sola geçti. Bridge'e içeriden dalan Nannini Mansell'ı geride bıraktı.

    29. turda Nannini'den 1:24.176 ile en hızlı tur geldi. Bir sonraki tur Nannini zorlamaya devam etti. Arkasındaki Mansell'dan kurtulmak istiyordu. Islak zeminde viraj giriş ve çıkışlarında ufak kaymalar yaşıyor ama aracını kontrol edebiliyordu. Özellikle bu turda Stowe'u bir rally aracı edasıyla dönmüştü. Bridge'e geldi. Frenleyip virajı döneceği anda aracın arkası kaydı ve spin atarak çimlere çıktı. Yola devam edebildi ama Mansell'a yine geçilmiş oldu.

    Mansell harika turlar atarak ilerliyordu. 38. turda Mansell en hızlı turu geliştirdi, 1:24.072.

    Ferrari'nin bu sezon en büyük sorunu yüksek yakıt tüketimiydi. Berger 41. turunu tamamlarken pit duvarından Mansell ile arasında 37 saniye fark olduğu, geride 24 tur kaldığı belirtiliyor ve yavaşlaması isteniyordu. Williams kurmayları da boş durmuyor, Berger'in sorun yaşadığını Mansell'a bildiriyordu.

    3 tur sonra yani 44. tur tamamlanırken Berger'e Mansell'ın 30 saniye geride olduğu ve yavaşlaması gerektiği mesajı tekrar verildi. Aynı turda Mansell'dan bir en hızlı tur daha geldi, 1:23.815.

    46. tura gelinmişti. Berger artık hepten yavaşlamış, tur bindirdiği araçlara yol verir olmuştu. Mansell ise bir en hızlı tur daha attı, 1:23.736. Fark 19 saniyeye gerilemişti.

    Ferrari, 1 tur gerideki Alboreto'yu 47. turunu tamamlarken pit'e aldı. Pist henüz ıslaktı. Ama yarış çizgisi tamamen kuru olmasa da bir kumar oynamaya müsaitti. Alboreto'nun aracına slik lastikleri takarak duruma bakmak istediler. Eğer olumlu bir dönüş olursa Berger'i de pit'e alıp slik lastiklere geçeceklerdi. Alboreto'nun pit-stop'u 8 saniye sürdü. Bu arada Mansell farkı 9 saniyenin altına indirmişti.

    Mansell artık uçuyordu. 48. tur, 1:23.308. 49. turda Berger'i yakalamıştı. Stowe'dan çıktıp düzlüğe geldiklerinde lastiklerini sudan geçirmek için çok keskin bir direksiyon hamlesiyle pistin en solundan en sağına geçti. Tam çimlere çıkmak üzereyken de tekrar geri, yarış çizgisine yöneldi. Club virajına, aracını finişe getirmeye çalışan Ferrari pilotunun önünde girdi.

    50. tur sonunda Senna-Mansell farkı 63.4, Mansell-Berger farkı 2.3 saniyeydi.

    Yarış lideri Senna artık tempoyu düşürmüş, tur bindirdiği Piquet kendisini geçerek turunu geri almıştı. Bitime 10 tur kala Mansell lider Senna'nın 56 saniye gerisinde, 3. Nannini'nin 12.4 saniye önündeydi.

    Son tura gelinmişti. Mansell daha çizgiyi geçmeden, son şikanı dönerken seyircileri selamlıyordu. İngiliz pilot bu sezon ilk kez bir yarışı tamamlayabilmişti. Hem Williams hem Mansell'ın taraftarları önünde elde ettiği bu ikincilik kendileri için galibiyet kadar değerliydi.

    Aktif süspansiyonun bir gecede sökülüp yerine klasik sistemin oturtulmasını anlatacaktım, yazı beni o kadar gaza getirmiş ki bir baktım 29. tura gelmişim 🙂 Ben de devam ettim. Pist krokisinin de faydalı olacağını düşünüp onu da hallettim. İngiltere GP öncesi İngiliz şampiyonlardan olan Mansell'ın özelinde bir İngiltere yarışı anlatmış oldum. Anlatım olarak tabi ki bir Serhan Acar değilim ama sanırım Okay Karacan'la kapışabilirim :p

    Çeviri için Günay'a ne kadar teşekkür etsem azdır. Resmen beni benden aldı.

    Aşağıdaki linkleri Kemal'in az önce okuduğum yazısında vermiştim. Bir de burada olsun dedim.

    1978-2004 sezonları arası Williams arşivinden seçilmiş 600'den fazla foto.

    70'ler

    80'ler

    90'lar

    2000'ler

  3. Honda F1 Massa(NeMutluTürkümDiyene avatarı
    Honda F1 Massa(NeMutluTürkümDiyene

    Williams candır can. 🙂 Herkes mutlaka sempati duyuyordur Williams'a.
    2000'li yıllar da BAR HONDA'dan sonra en sevdiğim takımdı BMW'li Williams.
    Sir Frank'ın hayatı boyunca 1 hatası oldu ve bu hatatanın acısını çekmeye devam ediyor.
    Adrian Newey'i her ne olursa olsun kaptırmamalıydı.Newey'i kaptırması kilit nokta oldu.Yavaş yavaş çöküşe geçti Williams.

    Sir Frank vefat etmeden inşallah 1 şampiyonluk görür.Bu temiz kalpli,motorsporu tutkunu insan mutlu olmayı hak ediyor.
    Düşünün felç kaldı ama hala durmuyor.Hala istekli.İşte bunun için en azından bir şampiyonluğu hak ediyor.

  4. …a unique racing heritage…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir