KERS (Kinetic Energy Recovery System-Kinetik Enerji Dönüştürme Sistemi) ve DRS (Drag Reduction System-Sürüklenme Azaltma Sistemi) birkaç yıldır serinin rekabet düzeyini yükseltmek için Formula 1’in parçası durumunda, özellikle de yarışlarda geçişleri yapay hale getirmesine rağmen artırmak için düşünülmüş sistemler. Özellikle DRS insanlarda farklı fikirler doğurdu, bir kısmı konsepti severken diğerleri sistemi çok eleştirdi. Formula 1’in destek serileri GP2 ve GP3’te KERS ve DRS kullanılmazken World Series by Renault, DRS sistemini kullanmaya başladı.
Peki, DRS ve KERS’i destek serilerine getirmek iyi bir fikir mi? Konseptin artıları ve eksilerini gözden geçirelim.
DRS ve KERS’in olumlu yönleri geçişleri pilotlar için daha kolay hale getirmek olur ve seyirciler yarışta daha fazla pozisyon değişimi izleyebilirler. Her iki sistem de Formula 1’de kullanıldığı şekilde kullanılabilir ve sistemleri destek serilerinde kullanmak pilotlar için Formula 1 yolunda bir öğrenme adımının bir parçası haline gelebilir. KERS genç sürücüleri doğru zamanda ve doğru yerde sistemi kullanmaya iterek daha akıllı hale getirebilir. KERS sistemi, frenlemede ileride kullanılmak için enerji depolar ve KERS butonu basılı tutulduğu sürece sürücülere fazladan 80 beygir güç verir.
DRS ise aracın arka kanadında bulunan özel bir sistemdir ve düzlüklerde daha az sürüklenme elde etmek için kullanılır. Böylece sürücü daha yüksek bir hıza çıkabilir ve bu da geçiş için iyi bir şans yaratır. DRS sistemi öndeki aracın bir saniye arkasında iken kullanılabilir ve pistlerin belirlenen yerlerinde kullanılabilir. Çoğu senaryoda öndeki sürücü dezavantajlı ve pozisyonunu koruyamaz durumdadır, sonuç olarak DRS sistemini kullanan pozisyon kazanır.
Teoride, DRS ve KERS sistemlerini GP2 ve GP3’teki genç sürücüler için kullanmak doğru mudur, yoksa durumda daha fazla kaosa mı sebep olur?
Her iki seri de pistte tekerlek tekerleğe mücadeleleriyle biliniyor. Bazen bu savaşlar kötü sonuçlanır, bazen de etkileyici manevralarla tamamlanır. Bu genç sürücülerin öğrenme sürecidir ve bu onlara yarışmanın sınırlarını öğretir. Bu iki serinin amacı Formula 1’e en yakın olan seriler olmak ve sürücüleri büyük rüyalarının yolunda daha hazır olmalarını sağlamaktır.
Tüm bunlar bizi büyük soruya yönlendiriyor, Bu iki seride geçişleri kolaylaştırmak gerçekten akıllıca mı?
Yapay ekipmanları kullanmak akıllıca olmayabilir, çünkü tüm araçlar benzerler. Her pilot benzer bir arabayı kullanıyor, yani farklılıklar aracın ayarları, sürüş yeteneği ve kullanılan lastiklerin rekabet düzeyinden geliyor. Bu durum araçların bariz farklılıklarının olduğu Formula 1’e göre çok daha farklı. Formula 1’de en hızlı ve en yavaş otomobilin zaman farkı 4 saniye kadarken GP2 ve GP3’te böylesi büyük bir fark yok.
DRS ve KERS sistemleri geçişi çok kolay hale getirebilir. DRS normal tekerlek tekerleğe çekişmeleri öldürebilir ve bu, destek serilerinde kaybedilmemesi gereken bir şey.
Pirelli lastikleri seriler için çok uygun durumda ve yakın savaşların yapılabilmesine imkan veriyor, çünkü sürücüler lastiklerini de korumak zorunda. Lastikler bittiğinde hızınız düşmeye ve arkanızdaki sürücüler farkı kapatmaya başlıyor. Sürücüler pozisyon için savaşırken zaman da kaybediyor ve bu daha arkadaki sürücülerin de farkı kapatıp atak yapabilmesine imkan veriyor. Böyle olunca bir çok yarışta beş sürücünün pozisyon savaşına girdiğini görüyoruz. Bunlar bu yıl GP2 ve GP3’te izlemesi harika bir şey haline geldi. Savaşlar adil olduğu sürece genç sürücüleri pist üzerinde savaşırken izlemek büyük bir keyif. Herhangi bir değişiklik yapılmamalı, çünkü bu taraftarların görmek istediği bir şey.
Bu iki seriye DRS’i getirmek tehlikeli de olabilir. Hakemler şimdiki gibi karar vermeye devam ederse bunun tehlikesi de gittikçe artacaktır. Cezalar sezon boyunca tutarlı olamaz ve bu bir çok soruna yol açabilir. Sürücüler kurallara karşı geldiği zaman cezalandırılmalılar, ancak bu sezon tüm durumlarda böyle yapılmadı. Bazı pilotlar kasıtlı olarak diğerlerine çarptılar ve yarıştan men cezası almadan kurtuldular. Verilen en büyük ceza seanstan ihraçtı ve bu da belirli durumlarda verildi. İki aracın düzlükte yan yana gittiğini ve diğer sürücünün DRS ile onlara yaklaştığını düşünün. Bazı sürücüler tehlikeli hareketlerde bulunmayı normal olarak görürler ve DRS ile birlikte gereksiz kazalar olabilir.
KERS Formula 1’e ilk geldiğinde çok tehlikeli bir sistemdi, çünkü halen çözülmesi gereken teknik sorunlar vardı. Teknisyenler sistem hakkında bilgi ve tecrübe sahibi değildi. Ancak Formula 1’de KERS ile ilgili büyük sorunlar olmadı ve bu sistemi sürücünün ihtiyacı anında kullanabileceği bir şekilde GP2 ve GP3’e getirmek mümkün. Şimdilerde KERS, destek serileri için DRS’e göre çok daha gerçekçi ve doğru seçim olacaktır. Sistemin tüm sürücülerde bulunması ve istedikleri zaman kullanabilmeleri çok önemli. Bu şekilde sürücüler Formula 1’e gerçek anlamda hazırlanabilirler.
DRS’i bu serilere getirmek ise daha fazla kaosa yol açmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Diğer taraftan DRS ve özellikle de KERS sistemini destek serilerine getirmek maliyetleri yükseltecektir, bu da diğer bir olumsuz nokta. Maliyetler düşük kalmalı, aksi takdirde takımları seride tutmak zorlaşır. GP2 serisi 2012’den sonra seriden ayrılan iki takıma sahne oldu, Ocean Racing Technology ve iSport takımları maddi sorunlar yüzünden seriden ayrıldılar.
Maddi şartları da göz önünde bulunduracak olursak, önümüzdeki üç yıl için GP2 araçlarında hiçbir değişiklik yapılmamalı. Bu da KERS ve DRS sistemlerinin dünyanın tümünde ekonomik şartlar düzelene kadar serilere getirilmemesi anlamına geliyor. Aynı şey diğer destek serileri için de geçerli. Bu yıl GP3 aracı değişti ve bu, en az üç sezon daha aynı araçlarla devam edileceği anlamına geliyor.
Serileri şimdi oldukları haliyle bırakmak daha iyi fikir gibi görünüyor, çünkü halen Formula 1’de çok nadir yaşanan tekerlek tekerleğe mücadelelerin yaşanmasına izin veriyorlar. Gerçek yarış böyle bir şey.
RachF1 çevirisidir.
xtrabit racing
Bir yanıt yazın