İskandinavya ve Formula 1 Kültürü-Bölüm 2

yazar:

kategori:

Screenshot - 16_07

 

İSKANDİNAVYA VE FORMULA 1 KÜLTÜRÜ-BÖLÜM 2

DANİMARKA

Denmark-Flag-HD-Wallpaper

     Yazıma konu olan üç ülkeden Formula 1 mazisine en az sahip olan ülke açık ara Danimarka.Aralıklarla da olsa 1960-1995 arasında tam 14 yarışa ev sahipliği yapan Danimarka;Formula 1 arenasına da 5 pilot gönderme başarısını elde etti.Bu 5 pilottan herhangi biri çok önemli başarılar elde edemese de,ülkenin Formula 1 ve diğer motor sporlarına olan ilgisinin katbekat yukarıya çıkmasına yardımcı oldu.Şimdi dilerseniz bu 5 pilottan ”baba oğul” olan Jan ve Kevin Magnussen’e kısa bir göz atalım…

JAN MAGNUSSEN

1357523340147

     Formula 1 kariyeri pek de parlak sayılmayan ancak McLaren gibi büyük bir takımın koltuğuna oturmayı başaran Jan Magnussen,ilk yarış deneyimini 1995 Pasifik GP’de yaşadı.Takımın önemli isimlerinden biri olan Mika Hakkinen’in apandisit ameliyatı nedeniyle McLaren koltuğuna oturan Magnussen,sıralama turlarında 12,yarışta ise 10.sırayı aldı.

     1996 yılında Uluslararası Touring Car Şampiyonası’nda mücadele eden ve elde ettiği 97 puanla 10.sıraya yerleşerek hayal kırıklığı yaşayan Magnussen;1997 yılında yeniden Formula 1 pistlerine döndü.Bu kez Stewart koltuğuna oturan Magnussen,bu sezonu puan alamadan kapatırken,Formula 1’deki ilk ve tek puanını;Formula 1 kariyerindeki son yarış olan 1998 Kanada GP’de alıyordu.

     Bu tarihten sonra NASCAR,Sprint Cup,Le Mans 24 Saat gibi bir çok klasmanda aktif yarış kariyerini sürdüren ve son olarak bu sezon koşulan Le Mans 24 Saat’te boy gösteren Magnussen;14.olarak büyük hayal kırıklığı yaşadı.

 KEVIN MAGNUSSEN

mag

     2008 yılında başlayan yarış kariyerinde şu ana kadar 17 farklı klasmanda yarışan Kevin Magnussen;Henüz ilk yarış deneyimi olan 2008 yılındaki Formula Ford Danimarka’da zafere ulaştı,ancak şüphesiz ki en büyük patlaması geçtiğimiz yıl elde ettiği Formula Renault 3.5 Şampiyonluğu.Beş yarış galibiyeti ve toplamda on üç podyumla 274 puan elde ederek en yakın rakibi Stoffel Vandoorne’a 60 puan fark atmayı başaran Magnussen,aynı zamanda McLaren koltuğu için rakibine oranla büyük bir avantaj elde ediyordu.

     Elde ettiği bu şampiyonluğun ardından Magnussen  McLaren’le kontrat imzalarken,2013 yılında mağlup ettiği Vandoorne da McLaren’in test pilotu oluyordu.Bu sezon henüz ilk Formula 1 yarışı olan Avustralya’da podyuma çıkma başarısı gösteren Kevin Magnussen,sezonun şu ana kadarki bölümünde kimi zaman şanssızlıklar,kimi zaman aracın yetersizliği,kimi zaman da çaylaklığı nedeniyle bu başarıyı tekrarlayamadı.Ancak geride bıraktığımız on bir yarışın yedisinde puan alma başarısına erişen Magnussen,takım arkadaşı Jenson Button’ın 23 puan gerisinde bulunuyor.

     Magnussen’in önümüzdeki 10 yıl içinde bir Dünya Şampiyonluğu elde edecğini düşünüyorum.Zira Magnussen’i;Ricciardo,Bottas,Kvyat ve Bianchi ile birlikte şu an gridde bulunan en çok gelecek vaat eden isimlerden biri olarak gösterebiliriz.Gerek soğukkanlılığı gerekse sürüş becerilerinin olgunlaşmasıyla birlikte 2020’li yıllarda bir şampiyonluk elde edip ”boynuzun kulağı geçtiği” sayısız örneklerden biri olacağını öngörmek hiç de zor değil.

İSVEÇ

Sweden-Flag-wallpaper

     Finlandiya ile birlikte ”bölgenin lokomotifi” olarak gösterebileceğimiz İsveç,1933 ve 1978 aralığında kesik kesik olmak üzere toplamda 15 yarışa ev sahipliği yaptı.Bunun dışında Formula 1’e toplamda 10 pilot göndererek bölgenin lideri konumunda yer alan İsveç’in yetiştirdiği en önemli pilotlardan birkaçını sizlerle paylaşmaya çalışacağım…

JOAKIM BONNIER (1930-1972)

jo2

     Formula 1’e ilk kez 1956 İtalya GP’yle adım atan Bonnier,henüz 27 yaşında kendi takımı olan ”Joakim Bonnier Racing Team”i kurdu,bu takımda aralıklarla da olsa 1957-1971 arasında toplam 30 yarışa çıktı.Bu 30 yarışta sadece 6 puan elde edebilen Bonnier,başka bir çok takımda da yarıştı ve tek yarış galibiyetini 1959 Hollanda GP’de elde etti.En büyük başarısı bu galibiyetten öteye gidemeyen Bonnier’i özel kılan şey ise,1972’nin 11 Haziran’ında Formula 1’i bıraktıktan sonra atıldığı bir başka mecra olan Le Mans’da hayatını kaybetmesi.Florian Vetsch ile yaptığı kazanın ardından hayatını kaybeden Bonnier,İsveç’te ve Formula 1 camiasında hala büyük bir saygıyla anılır…

STEFAN JOHANSSON

Stefan-Johansson-Onyx-89

     Johansson’un Formula 1 kariyeri her ne kadar 1980 Arjantin’de başlasa da,kayda değer ve değerlendirilmesi gereken ”gerçek” kariyeri 1984 İtalya Grand Prix’inde Toleman aracıyla elde ettiği dördüncülük ile başladı.Bu başarının ardından sadece 2 yarışı daha Toleman’da geçiren Johansson 1985 yılında Tyrell’da bir yarış geçirdikten sonra Ferrari’ye transfer oldu.Bu sezonu 26 puanla 7.sırada bitirerek hiç de fena bir performans göstermeyen Johansson,kariyerinin en başarılı sezonunu bundan bir yıl sonra,yine Ferrari’yle geçirdi.Elde ettiği dört 3.lük ve toplamda elde ettiği 23 puanla sezonu 5.sırada bitiren Johansson,aslında bir nevi şanssızlığının kurbanı oluyordu,zira o sezon tam 6 yarışta yarışı tamamlayamamıştı.O yarışları tamamlasaydı,kim bilir,belki de onu klasmanda ilk 3 sıraya taşıyacaktı…

     Bu başarılı sezonun ardından 1987 yılında McLaren’e adım atan Johansson burada elde ettiği 6.lık sonrası kariyerinde büyük bir düşüş yaşadı.Önce Ligier,sonra Moneytron’da başarısız iki sezon geçiren Johansson,ardından iki sezon daha Formula 1’de yarışsa da istediği/istenen başarıları elde edemeyince emekliliğini açıkladı.

     Emekliliğinin ardından Le Mans’da şansını deneyen Johansson 1997’de elde ettiği şampiyonlukla ne kadar kaliteli ve yetenekli bir pilot olduğunu yeniden gözler önüne serdi.

GUNNAR NILSSON

7113

     Gunnar Nilsson’ın hikayesini bir ”başarı hikayesi” olarak değil de bir ”dram hikayesi” olarak anlatmak sanırım yanlış olmaz.Zira 1976 ve 1976 yıllarında aktif olarak yer aldığı Formula 1 kariyeri,pek de fena olmasa da ”şaşalı” olarak göstermek pek de mümkün değil.İlk yarışına 1976 yılında Güney Afrika’da çıkıp yarışı tamamlayamayan Nilsson,ilk puanlarını ve podyumunu bundan iki yarış sonra,yani İspanya’da elde ediyordu.O sezon Avusturya’da elde ettiği bir podyum daha bulunan Nilsson’ın Lotus’u 15 yarışın 9’unu tamamlayamayınca,İsveçli pilotun da yapabileceği pek bir şey kalmıyordu.

     Lotus’taki ikinci sezonu da bundan pek farklı değildi,aradaki tek fark 1977 Belçika GP,yani Nilsson’ın ilk ve tek yarış galibiyetini elde etmesi oldu.O sezonu 20 puanla 8.sırada bitiren Nilsson’ı bambaşka bir alanda,bambaşka bir yarış bekliyordu.O alan kanserdi…

    1977 yılında kanser tanısı konan Nilsson,bunun üzerine ”Gunner Nilsson Kanser Derneği”ni kurar,ve hastalığı ilerleyince 1978 yılının ekim ayında vefat eder.O tarihte Gunnar Nilsson sadece ve sadece 29 yaşındadır…

RONNIE PETERSON

Ronnie Peterson

     İsveç’in dramatik motor sporları tarihinin tartışmasız en önemli ve bilinen halkası;Ronnie Peterson.Formula 1 kariyeri her ne kadar 1970 yılında başlasa da,onu anlatmaya 1972 yılında elde ettiği Dünya ikinciliğinden başlamak daha yararlı olur.1971 yılında March Racing’de yarışan ve çıktığı 11 yarışta 5 kez podyum başarısına erişen Peterson,o sezonu şampiyon tamamlayan Jackie Stewart’ın bir hayli gerisinde ikinci tamamlar.Ancak 27 yaşındaki pilot için bu daha sadece başlangıçtır…

     Peterson 1972 sezonunu yine March’ta geçirse de,bu sezon hayal kırıklığından öteye gidemez ve sezonu ancak 9.sırada bitirir.Ancak ertesi sezon Lotus’a transfer olan Peterson,burada elde ettiği 4 yarış galibiyetiyle fırtına gibi eser,ama o sezon tam 6 kez yarış dışı kalınca Stewart ve Fittipaldi’nin ardından gelerek 3.sırayla yetinmek zorunda kalır.

     1974 ve 1977 yılları arasında,farklı takımlarda geçirdiği kabus gibi 4 sezonun ardından 1978 yılında yeniden Lotus’a dönen Peterson,2 yarış galibiyeti ve toplamda 7 podyumla Andretti’nin arkasında bulunuyordu.

      Buraya kadar her şey normal giderken,İtalya GP’si sezonun ve Formula 1 tarihinin en büyük dramlarından birine sahne oluyordu.Yarış,tüm araçlar gride dizilmeden ve arkadaki araçlar hareket halindeyken başlatılınca,haliyle arka bölümde hızını almış araçlar ön bölüme doğru sürat farkıyla gelir ve ön bölümde büyük bir kaza oluşur.Bu kazaya Ronnie Peterson’unda içinde bulunduğu birçok araç karışır ve Peterson’un aracı alev alır.Kazayı gören James Hunt aracından çıkar ve Peterson’ın aracından çıkmasına yardımcı olur.

Ronnie Peterson’ın Kazası

     Araçtan çıkan Peterson’ın durumu çok da kötü gözükmüyor,hatta baş parmağıyla ”iyiyim” işareti bile yapabiliyordu.Hastaneye kaldırılan Peterson’ın iki bacağında toplam 10 kırık tespit edilir,o esnaya kadar Peterson’ın herhangi bir ölüm tehlikesi bulunmaz.Peterson’ın kendi isteğiyle kemik iliği yapıştırılır ancak bu işlem yapılırken kan pıhtılaşmasına herhangi bir önlem alınmaz.Bunun üzerine ilik,Peterson’ın hayati iç organlarında birikme yapar ve sabah saatlerinde Peterson komaya girmiş ve böbrekleri iflas etmiş haldedir.Ölüm sebebi ”tıbbi ihmalkarlık” olarak kayıtlara geçer.

     Niki Lauda’nın da geçenlerde dediği gibi ”Peterson en iyisiydi ancak her zaman yanlış yerdeydi.” Formula 1 kariyerinde şampiyonluk sevinci yaşayamamış olsa da Peterson,tarihin gördüğü en büyük efsanelerden biridir.Hatta öyle ki,İsveç’te onun için bir heykel bile bulunur.

800px-Ronnie-peterson-statue

MARCUS ERICSSON

dms1419fe353

      Ve son olarak;İsveç’in Formula 1 arenasındaki aktif temsilcisi olan Marcus Ericsson.2007 yılında başlayan yarış kariyerinde şu ana kadar 14 farklı klasmanda mücadele eden Ericsson 2 şampiyonluk elde etti.Bunlar Formula BMW ve Formula 3 Japonya.Bunun dışında herhangi bir başarısı bulunmayan Ericsson,geçtiğimiz sezon GP2 takımlarından DAMS’ta tamamladı.22 yarışta 1 galibiyet elde etmeyi başaran Ericsson,2014 yılında Caterham tarafından Formula 1’e transfer edildi.Bu sezon geride bıraktığımız 11 yarışta 5 kez yarış dışı kalan Ericsson’un en iyi derecesi Monako’da elde ettiği 11.lik olarak göze çarpıyor.

     23 yaşındaki pilotun seneye Formula 1’de yarışmaya devam edeceğini düşünmek abesle iştigal olur.Bu sezon Formula 1 seviyesinde yarışması bile onun için büyük bir şans.Zira Ericsson’un Formula 1 seviyesinde yarışacak kapasitede olduğunu düşünmüyorum.Ancak DTM,NASCAR gibi serilerde ”fena olmayan” performanslar sergilemesi muhtemel…


Yorumlar

“İskandinavya ve Formula 1 Kültürü-Bölüm 2” için 10 yanıt

  1. http://www.youtube.com/watch?v=GBlbHmHZHYw

    Bahsettiğim gözlemin videosu burada. İngilizcesi iyi olanlar için bilgilendirici olacaktır.

  2. atahancankan avatarı

    Evet ben de şimdi fark ettim. 🙂 Ama fotoğrafın bir önemi yok,bilgi doğru diye biliyorum ben de.Tabii yanılmıyorsam.

  3. Magnussen hakkında;

    Peter Winsdor’un Bahreyn testlerinde 9. virajda yaptığı pilotların sürüş stilleri çalışmasından edindiğim bilgiye göre Magnussen’in stili pek verimli değil. Jenerasyonunda bulunan Ricciardo, Bottas isimleri verimli çizgiyi yakalarken Magnussen daha içteki geometrik olarak bir problemi olmayan ancak araca çok fazla yük bindirip viraj ortası hızını azaltan bir stili tercih ediyor. Fotoda verdiğim örnekte Peter’in ölçümlerine göre Magnussen’in viraj ortasında diğer pilotlara göre hız kaybı yaklaşık 8 km/sa daha fazla.

    1. atahancankan avatarı

      Doğrudur,ben de öyle bir şey duymuştum ama araştırmamıştım.Teşekkür ederim bilgi için.Magnussen’e gelecek olursak;Saydığım isimler,yani muadillerinden bir adım geride olduğunu söyleyebiliriz.Aracın da katkısı olabilir ancak driving skills’te de Ricciardo,Bottas vs. bir adım gerisinde.Çok ekmek yemeli daha,McLaren’deki olanakları sonuna kadar kullanmalı.Eğer kendini geliştirirse,dediğim gibi bi’ 10 yıl içinde şampiyon olacağını düşünüyorum.Tabii takımda kalır mı kalmaz mı bilinmez,göreceğiz…

    2. MyN1Fernando avatarı

      araç renklerine göre sanki 1. pilot magnussen 3.pilot bottas gibi 😀

      1. Bottas’ın kullandığı aracın rengi Williams’ın test laciverti. Fotoğraflar doğru.

      2. Şimdi dikkat ettim evet öyle gibi duruyor foto kalitesinden dolayı :)..Kafa karışıklığı olmaması için yine söyleyelim ‘gibi’ ama değil arkadaşlar. Foto doğru.

    3. Bu arada belirtmekte fayda var, kafasına takılan olabilir. Bu foto aslında 30-40 tur (Ricci okadar tur atamamıştır muhtemelen) gözlemlenen pilotların standart viraj konumlanmasını temsili olarak gösterir. Yani bu adamlar test boyunca bu konumlandırmayı yapmışlar. Tek seferlik gözleme dayalı değil.

    4. Bende Magnussenin stilini çok beğeniyorum, tamamen farklı bir tarzı var ve bazen mükemmel hızlı olabiliyor.Hakkinen gibi pistin tüm cm kullanıyor, bordürleri çokça kullanıyor, bence biraz daha zamanı var ama yarıştığı pilotda Button bunuda gözönüne almalıyız.Biraz fazla hata yapıyor yarış zekası pek iyi değil, ancak tecrübe ile geliştirebilir özellikle Mclaren buna büyük katkı sağlayacaktır.

      1. atahancankan avatarı

        Katılıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir