Difüzör Nedir? Bu Tartışmalar Ne İçin?

Kimimiz Formula 1’i izlemeye yeni başlamış, kimimiz uzun süreden beri takip ediyor olabilir. Ancak şuna eminimki daha önce “difüzör” kelimesini bu sene olduğu kadar çok duymamıştık.

2009 araçlarının tanıtılması ile bir difüzör çılgınlığı aldı başını gidiyor… Yok şunun difüzörü daha geniş, yok bununki yasal değil, bu daha basit, bu daha karmaşık falan filan…

Peki kaç kişi gerçekte difüzörün tam olarak ne olduğunu ya da ne işe yaradığını biliyordu? Açık söylemek lazımsa bu olaylar ortaya çıkmadan önce ben “difüzör işte” deyip geçiyordum ancak bu parçaların yasallığı ve bu sene bize yaşatacağını beklediğim itirazlar ve yasaklamalarla birlikte ilgili haberlerin sayısında inanılmaz derecede artış olunca olayın biraz derinini bulmaya çalıştım.

Türkçe karşılığı tam olarak “dağıtıcı” olan difüzör aracın altından akan havayı kontrol etmek ve araçtan çıkışını düzenlemek için aracın arkasında kullanılan bir sistem.

Difüzörün tartışmaların bu kadar göbeğinde yer almasının nedeni ise ürettiği downforce oranı. Geçtiğimiz senelerde araçlarda yer alan difüzörlerin toplamda üretilen downforce’un yarısına yakınını sağladığı tahmin ediliyor. 2009’da geçişi daha da arttırma amacıyla yapılan teknik kural değişikliklerinin ardından difüzörler daha da önem kazandı.

Eskiden downforce aerodinamik parçalar ile sağlanıyordu. Ancak FIA’nın bu seneki kurallara dahil ettiği yeni teknik kurallar ile downforce üretimi konusunda da değişikliklere gidildi. Öncelikle araçların ön kanatları genişletildi ve arka kanatları daraltıldı. Arka kanat ile birlikte araç üzerinde yer alan bir çok ekstra ve araç üzerinde hava akışını düzenlemeye yer alan bargerboard gibi bazı kanatların kaldırılması ile downforce seviyesi oldukça düşürüldü. Aerodinami kurallarında yapılan değişiklikler ile takımların downforce bulma düşüncelerinde, kuralların elverdiği ya da yorumlandığı şekilde, farklılaşma oldu. Düşünce olarak basit olan tasarımlar, işleve geldiğinde karmaşık bir yapı halini aldılar.

2009 için araçlar bir bir tanıtıldıktan ve araçlar piste çıktıktan sonra araçlarda özellikle difüzör tasarımları konusunda şikayetler dile gelmeye başladı. İlk şikayetler Williams ve Toyota araçlarının difüzörü üzerineydi. Son olarak ise Brawn GP’nin yegane tasarımı bu olayı daha da alevlendirdi.

Avustralya GP öncesinde olay gittikçe alevleniyor olsa da bana göre konunun asıl muhatabı kural kitabını yazan FIA’dır. Özellikle böylesine karışık bir konuda FIA, özellikle yepyeni kurallar yazarken daha dikkatli olmalıdır. Benim bile gerçek anlamda ne yazdığını anlamakta zorlandığım bir konuda takımlar neden daha hızlı olmak için kuralları didik didik etmesinlerki! Sonuçta bunlar yazılı şeyler ve yazılı belgelerde eğer bir muallaklık varsa takımlar bu muallaklığı kullanmakta oldukça haklılar!

2009 Formula 1 Teknik Kural Kitapcığında difüzörler hakkında özellikle 2 ayrı madde olayın bu derece karışmasına neden oluyor.

3.5.2 kuralında: “Arka teker merkez çizgisi ve örnek alınan planyanın 200 mm üzerindeki bölüm 750 mm’yi geçemez.”

3.12.7 kuralında ise: “Arka teker merkez çizgisi ile buranın 350 mm arkasında yer alan ve aracın altından görülen hiç bir karoser parçası merkez alınan planyanın 175 mm daha yükseğinde olamaz. Bu bölümde yanal ve boyuna planyalar ile yüzeylerin kesişeceği yerde aracın altından görülen bir aralıksız planyanın olması gerekiyor” sözlerine yer veriliyor.

Yeni yazılan kurallarda ise bir boşluk özellikle yukarıda bahsi geçen 3 takımın dikkatinden kçamamış gibi görünüyor. Bu 3 takım dışında diğer takımların difüzörleri 175 mm yüksekliğinde ve üst bölümü düz bir yapıya sahip var. Ancak bahsi geçen Toyota, Williams ve Brawn GP takımları difüzörlerin bu üst bölümünde kalan yerleri hava çıkışı olarak değerlendiriyor ve difüzörler çift katmanlı olarak tasarlanmış.

Tüm takımlar 175 mm’lik bölümü kullanırken Toyota, Williams ve Brawn GP 175 mm’nin üzerinde kalan bölümü difüzörlerinin 2. çıkışı olarak kullanıyor ve yukarıda yer alan bu hava çıkışını difüzörün bir parçası olarak değil, aracın kaza yapısının yanında bir bölüm olarak görüyorlar. Daha yukarıda yer alan bu çıkış ile takımların araçta % 10 daha fazla downforce üretebileceği tahmin ediliyor.

Takımlar genellikle araçlarını tasarlarken FIA Teknik Grubu’na tasarımları hakkında bilgi veriyor ve onay alıyorlar ancak çıkan haberler ne Williams ne de Toyota’nın difüzörlerin tasarımı konusunda FIA’ya açılmadıkları yönünde.

Williams aracının difüzörünün merkez kısmı diğerlerine göre daha geniş ve birinci katman tamamen kurallar dahilinde ancak üst kısmı da difüzöre dahil ettiğimizde 175 mm yükseklik kuralına göre difüzör yasal olmuyor. Ancak diğer kurala göre de takım bu bölümü kullanmakta özgür oluyor.

Toyota’nın merkez kısmı diğerlerine göre daha dar bir yapıya sahip ancak resimde de görüldüğü üzere arka bölümde difüzörün çıkışı daha yukarıda ve takım orta bölümde farklı bir tasarım kullanmış.

Piste son çıkan araç olan Brawn GP BGP 001’in difüzörü üçgen ve içi boş bir yapıya sahip ve görünüm olarak yegane bir yapıya sahip olan bu tasarım, özellikle aracın testlerde daha hızlı dereceler elde etmesi ile tüm dikkatleri bir anda üzerine çekti.

Yarışların başlamasına çok kısa bir süre kaldı ve bu konuda henüz bir sonuca varılamadı. Konunun merkezinde yer alan takımlar kuralları kurallara uygun şekilde yorumladıklarından ve tasarımlarının legalliğinden eminler. Williams’tan Sam Michael diğer takımların bu sistemi Avustralya GP öncesinde kopyalayacaklarını söylemiş olsa da henüz bu 3 takım dışında hiç bir takım tam olarak bu sistemlere yakın bir tasarım denemedi.

FIA konuyla ilgili ilk yaptığı açıklamalarda ve incelemelerin ardından difüzörlerin “zekice” tasarlandığını söylese de son günlerde artan şikayetler ve Avustralya GP’de bu tasarımları protesto edeceklerini açıklayan takımların sayısının artması ile FIA konuya farklı yaklaşmaya ve konuya çözümün Avustralya GP hakemlerinin getirebileceğini söylemeye başladı.

Red Bull’un bu tasarımların 0.5 sn’den daha fazla kazandırdığı yönünde yaptığı açıklama ne kadar doğruyu yansıtıyor bilinmez ancak mevcut tasarımların, FIA’nın kuralları açıklamada yeterince açık olmaması sonucunda sabırsızlıkla beklediğimiz 2009 Avustralya GP’yi ve sonucunu gölgeleme olasılığı göz ardı edilemez.

Hakemlerin etkisinin bize yansımayacak kadar az, pist üzerinde mücadelenin çok, şampiyonanın geçen sene olduğu gibi son yarışa kadar sürdüğü heyecan dolu bir sezon geçirmemiz dileğiyle.

Abdullah Çelik
Brawn GP BGP001

Williams FW31

Toyota TF109


Yorumlar

  1. Emre Yılmaz avatarı

    Bilgilendirici bir yazı olmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir