Formula 1’in Gerçek Sorunu

Hayatımın çoğunu Formula 1’de dikkate değer ve yenilikçi teknolojik şeylere bakmakla harcadım. Gordon Murray ve Adrian Newey’in şaşırtıcı tasarımları gençleri Avrupa’ya taşınıp aerodinamist olmak için eğitim almaya yöneltti. Ancak son yıllarda iç sesim beni Monako’dan dışarılara bakmaya yönlendiriyor.

Teknoloji meraklıları için motorsporlarının yeni bir adresi var ve burası Bernie Ecclestone’un Monte Carlo’daki yatı değil. Burası Le Mans, Circuit of the Americas veya Dünya Dayanıklılık Şampiyonası takvimindeki (WEC) diğer altı oyun alanı. Motorsporlarındaki en şekil araçlar WEC’nin üst düzey LMP1-Hybrid sınıfında yarışıyor ve açık tutulmuş kural kitabı yaratıcı fikirleri olan herkese ilham verebilecek durumda.

WEC şu an, eski Can-Am ve IMSA GTP serilerinin altın günlerine en yakın şey durumunda. Boyut, uzunluk, genişlik ve bazı ‘şunu yapma’ kurallarının ardından üreticiler bu temeli dört tekerleğin kendi radikal tasarımlarıyla doldurabiliyorlar. Seçeneklere dikkat edin: LMP1’de Audi’nin kütük bile çekebilecek 4 litre turbo dizel V6 motoru Porsche’nin garip 2 litre tek turbolu V4’üne karşı yarışırken, Toyota’nın süslü, atmosferik 3.7 litre V8’i ve yeni gelen Nissan’ın 3 litre çift turbo V6’sı var. Toyota’nın süper kapasitör enerji geri dönüşüm sistemi (ERS) V8’lerini neredeyse 1000 beygire taşırken Porsche ERS’nin iki formunu kullanıyor, birisi turbo beslemeliyken diğeri volan temelli bir sistem hafif olan araçlarına güç veriyor.

nissan_gt-r-lm_nismo_16

Audi geçtiğimiz yıl Le Mans’ı kazanmak için geleneksel yollardan ayrılmadı, içten yanmalı motorlarını geliştirdiler ve mümkün olan en küçük ERS gücünü kullandılar. 2015’te rekabet edebilmek için Nissan tam tersini hedef aldı ve mekanik ERS’sinden azamiyi almayı denedi ve toplamda 1250 beygir güç üretmeyi hedefliyor. Nissan aynı zamanda önden motorlu ve önden çekişli bir otomobil. Rakipleri ortadan motorlu ve ERS ön, motor arka olmak üzere dört tekerlekten çekiş kullanıyorlar.

Bu çeşit bir delilik üreticilere para harcatıyor, hem de çok fazla. Üreticiler F1 seviyesi bir bütçeyi WEC gibi çok daha az bilinen bir seriye adıyorlar, çünkü orada kendi istedikleri gibi oynayabiliyorlar, kendi teknolojileri ile savaşa katılabiliyorlar ve temel olarak LMP1’de öğrendiklerini gelecekteki yol araçlarında kullanabiliyorlar.

Formula 1’de tam tersi oluyor. Ferrari, McLaren, Williams ve diğer takımlar F1’in sıkı kuralları tarafından belirtilmiş araçların kendi versiyonlarını üretiyorlar. F1’in mühendislik seviyesi düşünüldüğünde kendi Soap Box aracını üreten bir çocuğun kendini daha iyi ifade edebildiğini düşünüyorum. Bu teknik bir boğulma. Sabit motor kuralları F1 üreticilerinin aynı 1.6 litre hacim, altı silindir, 24 valf, 90 derece V ve merkezi egzoz pozisyonuna sahip olan farklı renklerde motorlar üretmelerine yol açıyor. Çevreci düşünceyle getirilmiş aptalca azami yakıt akışı oranları, 15000 devir sınırı, on sene öncekinden çok daha düşük motor hızları, takımların araca sezon içinde güncelleme getirme yasağı ile daha da kötü bir hale getirildi. Bunu oldukça kısıtlanan şasi ve gövde boyutları ile birleştirirsek zamanında gurur duyulan sporun ne hale düşürüldüğünü görebiliyorsunuz.

Bir tasarım efsanesi Newey bile artık bırakması gerektiğine kadar verdi. Belki de artık birbirinin aynısı olmak zorunda olan Red Bull F1 şasisinin varyasyonlarını üretmek zorunda kalmaktan sıkılmıştır. Ortadaki durum eski nostaljik günlerdeki Estoril veya Paul Ricard’daki sezon öncesi testlerinde yapılan araç analizlerini şimdi gazetecileri bırakın takımlar bile yapamıyorlar. O zamanlarda dünyadaki en ilham verici yarış araçlarını üretmiş takımlar acil toplantılarla işleri tersine değiştirmeye çalışıyorlardı.

gallery-1428601736-468002996

Tüm bunlara rağmen F1 tüm diğer yarış serilerinden hala daha popüler, ancak hitap alanı kesinlikle değişti. Araçlar artık daha fazla uygulama üzerine kurulu, eskisi gibi yürüyen laboratuvar değiller. F1’in önemi popüleritesinden kopmuş durumda. Korkutucu derecede hızlı ve ilham veren araçların yokluğunda haberlerde takım sahiplerinin hassasiyetleri ve boş konuşan takım arkadaşlarının sözleri manşetleri dolduruyor.

Kişisel olarak daha iyi birşeyler gelene kadar F1’e yarı kalıcı mola verdim, artık istediklerimi Le Mans Prototiplerinde arıyorum ve yalnız değilim. Taraftarlar ve otomobil endüstrisinin büyüyen kısmı ilgilerini dayanıklılık yarışlarına çeviriyorlar. Aston Martin, GM (Corvette aracılığıyla) ve Porsche GTE sınıfında devasa programlar işletiyorlar. Ford’un bu gruba 2016’da katılması bekleniyor ve ilk Le Mans zaferlerinin 50. yıldönümünde GT’yi tekrar hayata döndürecekler.

WEC pilotları görece bilinmiyorlar, ancak kullandıkları araçlar asla unutulmazlar. Dünyanın en büyük yıldızları F1’de yarışıyor, ve F1 markalara ve sponsorlara inanılmaz küresel farkındalık kazandırıyor. Bu konuda her yönden WEC’den üstün durumdalar. WEC ise LMP1 üreticileri yoluyla ciddi patlama yaşıyor ve 2015’te harika gelişimler yapılıyor. F1 bir noktada kendi yolunu tekrar bulacak ve bu olduğunda araçlar eski ışıldayan önemlerine tekrar kavuşacaklar. Bu olana kadar bize sürücülerin gelip gidici, araçların gerçek yıldızlar olduğu LMP1’e sahip olacağız.

RoadAndTrack.com sitesi için Marshall Pruett’in hazırlanan içeriğin çevirisidir.


Yorumlar

“Formula 1’in Gerçek Sorunu” için 29 yanıt

  1. buraya yazıyorum güncel diye;2007 ve 2014 rastgele tarihler değil schumi 2. defa engellendi çünkü ulaşılamaz olacaktı sırf f1 e ilgi çekmek ve yeni rekorları aşıcak bir vettel oluşturuldu ve bu adam ciddi bir proje ferrarinin geldiği yer belli seneye muhtemelen senna-prost çekişmesi yaşanıcak belki 1 sene daha sonra kimin ilgisini çekmez ki bu rekabet 3 kez dünya şampiyonu 4 kez dünya şampiyonuna karşı aynı takımda..(ferrari)lewia bu sene de kazanıcaktır.

    1. Fazla uçuk ve realist değil. f1 in arkasında ki keçi kafalı örgüt mü bijonu taktırmadı “yeri döven adam” frenlemede ayağına çimdik attı “duramayan michael” …
      ferro seble lewisi aynı anda yarıştıracak kadar ahmak olamaz olmamalı…

  2. WEC bir süredir beni de çeken bir seri oldu. Audi, Porsche, Toyota ve şimdi Nissan var ve araçların birbiriyle alakası yok. Düşünsenize biri dizel (bildiğin dizel), öteki ön çeker, öbürü atmosferik, sonuncusu da turbo V4. Daha ne çeşitlilik bekleniyor ki?

    1. Mesela bi batmobil araya bi nascar show için Mc F1 GTR, Porsche 917 güvenlik aracı çekici olarak da thumbler batman vs olabilir hani. 🙂
      Bak bakalım o zaman F1’e bakan kalıyor mu. 🙂 8 bin CC lik dönebilen bi dragster da start a finish e koydun mu ohhh mis 😀

      1. 😀 İtiraf et Nissan’ı merak etmiyor musun?

        1. yok cidden çok ilgim yok nedenini bende bilmiyorum. yarış makinesi gibi gelmiyor hani şöyle bi batmobile gibi birşey gibi geliyor o kadar yani. 🙂

    2. yalnız geçmişte Grup C formula birden fazla ilgi ve seyirci çekince Fİa kural değişikliğine(3.5 litre motor kuralı) gitmişti.Amaç üreticileri F1’e çekmekti.Netekim Mercedes ve Peugeot geçtiler.Aynı şey gene olabilir.

      1. diğer seriler güçlensinde f1 çöksün toparlansın diye aman o üreticiler gelmesin istemez. 🙂

  3. doğruları yazan adam avatarı
    doğruları yazan adam

    audi formula 1’e doğru yol almış diyorlar 🙂

    neyse,
    formula 1’in kendi içinde bir sorunu yok.formula 1 ve bütün motor sporları için pilot çok önemli bir faktör değil..şu var; bir takım insanlar bir araç üretir ve o aracı sürecek bir pilot bulurlar o pilot da o aracı sürüp 1. olmaya çalışır.kimin aracı iyiyse o kazanır yahut en büyük şans ondadır. kendinizi kandırıyorsunuz araç kötü olduktan sonra iyi-kötü pilot olmanın bir önemi yok. iyi bir araç varsa altında ve bu araç en iyisi ise normal bir yarışta en kötü 2. olursun. eğer bütün araçlar aynı olursa o zaman rekabet olur o zaman formula 1 de ruh olur.ham iyimiş rosberg kötüymüş hiçbir şey ifade etmiyor.geçen sene rosberg kötü olmasına rağmen şampiyon olabilirdi, olamadı ama bunun içinde sırf yetenek yok. geçen sene kimi araca uyum sağlayamadığı ( söylenen o) için takım arkadaşına karşı bir şey yapamadı ( kimisine göre ezildi) ee alonso bu sene kimi’den tur yedi? peki nasıl çözeceğiz bu işi? hangisi iyi? bunu bilemezsin.maalesef kaliteyi istatistikler ve şampiyonluklar belirliyor. mesela herkes maldonado herkesin gözünde kötü bir pilot, sürekli kaza yapıyor ama o kazaları neler yapıyor ? emin olun rosberg’in yerine maldonado’yu koyun 19 yarış boyunca hamilton’u geçmek için zorlar.ha kaza mı yapar geçer mi bilemem. bir çözüm bulmanız.formula 1 yaşadığı sürece bu kaide değişmeyecek.ha radikal kararlar var. 2020 de göreceksiniz.o zaman ne olur rekabet olur mu bilemem.

    bir diğer konu ise ferrari
    mercedes almanya’da mclaren ingiltere’de çok taraftara sahip ancak ferrari bir dünya markası.formula 1 demek ferrari demek.ferrari başarı sağlayamazsa formula 1 iyice çöker.fia bunu istemiyor fakat daha fazla uzaktmayacaklar.mercedes de ferrari’nin tam tersini istiyor.zaman kimin kazanacağını gösterecek.ben hiçbir takımın taraftarı değilim fakat bu olay konusunda ferrari’nin savaşı kazanmasından yanayım.

  4. Daha iyi anlatılamazdı.

  5. Araç gelişiminin serbest olması halinde maalesef gridin yarısı 2 seneyi göremeden kapanır.

  6. F1 aracı korkutmalı bence. On numara beş yıldız diye lanse edilen V6 turbo motorlar 10 sene önceki motorların çeyreği kadar ses çıkarıyor. 10 sene önceki bir aracı on board dan izlerken ev inim inim inlerdi. Şimdi Raid sıkınca kaçan sivrisinekler gibi ses çıkıyor.

  7. HannibalBarca avatarı
    HannibalBarca

    Marshall Pruett in yazdıklarına imzamı atıyorum..örn:gecen hafta malezya gp de spiker serhan acar bize öyle bir anlatıyorki harika muhtesem yarış vsvs.. sacmalığıyla bizleri kandıracak..muhtesem olan ne?ilk 4 sıra için pist üstünde kimsenin kimseyi gecmediği bir yarıştı…f1 2000li yılların başında kan kaybetmeye baslamıs..son 2 yılda su motorlu dandik araclarlada can cekişmekte..2 yıl sonrada biter..reytingler yerlerde..koskoca türkiyede bile yayınlayacak kanal bulunmuyor..niye??çünkü malın değeri yok..

  8. 1995 son gerçek Formula1 sezonudur. Bu sezondan itibaren F1, teknik yaratıcılıkların kısıtlanması ile çok hızlı bir çöküşe girmiştir bana göre. İlk olarak 12 ve daha çoklu silindirlerin yasaklanması, araçların kanatçık ölçülerindeki kısıtlamalar, karoserdeki bazı kısıtlamalar, peşinden gelen türlü motor kısıtlamaları, iz açıklıklarının düşürülmesi, oluklu hilkat garibesi lastikler, güvenlik zaafı altında araçlarda yapılan değişiklikler ve düzinelerce zırva ile F1 günümüze bu haline geldi. En önemlisi F1 bilgisayarların egemenliğine girdi. Sir Frank Williams’ ın bir sözü vardı. 90′ lı yılların başında yenilmez olan takımı ve otomobilleri için, “benim otomobillerimle maymunlar bile şampiyon olabilir” demişti. Belkide bu sözü günümüz için uyarlayıp kullanmak pek de yanlış olmaz; “Günümüz otomobillerini maymunlar bile kullanabilir.”

    1. HannibalBarca avatarı
      HannibalBarca

      1995 demeyelimde..2000li yılların başı ile beraber kan kaybı başladı..son 2 yıldırda su motorlu f1 aracları ilede can çekişmekte..yorumun için teşekkür..realist bir yorum..nerde gerhard bergerler montoyalar frentzenler damon hiller mika hakkinenler sennalar prostlar vs…

    2. Bak işte buna hem +5k hem sonuna kadar katılma. Çok zaman aynı şeyi söyledim. F1’in gerçek çöküşü max mosley elinde 1995’tir. Dangalakça uygulama ve kararlar alma asıl o zaman başladı. 200’lerin ortasına kadar birşekilde dayandı, sürdürülebildi en sonunda olması gerektiği gibi çöktü. F1’in son mihenk taşı Senna’nın ölümüdür (o örneklediğin uygulamalar adımlar hep bu sebeple atıldı) show devam etmeliydi. Daha önce ki adım taşlarından bazıları ground effect, motorların arkaya taşınması, hızlı dayanıklı sıralı şanzımanlar vs vs.

      1. Hakikaten 1995’te yapılan güvenlik tedbirleri ile ilk darbenin vurulduğunu, sonrasında 2005’te on yıl sonra yapılan lâstik değiştirme yasağı ile iyicene çöküşe geçtiğini düşünüyorum ben de.

        Ama yine de maksimum hiz rekoruna, bilumum pistlerin tur rekorlarına baktığımızda bunların 2000-2004 arasında yaşandığını görüyoruz. İşin teknik boyutu olarak 70’li 80’li yıllardaki turbo çağı ile beraber F1’in altın dönemleriydi bence.

    3. Kimse kullanmıyordu V12’yi ama Toyota motor geliştirip girmeye karar verince aniden yasakladılar. Bu şaplakseveri budaklı odunla dövsem yeridir.
      V10’a göre daha dengeli motor daha düşük ağırlık merkezi daha yüksek motor gücü gibi avantajlar sayılıyordu o yıllarda.
      http://www.crash.net/f1/news/36207/1/v12-ban-delayed-toyota-entry.html

  9. Formula 1 kesinlikle eski Formula 1 değil. Peki ya mevcut günümüz dünyası eskisi gibi mi? Düşünce yapımız ve beklentilerimiz eskisi gibi mi? Bu hale gelinmesinde bir çok şeyin etkisi var diye düşünüyorum.

    Eskiden ne yarışlar izlerdim. Sadece yarışları değil her bir antrenmanı takip ederdim. Şimdi de yine uykumdan feragat ediyorum ancak saatimi sabaha karşı olan bir seans ise seansın bitimine kuruyorum ki haberini gireyim diye 🙂

    Umarım eskisi gibi olur yine. umarım…

  10. WEC ile ilgili bölümü okuyup şu an Formula 1 diye izlediğimiz şeyi düşününce birden Mad Max filmine gittim 🙂

    Günümüzde Formula 1 ile tanışsam sanırım hoşlanmazdım. Televizyonu açtığımız ve Formula 1 ile karşılaştığımız günlerin hatırlayın. İlk olarak müthiş ilgi çekici araçlar vardı. İşin içine girince teknolojinin sınır tanımazlığını keşfettik.

    Günümüzdeyse neredeyse standart araçlar var ve teknoloji, kurallar nedeniyle araçların suyunu sıkıp atmak yerine onları bir sonraki yarışlarda da kullanmak için işliyor.

    Bana göre şu an bize sunulan şey Formula 1 değil. Formula 1 öleli çok oldu. Ama onu gömmediler, mumyalayıp bir koltuğa oturttular ve bizler o mumyaya bakıp hala Formula 1’i yaşıyor zannediyoruz.

    Ne zaman öldü Formula 1? 2010 ?? 2009 ?? Bana göre 2004 Formula 1’in yaşadığı son sezondu. Hatırlayın, bir yarış hafta sonunda bir sürücü için -özellikle büyük bütçeli takımlar- 3 motor kullanırlardı. 2004’te maliyetleri kısmak için 1 yarış hafta sonuna 1 motor kuralı geldi. O dönemlerde bir takımın harcamalarının %50’sinin motora gittiğini düşününce mantıklı ve anlaşılabilir bir kural. Peki sonra ?? Sonra işin b.ku çıkmaya başladı. 2005’te 1 motorla 2 yarış hafta sonu diye başladık, günümüzde geldiğimiz nokta malum; sezon boyunca 4 olmaz gelin şunu 5 yapalım tartışması.

    Ayrıca o dönemlerin motorları günümüzün güç üniteleriyle kıyaslanmayacak kadar safkan, günümüzün güç üniteleriyle kıyaslanmayacak kadar canavardı.

    He değinmeden geçmeyeyim, o zamanlar Schumacher vardı, Mika vardı.

    Evet, dünyanın gittiği yön belli. Bu sebeple kurallar çok değişti. Artık tek yarışlık değil evladiyelik araçlar yapılıyor ama dediğim gibi işin artık b.ku çıkmış durumda ve birileri bu duruma dur demezse herkes o koltukta oturanın bir mumya olduğunu anlayacak.

    1. Sabah besteki siralama turlarini kacirmamak icon uyanik kalmaya calisirdim uyursam uyanamam diye.Malezya yarisini izlemek icin kalkmadim.Tekrarini bile izlemedim.Wec iyi fikir olabilir.En azindan sesleri daha iyi.

    2. HannibalBarca avatarı
      HannibalBarca

      10 numara tespit..

    3. 1 pilota büyük takımlarda 2 araç düştüğü zamanlar…. Tek yarışlık motorlar şanzımanlar debriyajlar…

      Bana göre de yukarda dediğim gibi ilk yıkım 1995 (öncesinde teknolojik ilerleyiş adaptasyon için FW16 da yasaklanmamalı herkesin adaptasyonu beklenmeliydi) (üzerinden kaç yıl geçti hidropnomatik amortisörler ancak ancak yayılmaya başlandı şimdilerde Mbenz gibiler bu eski birikim teknolojiyle artislik çakıyor… niye üzerine geliştirilmediği yaygınlık kazandırılmadığı içün)
      Sonra ki bir çok yönüyle dediğin gibi 2005 ve aslıyla 2006 eski tarihte 2007 kadar berbat bir yıl pek az olmuştur unutmak isterim o ucube anlamsız tesirsiz araçları hatırladıkça ancak onları bile mumla arar hale dönüştük.

      Dünyanın gittiği değil zorla götürüldüğü yol belli diyelim. Emisyonlar ucube kısa ömürlü tasarımlar dünya gerçekliği değil Eu’nun ticari aldatmacası…. Dünyada halen show, güç gösterisi için eski zihniyeti diri tutmak için birşeyler yapanlar var ama bu Eu’nun bütünü değil. Devletlerde ABD, Rusya felan vakalarda amerikan yarışçılığı ingiliz hız rekortmenliği felan. Tek yarışlık araçlardan çok yarışlık araçlara çok yıllık otomobillerden tek yıllık otomobillere terso bir geçiş yaptık. Günümüzün hiçbir otomobili tasarım ve fiziksel manada geçmiştekilerin ömrüne asla sahip olamayacak işte o yüzden algılarla kurulan dangalak dünyanın gittiği yol yol değil. 🙂

      1. Mercedes’in aktif body control teknolojisi 90’lara dayanıyor.O yıllarda DTM’de kullanıyorlardı diye hatırlıyorum.Aşağıdaki linkte 1991’deki C112 prototipinden bahsediyor.
        http://en.wikipedia.org/wiki/Active_Body_Control

        1. dtm de 90ların sonuna doğru olması lazım. abc sisteminin temeli eski 90’lar bile final zamanı aslında. şuan da halen satın alınabilir hidropnomatiklerin temeli de firmalarıyla 90lara dayanıyor. C112 uygulanışında iyi örneklerden birisi sistemin kendisi MB ürünü değil aslında Bosh ürünü daha sonra ortak olarak üzerinde çok çalıştılar. Sistem için 90’lar erken bi zaman değil aslında temeli 50 ve 70’lere dayanıyor low levelini citroen çok kez yollara indirdi benzer ölçeklerde mb de 70 80 lerde yollara indirdi pıslayıp yükselen mb leri bilen bilir 😛 . İşin zirvesi motorsporlarında gerçekten Williams fw bundan sonra gelişemedi bu yapılar. eskilerinin üzerine software dışında çok şey koyulabilmiş değil. neymiş hareketli yürüyen, aero kanat olmaz mış bunlar gelişimin önüne set çeken yanlış anlık kararlar.
          benim takıldığım mb nin bunu çok çok acayip birşey miş gibi sunması bilmeyenlerin de ilk defaymış gibi yemesi üzerlerinden şunca yıl geçti yayılabilmesi için fırsat tabi yine yoksa eklenebilir modifiye ürünü olarak kalacaklar yoksa yine tabi mb de opsiyon olarak sunuyor 🙂
          üreticiler için çok çok pahalı da değil aslında sadece dayanımı ömrü klasik ünitelere göre epeyce düşük bakımları yüksek. yayılması için yarış dünyasına geniş tatbik gerekliydi olmadı.

          1. Mb olayi yolu goren araba(magic body control) boyutuna tasidi.Abs dahil bircok sistemi Bosch ile birlikte gelistiriyorlar.F1 artik teknolojinin zirvesi olmaktan cikti.

            1. bundan öyle acayip farkı yok o kadar farkı da fiyatı olsun 😛
              https://www.youtube.com/watch?v=at8ppp2pIvs

              eski tip
              https://www.youtube.com/watch?v=xjHNS8Jvz78

  11. Bu da güzel yazı 🙂 Herşeyin yalını bu kısımda “Bu teknik bir boğulma. Sabit motor kuralları F1 üreticilerinin aynı 1.6 litre hacim, altı silindir, 24 valf, 90 derece V ve merkezi egzoz pozisyonuna sahip olan farklı renklerde motorlar üretmelerine yol açıyor. Çevreci düşünceyle getirilmiş aptalca azami yakıt akışı oranları, 15000 devir sınırı, on sene öncekinden çok daha düşük motor hızları, takımların araca sezon içinde güncelleme getirme yasağı”
    bir süredir yazılıyor çiziliyor bu yol yol değil F1 batıyor 5 seneden fazladır çok tasarrufcu arkadaşların 2019 planında inadı böyle giderse ortada f1 felan bırakmayacak zaten hiçbir faydası da yok dünyaya baz victoria sc. defilesi o kadar. Elimizde teknik hiçbirşey olmadan konuşamadan heyecan duymadan takılıyoruz buralarda.
    F1’in kurtuluşu önce motorların sonra herbir yeni getirilen şeyin bir bir değiştirilmesinde yoksa bu pop kültür zorlaması da devam edemeyecek.
    Adamcağızın ana temada dediği gibi wec, lmp ler teknik olarak çok daha cazip dünya için motorsporları için. izlemiyoruz izlenmesi zor o ayrı.

  12. Korkutucu derecede hızlı ve ilham veren araçların yokluğunda haberlerde takım sahiplerinin hassasiyetleri ve boş konuşan takım arkadaşlarının sözleri manşetleri dolduruyor.

    yuz de bin katiliyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir