Formula 1 tarihinde gerçekleşen oldukça garip bir olayı görmek ister misiniz? İşte size 1999 Avrupa GP startı:
https://www.youtube.com/watch?v=EgxbuM9W0l8
Kırmızı ışıkların hiç sönmemesine rağmen pek çok pilot start alıyor. Hem de aynı anda! Ne kadar da garip, değil mi?
Videoyu ilk izlediğinizde poldeki pilotun erken start aldığını ve hemen arkasındakilerin de ona reaksiyon gösterdiğini düşünebilirsiniz. Bir de videoyu 0.25 hızda yeniden oynatmayı deneyin. Göreceksiniz ki Ralf hariç bütün araçlar aynı saliselik zaman dilimi içerisinde yanlış start alıyor.
Bir pilotun erken start alması oldukça nadiren görülen bir olay. Peki birden fazla pilotun bunu yapması? Hem de tam aynı anda? Bu nasıl iştir arkadaş? Biri bana açıklasın.
Hiç merak etmeyin, derhal anlatıyorum.
Bunun için öncelikle FIA’nın erken kalkış kontrol sisteminin çalışma şeklini anlatmam gerekiyor. Grid pozisyonlarında asfaltın altında araçların erken start alıp almadığını görmek için yerleştirilmiş cihazlar var. Bunlar tipik bir radar gibi çalışıyor, çok daha dar bir kapsama alanı içerisinde. Grid pozisyonuna dalga gönderiyorlar ve o dalganın araçtan geri yansıma süresi üzerinden bulunduğu noktayı saptıyorlar. Yarış direktörü yarışı başlat tuşuna bastığı anda kırmızı ışıklar sönüyor ve bu sistem kapatılıyor. Böylelikle ışıklar söndükten sonra hareket eden araçlar bu sisteme yakalanmamış oluyor.
Bazı takımlar araca bununla ilgili özel bir yazılım yüklediler. Bu yazılım FIA’nın erken kalkış kontrol sisteminin kapanmasına reaksiyon gösterip aracı hareket ettiriyordu, sürücünün hiçbir katkısı olmaksızın. Her seferinde mükemmel kalkış garanti.
Böyle bir sistemin illegal olduğunu belirtmeme gerek yoktur herhalde.
1999 Avrupa GP’sinde ısınma turunun ardından Marc Gene aracını yanlış pozisyona yerleştirmişti. Bu yüzden yarış direktörü startın iptal edilmesine karar verdi ve ışıkları söndürmeksizin jumpstart kontrol sistemini kapattı. Buna reaksiyon gösteren birden fazla araç aynı anda kalkış yaptılar.
Yarışta hatalı kalkış yapan pilotların hiçbirisine herhangi bir ceza verilmedi.
Bu olaydan yalnızca 2 yarış sonra şampiyonanın kaderinin kalkışta Hakkinen’in Schumacher’i geçmesi tarafından belirlendiğini de belirtmek lazım. Kim bilir, bu hileli yazılım var olmasa idi belki de farklı bir şampiyon olacaktı.
Bu yazılımın varlığını ancak Kees van der Grint’in birkaç hafta önce RTL’ye yaptığı röportaj ile öğrendik. Hangi takımların sistemi ne kadar sömürdüğü hakkında net bir bilgimiz yok. Bu yıllarca süregelen bir şey bile olabilir.
Formula 1’de hile dendiği zaman aklımıza ilk 2007 olayları ve meşhur Singapur kazası gelir. Buradaki olay gibi bazı şeylerden ise ancak aradan çok uzun yıllar geçtikten sonra haberdar oluyoruz. Belki bu sene Singapur’da Mercedes’in yaşadığı ani performans kaybı gibi şu an için açıklayamadığımız olayların altından da başka şeyler çıkacak.
Bana kalırsa gördüklerimiz sadece buzdağının görünen kısmı. Uygulanan pek çok hileyi ve şikeyi asla öğrenemeyeceğiz.
Beğenilmesi halinde yazılarımın devamı gelecek. Bilinmeyen daha çok şeyi anlatacağım.
Bir yanıt yazın