Bildiğiniz gibi bir süre önce xtrabit racing rumuzlu üyemiz bizlere Formula 1 dünyası ile ilgili türlü düşüncelerimizi sorduğu bir soru dizisi göndermiş ve yanıtlarımızı hepinizle paylaşmıştı.
Kaçıranlar, 3 bölümden oluşan bu diziye aşağıdaki linklerden ulaşabilirler.
Adminlere Sorduk Bölüm 1: 2015 Formula 1 Sezonu
Adminlere Sorduk Bölüm 2: 2016’nın Ayak Sesleri
Adminlere Sorduk Bölüm 3: İşler Güçler
O’nun bu fikri bizleri de harekete geçirdi ve aynı şeyi ilk olarak Misak-ı Milli sınırları Formula 1 dünyasının güzel sunucusu Elif Bekfelavi’den istedik.
Elif Bekfelavi, odağını motorsporları ile sınırlı tutan bir isim değil. İşini yapabilmesi için birçok parçaya bölünmesi gerekenlerden.
Dolayısıyla ilettiğimiz bol miktarda soruyu, hatırı sayılır miktarda zaman ayırıp yanıtladığı için kendisine teşekkür borçluyuz.
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Elif B. : Asıl ben teşekkür ederim görüşlerime değer verdiğiniz için…
Elif Bekfelavi gün içerisinde arkadaşları ile Formula 1’den, WRC’den, WTCC’den konuşur mu, konuşmak ister mi, yoksa bunlar sadece iş mi?
Elif B. : Elif gün içerisinde, sık sık, ama sadece iki kişiyle Formula1 konuşur, kendi kendine Moto GP konuşur 🙂 İsteyerek ve severek konuşur.
Ülkemizde motorsporları hâlâ -izleyici açısından- kadın gözüyle görülebilen bir oluşum değil ne yazık ki. Yaptığınız işe ve ilgi duyduğunuz bu konulara ailenizin ve arkadaşlarınızın yaklaşımı nasıl, garipseyenler var mı?
Elif B. : Ülkemizde motorsporları bence kadın-erkek ayrımından çok ‘’spor’’ olarak halka uzak. Biz birbirine yakın olmayı seven, selamlaşırken sarılan bir milletiz. Dokunmadığımız ve içinde olamadığımız oluşumlara mesafeli duruyoruz.
Yakınlarım ve arkadaşlarım alıştı artık. Uzakta da olsalar babamla da sık sık hem futbol hem F1 konuşuruz. Annem de haber kanallarında duydukça “senin Vettel şöyle demiş, senin Rosberg bunu yapmış” gibi dedikodular verir.
Formula 1 ve -motorsporları- ilginizi hangi düzeyde görüyorsunuz, D-Smart yayınları bittikten sonra takibi sürdürüyor musunuz?
Elif B. : Tabi ki sürdürüyorum, pazara kadar değil mezara kadar diye bir tabir duymuştum. Formula 1 ile ilişkimi bu tabir tam anlatıyor.
Kadınları Formula 1’e – ve motorsporlarına- çeken şey nedir? Hız, araçlar, pilotlar ya da …?
Elif B. : Otomobil, sportmen insan figürü, ışıltılı dünya vaadi kadınların ilgisini çekmek için yeterli. Bu büyü ile F1’e yakınlaşınca sportif mücadele ister istemez dikkatinizi alamadığınız bir hal alıyor.
Formula 1’de kadın pilot görmek ister misiniz? Bir -ya da birden fazla- kadın pilotun nasıl bir katkısı olurdu sizce?
Elif B. : Tabi ki “yarışan” bir kadın pilot görmek isterim. Kadınlara has sezgisel bir gücün spora dahil olduğunu düşünsenize…
Bu iş yerine keşke şunu yapabilseydim dediğiniz bir iş var mı?
Elif B. : Keşke sadece işimi yapabilseydim.
Yaptığınız TV programlarının sürelerinin uzatılmasını ister miydiniz, bu yönde bir çalışma oldu mu?
Elif B. : Tabi ki isterdim. TRT’de çok doyurucu bir program yapıyorduk. Yerinden yayınlarla Türk izleyicisine %100’e yakın içerik sunuyorduk. Sadece özel röportajlarla değil Formula1’in o hafta sonu bulunduğu şehre etkisine kadar her yönünü yansıtıyorduk. Yeniden aynı yoğunlukta yayın koşuşturmacasında olmayı çok isterim.
Formula 1 son dönemde ciddi bir taraftar kaybı yaşıyor. Bunda motorların eski gücünde olmaması, seslerin kötüleşmesi ve çeşitli takımların baskınlığının etkili olduğu düşünülüyor. Aynı şekilde düşünüp ilginizi kaybettiğiniz oluyor mu?
Elif B. : Tabi ki çok etkiliyor. Ben bunlara ek olarak kuralların sürekli değiştiriliyor olmasının da rahatsızlığı içindeyim… Her şeye rağmen dünya hala Formula 1 izliyor. Çünkü bu oyunu iyi pazarlıyorlar.
Formula 1 severlerin büyük kısmı eski Formula 1’i özlediğini söylüyor. Sizce yeni düzenlemeler Formula 1’in DNA’sına aykırı mıydı? Maliyetleri kısalım derken Formula 1’e zarar mı verildi?
Elif B. : Schumacher – Hakinen döneminde F1 tarihinin en rekabetçi yılları yaşandı. Bence o günlerin kurallarına geri dönülmeli. Test serbestisi vardı, maliyetleri kısmak için sürekli sınırlandırıldı. Dengeli bir yarış yaratmak isterken güçsüz bir rekabet çıktı ortaya. Sonuçta yine bir veya iki marka yarışıyor. Bırakın herkes istediği kadar harcasın test yapsın geliştirsin. Yine iki marka zirveye oynayacaksa bari güçlü bir rekabet olsun.
Günümüz Formula 1 yarışlarını izlerken sıkıldığınız oluyor mu? Yanıt evet ise özellikle hangi yarışlar?
Elif B. : Hayır olmuyor. Çünkü her yarışın farklı bir anlamı olduğunu, sporun farklı bir özelliğini gösterdiğini bilerek izliyorum. Bana bazen şöyle sorular geliyor; ‘’sence 1 şansım olsa hangi piste gideyim? Hangi yarışı izleyeyim?’’ Bende bu soruya ‘’yarıştan ne bekliyorsun ona göre cevap vereyim’’ diyorum.
Eğer sporun kültürüne yakın olmak istiyorsan İngiltere GP/Silverstone, Belçika GP/Spa veya İtalya GP/Monza.
Eğer ihtişam görmek istiyorsan Monaco GP, farklı bir deneyim yaşamak istiyorsan da Singapur GP, diye cevap veriyorum.
Formula 1 2005 yılında büyük umutlar ile Türkiye’ye geldi. Fakat 10 yılı bile tamamlayamadan 2011 yılında takvimden düştü. Sizce eksik olan şey neydi? Yeterli ilgi yok muydu, yoksa yeterli desteği mi görmedi?
Elif B. : Bernie Ecclestone 7 yılın sonunda sözleşmeyi uzatmak için 26 milyon Dolar talep etti. Yetkililer bu rakama yanaşmadılar. İşin özeti biraz da budur. Pistin tüm sezon işleyip sürekli gelir elde etmesini sağlayamadık. Aslında ilgi biraz uygulanan bilet fiyat politikası, medyanın ‘’F1 zengin sporudur’’ etkisi yaratması nedeniyle arttırılamadı. Genç nüfusu yönlendiremedik. Oysa İstanbul Formula 1 sayesinde tarihi imajına teknoloji yarışı sayesinde genç bir hava katmıştı. Doğru fiyatlama ile ve iyi bir organizasyonuyla %85 doluluk çok rahat sağlanabilirdi kanaatindeyim. Tekrar gelmesi konusunda hala umudumu yitirmiş değilim. (Gülerek) O Formula1 buraya gelecek!
Birçokları İstanbul Park’ın artık ikinci el oto pazarına dönüştüğünü düşünüyor. İstanbul Park’ın bugünkü kullanımıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Elif B. : Orası bir yarış pistidir. Hala Avrupa’nın en iyi asfalt yüzeylerinden biri olduğunu biliyoruz. Yılın en az 10 ayında yarışlara açık olmalı. Onun dışındaki tüm faaliyetler yapılış amacı ve doğasına aykırı.
2016 sezonunun başlamasına 20 gün kadar kaldı. Yayınların kimin tarafından yayınlanacağı henüz belli değil. Bu konuda bilginiz var mı? Fanlarımıza ne söylemek istersiniz?
Elif B. : F1 ‘in yayınlarının Türkiye’deki kaderi hiç değişmiyor. Son dakikaya kadar yayıncı anlaşması yapılamıyor. Bunun detaylarını bilemiyorum. Tahminim, F1 yayın hakları televizyon kanalları için oldukça pahalı. Reklam ve sponsorluk desteği olmayınca kanallar ilgilenmiyor. Bu yıl da son dakika belli olacağını düşünüyorum. Bir açık kanal değil, mevcut platformlardan birisi alabilir. Ama hangisi derseniz yüksek ihtimalle Digiturk olur diye tahmin ediyorum.
McLaren 2014 yılında Mercedes motoru ile şampiyon olamayacağını düşünüp Honda motoruna geçti. Ancak beklentilerin çok uzağında kaldı. Sizce yanlış giden neydi? Honda’ya geçerek hata mı yaptı? Mercedes motoru ile devam edip ikinciliğe razı mı olmalıydı?
Elif B. : Sizin de bildiğiniz üzere, Mercedes takımı ile bir sezon daha motor anlaşması olmasına rağmen McLaren Japon üretici Honda ile görüştüğünü açıkladı. Bu açıklamanın ardından Mercedes bilgi paylaşımını azalttı. Sezon sonunda Mercedes ile yollarını ayıran McLaren eski efsane partneri Japon motor üreticisi Honda ile uzun soluklu bir anlaşmaya imza attı. Hata yaptığını düşünmüyorum. Sonuçta gelişim adına uzun soluklu bir yola çıktılar ve ilk sezonun çok da iyi geçmeyeceği belliydi.
Alonso bildiğiniz gibi 5 yıllık Ferrari macerasının ardından 2015 yılında McLaren Honda’ya geçti ve burada tam anlamıyla bir “felaket” ile karşılaştı. Alonso Ferrari’den ayrılarak doğru mu yaptı? Böyle bir değişikliğe ihtiyacı var mıydı?
Elif B. : Alonso yanlış zamanda yanlış yerde olmak konusunda bir uzmanlığa sahip…
Şaka bir yana bence asıl düşüş Ferrari’ye ait ve Alonso takımı bir yere kadar yukarı taşıdı. Hem de takım arkadaşı Kimi Raikkonen ona hiç yardımcı olmamasına rağmen…
Bir süre sonra Vettel ve Bianchi’nin ismi sıkça geçmeye başlayınca Alonso da Ferrari’ye yardım etmekten vazgeçti. Biz D-Smart Formula1 Özel programlarımızda bunu sık sık konuştuk; ‘’Alonso gidecek de nereye gidecek?’’
Bildiğiniz gibi o dönem boş koltuk sayısı yok denebilecek kadar azdı. Formula1 ‘de kalmak Alonso için önemliydi. Bence bu sebeple Ferrari ile 1 sezon daha anlaşması olmasına rağmen McLaren’in teklifini kabul etti. Alonso’nun sözleşmesinde bulunan kritik bir madde sayesinde
Ferrari ile yollarını ayırabildiğini de ekleyelim. Honda motorlu McLaren’in Alonso gibi medya, reklam ve sponsor gücü olan bir şampiyona, Alonso’nun da bir F1 koltuğuna ihtiyacı vardı.
Ayrıca hatırlarsanız Ferrari o dönem yönetimsel açıdan çok karışıktı.
Hamilton geçen yıl elde ettiği zaferler ile tarihin en çok kazanan üçüncü pilotu oldu. Vettel ise Hamilton’u 1 galibiyet geriden 42 galibiyet ile takip ediyor. Sizce bu iki pilottan birisi Michael Schumacher’in 91 galibiyetlik rekorunu veya diğer rekorlarını kırabilir mi?
Elif B. : (Gülerek) Bence ikisi de bu rekoru veya rekorları kıramadan emekli olur.
Mercedes ya da bir başka takımın 3-4 sezonluk dominasyonunun Formula 1’e zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
Elif B. : Hem evet hem hayır.
Evet, çünkü izleyici olarak kimin kazanacağını bilerek izlemek zevk vermeyebiliyor bazen. Hayır, çünkü başı çeken takım diğer takımların gelişimi için referans oluyor.
Bir şey daha var eklemek istediğim; başarıyı cezalandıramazsınız.
2016 için bir favoriniz var mı? Ferrari Mercedes’i yakalayabilir mi?
Elif B. : Yakalamasını çok isterim. Hatta sadece Ferrari’nin değil başka bir takımın da adı geçebilir bu mücadelede, ancak testlerde de görüyoruz ki Mercedes gerçekten bu sezon da çok güçlü.
2016’da yine bir Mercedes savaşı izlersek, Rosberg bu sefer şeytanın bacağını kırıp şampiyon olabilir mi?
Elif B. : Rosberg’in bu sezon sadece takım arkadaş Lewis Hamilton’ı geçmesi asla yetmez. Şampiyon olmak dışında bir şansı yok. Arkasından yetişen çok yetenekli pilotlar var. Mesela, Pascal Vehlein, Esteban Ocon gibi… Rosberg 2010 sezonundan beri Mercedes’in bir koltuğunda ve böylesi güçlü bir otomobille artık şampiyon olmalı.
Gelelim Raikkonen’e. Raikkonen güçlü bir 2013 yılının ardından Ferrari’ye döndü. Ancak 2014 onun için pek iyi geçmedi. 2015 yılında ise zaman zaman kendisinden kaynaklanmayan sorunlar yaşasa da çoğu zaman Vettel’in temposunda değildi. Sizce Raikkonen artık yaşlandı mı? Bu performansı neye bağlıyorsunuz?
Elif B. : Kimi’ye iyi araç verirseniz, o da size %100 performans verir. Bu denklem bu kadar basit.
Formula 1’de paralı pilot sayısında önemli bir artış var. Bunun en büyük örneği 50 milyon dolarlık sponsoruyla Maldonado. Performansına gelirsek 95 yarışta 32 kez yarış dışı kalmış ve sadece 14 yarıştan puan ile ayrılmış. Sizce F1’de bu tarz paralı pilotlar olmalı mı?
Elif B. : Tabi ki hayır. Tanrı hepimizi korusun. Amin… Nitekim Pastor Maldonado’nun sponsoru parasını pilotundan çekti.
Formula 1’de sınırsız yetkiye sahip olsaydınız değiştireceğiniz ilk şey ne olurdu?
Elif B. : Tüm samimiyetimle söylüyorum, herhangi bir takımın 1 koltuğunu 1 Türk pilota vermek için çok çalışırdım.
Bildiğiniz gibi Michael Schumacher 2010 yılında Formula 1’e geri döndü. Ancak beklentilerin çok uzağında kaldı ve 2012 yılının sonunda yeniden emekli oldu. Sizce spora dönüşü yanlış mıydı?
Elif B. : Schumi’ nin geri dönüşü asla yanlış değildi. Aksine Mercedes’in geri dönüşüne bir cesaretti. Schumi ‘nin hem spora, hem sporun gelişimine, hem tarihe yazdığı rekorların kırılması ne denli zor rekorlar olduğunu, hem F1 markasına katkısını saatlerce anlatabilirim.
Schumacher ne yazık ki 2013 yılının sonunda ciddi bir kaza geçirdi. O günden itibaren aldığımız tek olumlu haber komadan çıkması ve evinde rehabilitasyon sürecine başlamasıydı. Ailesi sağlık durumu hakkında oldukça titiz davranıyor ve spekülasyon çıkmasına izin vermiyor. Ancak Schumacher geniş bir fan kitlesine sahip. Taraftarları onun sağlık durumunu bilmek istiyor. Ailenin bu tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Schumacher’i yeniden görebilecek miyiz?
Elif B. : Ailenin tutumunu doğru buluyorum. Haberlerin kamuoyuna tek bir kaynaktan doğru ve güvenilir şekilde yansıması çok önemli. Dünya gerçekten bir tüketim çılgınlığı içinde. Haberleri de çok çabuk tüketip ciddiyetlerini çok çabuk unutuyoruz. Michael Schumacher bir spor dalının çok önemli bir figürü. Sevseniz de sevmeseniz de gerçek bu böyle. Yıllarca çalışıp kazanılmış bir saygının üç beş yanlış haberle zedelenmesi etik değil.
Doğrusu ben de bir Schumacher fanı olarak daha çok haber almak isterim. Ancak paparazzilerin ailenin özel hayatına, çocuklarına yaptıkları baskıyı duyunca çok da gereğinin olduğunu düşünmüyorum haber sayısının fazlalığını… Bu ağır bir süreç ve eğer Michael Schumacher’in sağlığına kavuşmasını istiyorsak ailesine destek olmamız gerekiyor. Şunu da ekleyeyim; kazanın üzerinden çok zaman geçti. Ancak kazanın çok ciddi bir kaza olduğunu ve hayatta kalmasının bile bir mucize olduğunu unutmayalım. Uzun seneler Schumi’nin hayatına dahil olmuş arkadaşlarımla yaptığım konuşmalardan anladığım şu, Michael Schumacher’i bir daha yürürken göremeyebiliriz.
Jules Bianchi. Formula 1 dünyasında hayatını kaybeden son pilot. Kaza ve pistte yaşananlar hakkında çok konuşuldu. Sizin düşünceleriniz, hissettikleriniz neler?
Elif B. : Kaza anını canlı izlemek, sonrasında canlı yayın yapmak çok zordu. Açıkçası ekranda her ne kadar umut dolu konuşmaya çalışsak da kazadan kurtulamayacağını hissetmiştik. Hem de sadece ben değil stüdyodaki tüm arkadaşlarım.
Çok genç ve gelecek vadeden bir pilottu. Ferrari Kimi’den sonra koltuğa Jules’un oturmasını istiyordu. Jules’un enerjisi ve başarıları Ferrari’ye özlediği günleri getirebilirdi. Ancak ne yazık ki Bianchi’yi kaybettik.
Eklemek istedikleriniz:
2016 sezonunun başlamasına çok az kaldı. Ben de tüm F1 severler gibi gün sayıyorum. Klişe değil bu söylediğim. (Gülerek) Gün saymak kelimesinin ne anlama geldiğini F1 severler çok iyi bilir.
Yeni sezonun keyfini hep birlikte çıkaralım.
Bir yanıt yazın