Valencia GP: Red Bull, Hem Vettel’i Hem Webber’i Kanatlandırdı

yazar:

kategori:

2008 ve 2009’daki sıkıcı yarışlardan sonra bu sezonun Valencia GP’si, son 7 yarıştır yaşadığımız heyecanı utandırmamak için olacak, oldukça heyecanlı ve oldukça olaylı geçti sizin de takip ettiğiniz gibi. Sebastian Vettel, sonunda pole pozisyonundan başladığı bir yarışı kazanmayı başardı. Bahreyn, Avustralya ve Çin’de pole’den başladığı halde yarış zaferine imza atamamış; Malezya’daki yarışta ise, Webber’i ilk virajda geçtikten sonra ilk zaferini kazanmıştı. Valencia GP’si, Vettel’in bu sezon kazandığı ikinci, toplamda da Montoya ile eşitleyerek 7. yarış galibiyeti oldu. Bu zafer aynı zamanda Red Bull’un da 10. yarış galibiyeti olarak tarihe geçti. Takım, Alfa Romeo’nun yarış zaferi sayısına erişti.

Valencia’daki yarışın sonucunu belirleyen etmenleri önem sırasına göre dizmek istesek, sanırım bir önceki yarışın alametifarikası olan lastik ufalanmasını en son sıraya almamız gerekir. Öyle ki, Bridgestone’un orta hamur lastikleri bile, eğer kurallarda, yarış boyunca iki tür lastiğin de kullanılması zorunluluğu olmasaydı, 57 tur boyunca bozulmadan dayanabilecekti. Bu durumu en son ne zaman yaşamıştık? Pit-stoplarda lastik değişiminin yasaklandığı ve takımların, yarış boyunca tek set lastik kullanmak zorunda kaldığı 2005 sezonunda. O yıl Bridgestone ve Michelin, 300km’lik yarışları kaldırabilecek sertlikte hamur üretmek durumundaydılar. Bu sezon da Bridgestone, yakıt ikmalinin kalkmasıyla birlikte daha da ağırlaşan araçları düşünerek, bileşikleri yine sertleştirdi. Ancak gördük ki, yarışların keyifli ve tahmin edilemez olması için gerekli olan şey, lastik bileşiklerinin mutlak suretle yumuşaklaştırılması. Orta hamur lastiğin bile bu denli dayanıklı olması, yarışları sıkıcılaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Öyle ki, Ross Brawn’ın yarış sonu açıklamalarına baktığınızda, 11. turda pite giren Michael Schumacher’in, süper yumuşak lastikleri taktıktan sonra yarış sonuna kadar bu şekilde gidebileceği hesaplanmış. Yani, süper yumuşak lastikler bile, Valencia GP’sinde yaklaşık 50 tur boyunca dayanabilecekti!

Lastiklerin bu denli dayanıklı olduğu yarışın bu kadar heyecanlı ve yer yer keyifli olmasında en önemli pay Webber’in. Pistin kirli tarafından kalktığı için yeteri kadar iyi start alamadı ve ilk viraj sonunda çoktan Hamilton’a ve Alonso’ya geçilmişti bile. Ardından, köprüden önceki virajda ne olduysa oldu ve bir anda 9. sıraya kadar geriledi. İşte bu noktadan sonra da yarışın kaderi çizilmeye başladı. Williams’ların bile arkasında kalınca Red Bull’un, Valencia’nın sokaklarında ekstra bir şey yapması gerekti. Orta hamur lastiklerin iyi dayandığını bilen takım, Webber’i 7. turda pite aldı. Ancak, erken pite girerek kazanılması hesaplanan 4-5 saniyeyi, sol ön lastikteki problem nedeniyle pitte verince, Webber’in yarışı da aslında o noktada bitmiş oluyordu. Erken pite girmenin getireceği avantajı tamamen kaydeden mutsuz Webber, Kovalainen’le pozisyon mücadelesi yaparken, bir gün önce GP2’de yaşanana benzer bir kaza geçirdi. Webber için her şey orada noktalanırken, aksine diğerleri için yeni ve önemli bir paragraf açılmış oluyordu. Valencia GP’sinin tarihindeki ilk güvenlik aracı, 10. turda piste giriyordu.

Güvenlik aracının piste girmiş olmasının yanı sıra, nerede girmiş olması da çok çok önemli. Webber’le Kovalainen’in kazası gerçekleşir gerçekleşmez, ki bu olay 9. tur içinde meydana geldi, yarış komiseri güvenlik aracının piste girdiğini duyurdu. Tabelaların göründüğü anda Vettel, son virajı çoktan almış gibiydi ancak Hamilton’ın, eğer yanlış görmediysem pite girmeye karar verecek kadar vakti vardı. Bütün bunlar birkaç saniye içinde gerçekleştiği için, sanırım takımla Hamilton arasında net bir karar alınacak diyalog gerçekleşemedi. Dolayısıyla Hamilton da Vettel gibi pite girmeden düzlüğe yöneldi. Alonso ile Massa’nın da neden pite girmediklerini tam bilemiyorum. O durumda Vettel ve Hamilton’ı takip etmenin daha garantili olduğunu düşünmüş olmalılar. Onların ardından gelen 12 pilottan 9’u normal olarak pite girdiler. Kobayashi, Schumacher ve Alguersuari pistte kalmayı tercih etti ancak Alguersuari de bir tur sonra pite girdi. Toro Rosso, muhtemelen Buemi ile ikisini aynı anda pite almak istemedi. Arka sıradakiler hızla pite yönelirken, ön sırada da, Alonso ve Ferrari’yi çıldırtan şu aşağıdaki olay gerçekleşmekteydi:

 

Gördüğünüz gibi Hamilton, güvenlik aracı piste çıkıp onun önüne geçtikten sonra, ikinci güvenlik çizgisinden önce hızlanarak güvenlik aracını geçiyor ve yoluna devam ediyor. Alonso ile Massa ise, güvenlik aracının arkasında kalarak muazzam bir zaman kaybediyorlar. Hamilton’ın o sırada ne düşündüğünü bilemeyiz elbette, ama güvenlik aracının arkasında kalmış olsaydı, Vettel’e karşı yapacağı yarış çoktan noktalanmış olacaktı. Bunu gayet iyi biliyordu ve ikinci güvenlik çizgisine yaklaştığında birden hızlanmasını da buna bağlıyorum. Dolayısıyla, güvenlik aracı onun önünde olmuş olmasına rağmen güvenlik aracını geçmiş olmasının, cezayı hak eden bir eylem olduğunu düşünüyorum. Hattâ belki daha büyük bir ceza almalıydı. Çünkü bu hareketle sağladığı avantaj çok çok büyük oldu. Buradaki hassas noktalardan bir diğeri de, olayın gerçekleşme zamanıyla kararın verildiği zaman arasındaki fark. Hamilton, güvenlik aracını geçtiğinde 9. turu tamamlamış, 10. tura başlamıştı. Hamilton’ın soruşturma altında olduğu haberi ise 21. turda ekranlara yansıdı. Karar? O da 25. turda verildi. Cezanın McLaren’e bildirilmesinden sonra, pilot, bu cezayı, ibrazın yapılmasından sonraki 3. turda çekmek zorunda. Takım da haklı olarak, iki tur daha bekleyip farkı biraz daha açtı ve Hamilton, cezasını çekmek için 27. turda pite girdiğinde, 3. sıradaki Kobayashi ile arasında 13,1 saniye vardı. Cezasını çektikten sonra Kobayashi’nin önünde çıkmayı başardı ve aralarındaki fark da yalnızca 1,3 saniye düştü. Yani Hamilton, cezayı öyle bir anda çekti ki, ikinciliğini garantiye alacak bir tampona erişmiş oldu. İşte bu durum, Alonso’nun yarıştan sonra, “Bu yarış manipüle edildi,” demesinin nedeni. Ben onun kadar net bir karara varamasam da, burada yarış kontrolün, işini yeterince iyi yapamadığını düşünüyorum. Olayın gerçekleştiği 10. turla kararın verildiği 25. tur arasında yaklaşık yarım saat var. Bu kararın bu kadar geç verilmiş olması, geç gelen adaletin de adalet olmadığını gösteriyor zira 10. turda güvenlik aracı girdiğinde Hamilton ile Alonso arasında yalnızca 1,4s fark vardı. Yarış bittiğinde bu fark 27s idi. Ferrari’nin bu kadar isyan etmesini haksız bulmuyorum.

Vettel ve Hamilton da turlarını tamamlayıp pite girdiklerinde, neyse ki güvenlik aracı henüz start-finish düzlüğünü geçmemişti. Böyle olunca Vettel ve Hamilton, yarış pozisyonlarını kaybetmediler. Schumacher ve Kobayashi de, pite girmedikleri için bu ikilinin hemen arkasında güvenlik aracı periyodunu en iyi şekilde değerlendirmiş oldular. Bu periyodun en büyük kaybedeni elbette Ferrari, elbette Alonso ve Massa oldu. Ancak burada Ferrari mekanikerlerine bir alkış göndermek gerekiyor. Alonso ile Massa, pite aynı anda girmelerine rağmen, Ferrari pit ekibi, her iki sürücünün de lastiklerini hazır etmeyi başararak müthiş bir performans gösterdi. Alonso, 20,649s ile bugünün en iyi pit-stop derecesini yaparken, Massa’nın pit zamanı ise 22,571s oldu. Massa, iki saniye kaybetmiş gibi görünse de, normal bir durumda çok daha fazla kaybetmesi gerekirdi. Örneğin Williams, Barichello’nun arkasında beklemek zorunda kalan Hülkenberg’e toplam 6 saniye kaybettirdi; Force India da Liuzzi’ye 7 saniye. Bu gerçekten Ferrari ekibinin çok önemli bir başarısı olarak hânelerine yazılabilir.

11. tur tamamlandığında yarışın seyri epey değişmişti. Şimdiki sıralama: VET – HAM – MSC – KOB – BUT – BAR – KUB – BUE – SUT – HÜL şeklindeydi. Alonso 10. Massa da 17. sıradaydı. Tam bu sırada, Schumacher’in yarışa sert lastiklerle başlamış olmasının ona yarışın bu evresinde müthiş bir avantaj sağlayacağını düşünmeye başlamıştım ki Mercedes, Schumacher’i pite aldı. O anda bana ve eminim birçok kişiye garip gelen bu karar, Schumacher’in de yarışının sona ermesi anlamına geldi. Yarış sonrasında yaptığı açıklamaya bakarsak Mercedes, güvenlik aracı henüz lideri arkasına alamadığı için, pit yolunun tamamen açık olması gerektiğini düşünmüş. Bu nedenle de Schumacher’i pite alarak, yarışın sonuna kadar süper yumuşak lastiklerle gitmeyi ve dolayısıyla podyumu hedeflemeyi planlamışlar çünkü yaptıkları hesaplara göre süper yumuşak lastikler ~45 tur dayanabilecekmiş. Ancak Schumacher pitten çıktıktan sonra, diğer araçlar start-finish düzlüğünde oldukları için, pit yolundaki yeşil lamba derhal kırmızıya döndü ve Schumacher, tüm araçların geçmesini bekledi. Böyle olunca da tüm gridin en arkasına düşerek, 3.’lükten 19.’lığa gerilemiş oldu. Baktılar olacak gibi değil, Schumacher’i bir kez daha pite çağırıp sert lastikleri taktılar ve süper yumuşak lastik kullanma evresinden kurtulmak istediler. Ama o zaman sormazlar mı: Madem süper yumuşak lastiklere bu kadar güveniyordunuz, adamı pite bir daha neden aldınız? Madem sert lastikler iyiydi, o zaman adamı 3. kez pite alıp neden süper yumuşak lastik verdiniz? Schumacher, 15. başladığı yarışta ilk turda 11.’liğe, 10. tur sonunda da 3.’lüğe yerleşmişken, güvenlik aracı ve Mercedes’in taktiksel zayıflığı nedeniyle çok kötü bir yarış geçirmek zorunda kaldı. Bana kalırsa Mercedes’in taktiği bütün bu açıklamalara rağmen hâlâ yerli yerine oturmuş değil. Özellikle Kobayashi’nin Sauber’de yaptıklarını gördüğümüzde, Schumacher’in de karbon kopya stratejiyle çok değerli puanlar alabileceği aşikârdı. Sanırım biraz açgözlülük, biraz da kuralları farklı yorumlamak, Mercedes’in 2010 sezonunda neredeyse ilk defa bir yarıştan puansız ayrılmasına neden oluyordu. Neyse ki yarış sonunda 9 sürücüye ceza verildi de, Rosberg 10. olarak 1 puan almayı başardı. Ayrıca, Mercedes’in daha 20. tur olmadan frenlerde bu kadar “kritik” bir noktaya erişmiş olması da dikkatle incelenmesi gereken bir durum.

Yarış da bu vesileyle artık hamuruna oturmuş oldu. 15. turda oluşan bu tablo, Kobayashi’nin pite girdiği 52. tura kadar hep böyle gitti. Herhangi bir sollama da yaşanmadı. Ancak 52. turdan sonra, süper yumuşak lastikleri takan Kobayashi, müthiş bir atakla önce Alonso’yu, sonra da son virajda Buemi’yi geçerek muazzam bir yarış sonu yaşattı bize. En son 2004 Fransa GP’sinde Barichello, Trulli’ye böyle bir atak yaparak podyumu almıştı. Tam 40 tur boyunca Button’ı arkasında tutmayı başaran, oldukça rekabetçi tur dereceleri atan Kobayashi, Vettel’den bile önce yarışın adamı olmayı hak etti. Gerçi onun yüzünden yarış, Vettel ile Hamilton arasında paylaştırılmış oldu, ama olsun, sert lastiklerle attığı 52 tur boyunca, ilk kez yarıştığı bir pitte tek bir turda bile falso yapmaması, onun ne kadar değerli bir pilot olduğunu gösteriyor. Yalnız bu da değil, hem Alonso’ya hem de Buemi’ye yaptığı ataklar, onun frenleme noktasına ne kadar geç geldiğinin, dolayısıyla ne kadar cesur olduğunun da bir göstergesi. Kobayashi, bugünkü yarışın benim için yıldızıdır. 52. turda pite geldiğinde Peter Sauber’in yüzündeki tebessümü görmek bile, bu yarışın onlar için ne kadar önemli ve özel olduğunun kanıtı. Uzun bir aradan sonra ilk defa iki araçla birden yarışı bitirdiler ve eğer de la Rosa ceza almasaydı, iki araçla birden ilk kez puan almış olacaklardı.

Hamilton’ın son turlarda yaptığı en hızlı tur ataklarına Vettel’in başarıyla yanıt vermesi, artık Hamilton’ın da motor devrini kapatmasına ve 2.’liği kabullenmesine neden oldu. 9 pilot, yarış sonunda incelemeye alınacaklarının ekranlara yansımasıyla birlikte, son turlara doğru kendilerinin en hızlı zamanlarını yaparak bir anlamda eklenecek saniye cezasını bertaraf etmek istediler. Yarış sonunda bu pilotlara verilen 5 saniyelik ceza, ne yazık ki en çok de la Rosa’yı etkiledi. 10. sırada puan alacak pozisyondayken, yerini Rosberg ve Massa’ya bırakmak zorunda kaldı. Williams’ın da Barichello ile aldığı 4.’lük, onlara Silverstone öncesinde çok önemli  motivasyon sağlayacaktır. Hülkenberg’in motorundan çıkan dumanlar ve sonra da mekanik arıza nedeniyle yarışı terk etmesi, onlar için hüzünle sevinci karıştırmış olsa da, Frank Williams’ın takımını böyle ön sıralarda görmek cidden çok önemli. Renault ise, diğer yarışların aksine burada sessiz sedasız bir yarış çıkardı. Kubica, 6. sırada başladığı yarışı 5. sırada tamamladı. Webber’e bir şey olmasaydı başladığı yerde bitirecekti. Bunun dışında yeni takımlardan yalnızca Kovalainen yarışı bitiremedi. Virgin, Lotus’a üstünlük sağlayarak yeni takımların en iyisi oldu. Chandhok, yarışı Senna’nın 30. saniye önünde bitirirken, di Grassi de Glock’u geride bırakmayı başardı. Sutil, 13. başladığı yarışı 6. sırada bitirerek mükemmel bir performans gösterirken, Buemi de aldığı 9.’lukla son 4 yarışın 3’ünden puanla ayrılmayı başarmış oldu. Massa’nın da son iki yarıştır puan alamadığını belirtelim.

Kanada’dan sonra sıkıcı bir yarış olması beklenen Valencia GP’si, neyse ki beklendiği gibi olmadı. Webber’in, korkunç kazayı tek bir sıyrık bile almadan atlatmış olması günün belki de en güzel haberi. Bugün Almanlar için iyi başladı ve iyi bitti. Vettel’in yarış galibiyetine ek olarak, Dünya Şampiyonası ikinci turunda Almanya, İngiltere’yi 4-1 yenerek, panzerlere çifte bayram yaşattı. Şimdi İngilizlerin intikam için bilenecekleri tek yer var: 2 hafta sonra Silverstone’da yapılacak İngiltere GP’si.

 

Ali Ünal

http://www.ali-unal.net/f1/


Yorumlar

  1. Yarışta neler olup bittiğini öğrenmek için yararlı bir yazı olmuş teşekkürler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir