Malezya’nın Yıldızı Pirelli

Geçen sene Bahreyn’deki yarışın ardından türlü eleştiriler yapıldı. Bu nasıl bir yarış, tren gibi dizilen araçları izlemesinin neresi keyifli, herkes yumuşak lastiklerden kurtulmak için yarışın başında bir defa pite giriyor ve sert hamurlarla sonuna kadar gidebiliyor vs… Elbette bu konuda herkes haklıydı ve yeni tedarikçi Pirelli’den, şu gösteriye biraz acı biber, baharat eklemesi istendi. Şu ana kadar her şey doğal akışında.

Ama sonra ne oldu? Bazı takımlar ve pilotlar, çok kırılgan lastikler olduğunu, istikrar sağlanamadığını, sürekli pite girmek zorunda kalacaklarını söylediler. E şimdi oldu mu sayın takım patronum, pilotum, mühendisim? Biz bu “gösteri”yi nasıl heyecanlı hale getiririz diye düşünüyoruz, siz neler söylüyorsunuz?

Malezya’daki hafta sonunda daha net belli oldu ki Pirelli isteneni verdi. Bu yarışta DRS ve KERS’in de etkisi oldu elbette ama lastiklerin kullanımı, çok pit yapma nedeniyle lastik değişimlerinde hata riskinin artması göz ardı edilemez. Artık bundan sonra takımların vıdı vıdıyı kesip, ellerinde olanla en iyisini çıkarmanın yollarını araması gerekiyor. Formula 1 de bu değil midir?

Pirelli üzerine düşeni yapmıştır. Stratejiyi oyunun içine tekrar sokmuştur. Bir başka yazıda da yarışları heyecanlandırmak için suni etkenler yerine Formula 1 ruhuna uygun neler yaparak heyecanı arttırabileceğimize değiniriz…

Öte yandan bu hafta sonunun parmak basılacak olmazsa olmaz konusu herhalde Alonso-Hamilton mücadelesidir. İkisini pistte art arda görünce heyecanlanmamak elde değil. Zaten güzel bir yarış olurken bir de üstüne bu iki şampiyonun mücadelesi “suyundan da koy” gibi oldu. Açıkçası temas yaşanması iyi olmadı ama yarış bu. DRS’si çalışmayan Alonso, mümkün olan her fırsatı değerlendirmek zorunda kaldı. Ana düzlükte zaten yeteri kadar yaklaşamadı; yaklaşsa da yarış çizgisinin dışına çıkıp daha kötü durumlara düşmek istemedi. Yarış çizgisi dışındaki lastik parçacıklarını hepimiz gördük. İlk cebin yeri de zaten bu nedenle değişmişti. Alonso’nun atak yapmasını kesinlikle hata olarak görmüyorum; belki şu olabilirdi: Bekleyip en uygun anı kollayabilirdi, acele etmeden. Onu da yarışma hırsına vermek istiyorum. Çünkü biz tekerlek tekerleğe mücadeleler istiyoruz; hele de böyle şampiyonlar arasında olunca… Hamilton o temasta bir şey yapmadı, suçu yoktu. Ama ana düzlükte yaptığı zikzaklar cezanın habercisiydi, kendi de kabul etti. Alonso ise Hamilton’a temas ettiği için ceza almalı mıydı bilemiyorum. Çünkü McLaren aracında herhangi bir hasar oluşturmadı, bildiğim kadarıyla. Kendisine avantaj da sağlamadı. Belki de komiserler, sırasının değişmeyeceğini de göz önüne alarak bu cezayı vermekten çekinmedi… Kim bilir?

Yarışta KERS sorunu ile kötü kalkış yapan Webber’e bir parantez açılmalı. Altındaki araç her ne kadar da RB7 olsa, senin KERS’in çalışmadığında 0,3-0,4 saniye kaybın oluyor –her ne kadar Red Bull’unki 0,15 değerinde dense de-… Böylesi uzun bir pistte daha fazlasının da olabileceğini düşünüyorum. Fizik veya matematik derslerinde hepimiz gördük. Hız-Zaman grafiğini düşünün. 40 ve 50 km/s ile giden iki araç arasındaki hız farkı da 10; 140 ve 150 gidende de var. Ama mesafe kayıpları, yol-zaman grafiğine geçince net olarak göz önüne çıkıyor. O yüzden KERS ile hızlanma şansına bulamama, son hızdan belli miktarda yoksun kalma, ana rakipleri karşısında pilotu zora sokar. İşin özeti KERS’siz kalkıp yarışı su sistem olmadan tamamlamak, lehine gelişen bazı olaylara rağmen takdir edilesi bir şey.

Heidfeld’in podyuma çıkmasına çok sevindim. Avustralya’da başına gelenleri ve aracın yarıştan sonraki halini biliyoruz. Burada daha iyi olacağını önceden de söylemiştim. Ama bu kadarını beklemiyordum. Renault’u da 2003-2004 senelerindeki hallerine de benzetmiyor değilim; ayak sesleri biraz daha belirginleşiyor arkadan. Heidfeld’e sevinmemin nedeni biraz da Kubica ile ilgili. Sürekli olarak Kubica’nın adı geçiyor, o olsa ne olurdu deniyor ama Heidfeld’in boş biri olduğunu mu düşünüyoruz? 2006’da BMW’ye geldi Kubica. 2007’de ilk senelerinde Heidfeld açık ara önde. Kubica’nın ilk senesi, alışıyor diyelim… 2008’de belli bir yere kadar beraber geldiler. Takım, şampiyonluk şansı için Kubica’ya öncelik vermeseydi belki de Kubica’nın önüne geçecekti. Yanlış hatırlamıyorsam sıralamalarda sorunlar yaşıyor, lastikleri ısıtamıyordu Heidfeld. Neyse 2009’a bakalım. O kötü sezonda da puan olarak Kubica’nın önünde. Heidfeld’in tek eksik yanı, kendini agresif gösterememesi, belki de agresif olamaması. Ama bu onun değerini düşürmek için bir unsur olarak kullanılmamalı. Umarım bundan sonra Kubica’nın yokluk hissini giderek azaltacak.

Button’un McLaren’deki ilerleyişinden de bahsetmeliyiz. 2009’da şampiyon olup 2008 şampiyonu Hamilton’un çöplüğüne, McLaren’e gitme kararı çok değildi. Doğruluğu kanıtlandı, o ayrı. Ama Hamilton’un yerleşik olduğu bir takımda, daha ilk senesinde başa baş mücadele etmek, bir yere kadar şampiyonluk şansını sürdürmek, 2011’de de hiç göze batmadan öne çaıkmak kolay olmasa gerek. İstikrarına hayranım. Daha genç yaşlarında daha üst düzey takımlarda yarışması halinde ne durumda olurdu, merak ediyorum… Acaba 2009’da kapanmak üzere olan bir takımla o şampiyon araca sahip olmak Button için bir şans mıydı, yoksa öylesi bir kazanan araca saha önce binememiş olması şanssızlığı mıydı?

Bir de Mercedes GP var değil mi? Baş belası gibi söz ettim, ama değil mi şimdi? Geçen sene ortalarından beri uğraş dur, Brawn GP benzeri bir başarı beklenmesine neden ol, sonra kusura bakmasınlar ama nal topla. Barselona’daki testlerde Schumacher’in attığı o turun hiç mi önemi yoktu yani. Ross Brawn’ın takımına yakışmayacak işler oluyor. Mercedes önlerde mücadele edeceğine Sauber, Force India gibi takımlarla kapışıyor. Schumacher, bunun uzun vadeli bir proje olduğunu söylüyor ama herhalde 10 seneyi kastetmedi. 3 senelik anlaşmanın ikinci senesinde en azından bir podyum şansı olmalı, değil mi? Hal böyle olunca “yaşayan efsane”nin hakkında da ipe sapa gelmez şeyler söylenmeye başlıyor. 7 dünya şampiyonluğu olan pilota, acaba o kadar da yetenekli değil mi denebiliyor. Elbette tabu değil, eleştirilebilir ama bir sınırı olmalı. Neyse, bunun ayrı bir konu başlığı olduğunu düşünüyorum, o yüzden burada bırakıyorum.

Unutmadan… Vettel bildiğiniz gibi. Yarışı kazananı tebrik etmeden geçmek olmaz. Rakipleri geçen seneye göre daha yakın görünüyor ama bu sefer sezona mükemmel başladı… Aferin Seb

Önümüzde bir Çin GP var ve KERS’in yine önemli olacağı pistte Red Bull’un, McLaren’e karşı nasıl savunma yapabileceğini, yarışta Ferrari’nin nasıl olacağını, Mercedes’in DRS sorununu çözememesi ile yine geride kalıp kalmayacağını, Renault’un formunu sürdürüp sürdüremeyeceğini, Team Lotus’un eski takımlardan birini geçip geçemeyeceğini görmek ilginç olacak.

Gökhan KAMİL


Yorumlar

  1. eline sağlık abi 🙂 hep diyorum böyle yazanlara imreniyorum diye.. eskiden ben de yazardım 😛 artık okurum :))

  2. Ferrari-AStateOfTrance  avatarı
    Ferrari-AStateOfTrance

    Emeğinize Sağlık Böyle bilgilendirici fikir verici yazıları cok seviyorum isterse 10 sayfa olsun son harfine kadar okuyorum

  3. MaYKiL Schumacher avatarı
    MaYKiL Schumacher

    anlıyorum sizleri
    bir gün gerçekleştirirsiniz inşallah
    bizlerrde keyifle,zevkle okuyarak hem takip ederiz hemde şahit oluruz
    o günü sabırsızlıkla beklediğimi ifade etmek isterim
    teşekkürler…
    kolay gelsin.

  4. Daha lastiklerin İzmit'te yapılacağının duyulmasında bunu düşnmüştük. Bu işler biraz "fırsat" meselesi. Site ile bile zorluklarla ilgilenyioruz. Bu konuda uzun zamandır ajandamızda bulunmakta

  5. MaYKiL Schumacher avatarı
    MaYKiL Schumacher

    hazır konu başlığında görüldüğü gibi bu başlık hakkından yola çıkarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
    sevgili TRF1 çalışanları,
    sizlerinde bildiğiniz gibi Türkiye genelinde internet dünyasının içinde takip edebilmek için Formula 1 adına kalburüstü 2 site var.
    biri sizlersiniz diğerini burada isim vermek doğrumudur bilmem ama yinede affınıza sığınarak belirteyim turkiye f1 sitesidir.
    biliyorsunuz bu sezondan itibaren lastik tedarikçisi Pirelli olmuştur Formula 1'de
    2011-2013 yılları arasında tek lastik tedarikçisi olacalar Formula 1'de
    bildiğiniz üzere lastikler Kocaeli'deki fabrikalarda üretiliyor
    bu bizim için büyük bir gurur kaynağıdır (ülkemiz açısından)
    ama öyle hissediyorum ki bu olay pek dikkat çekmedi
    sizlerden ricam ekip olarak fabrikayı ziyaret etmeniz,
    gerek fotoğraflarla,gerek oradaki değerli Türk mühendis kardeşlerimizle yapılan roportajlarla geniş bir şekilde bizlere sunmanızdır
    bunu bekliyorum sizlerden
    hem sizler değerlenirsiniz
    hemde belkide sponsorunuz olur Pirelli sizin için 🙂
    kimbilir…

  6. MaYKiL Schumacher avatarı
    MaYKiL Schumacher

    yazınızı beğendim (ellerinize sağlık)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir