Tabi başlıktaki kadar abartılacak bir durum yok ama hafta sonu gösterdiği performans, onu seven-sevmeyen herkesin takdirine hak ediyor.
Daha Cuma antrenmanlarını incelediğimde Webber’in çok güçlü bir yarış temposuna sahip olacağını tahmin ediyordum. Bunu sürekli olarak da yazdım. Hatta Vettel’in yanında Webber’in lafımı olur diye karşılık gördüm ama yarışın geneline bakınca pek de yanlış bir tespit yapmadığım anlaşılmıştır diye düşünüyorum..
Vettel ve Webber’in aynı set lastiklerle attığı turlar şu şekildeydi…
Vettel |
Webber |
Button |
26 1:44.271 27 1:43.894 28 1:43.668 29 1:43.986 30 1:53.464 31 1:43.237 32 1:45.975 33 1:42.648 |
21 1:44.172 22 1:43.509 23 1:49.368 24 1:44.254 25 1:43.750 26 1:43.641 27 1:43.545 28 1:42.730 29 1:43.453 30 1:43.211 31 1:43.243 32 1:43.652 |
23 1:45.115 24 1:44.702 25 1:44.641 26 1:44.797 27 1:44.408 28 1:44.161 29 1:45.526 30 1:44.676 |
Sadece bu değil elbette. Antrenmanlar izlendiğinde araç üstü görüntülerde Webber’in araçta daha rahat olduğu görülüyordu. Bu da onda kendine güven oluşturuyordu. Viarajlardaki hakimiyeti üstündü. Bu hafta sonu, ilk iki yarışa göre daha farklıydı. Sonuçta bu nedenlerden Cuma akşamı benim favorim Webber’di.
Zaten ne olduysa Cumartesi oldu… Red Bull’un kronik rahatsızlığı KERS, yine baş göstermişti. Nasıl Mercedes’te şu arka kanat sorunu sürekli olarak Michael Schumacher’i buluyorsa, Red Bull’da da genelde Avustralyalı sıkıntı yaşıyordu. Sıralama gerçekten kötü geçti ama KERS sorunu değildi bu durumu ortaya çıkaran. Takım, “Yok artık. İlk seansta da elenmeyiz” demiş ve yumuşak lastikleri harcamak istememişti. Sonuç ortada; sert lastiklerle gümlediler. Vettel’in de dediği gibi bu hafta sonundan fazlasıyla dersler çıkaracaklardır.
Sıralamada ilk seansta elenmek elbette felaket gibi bir şey. Ama öte yandan bu sene lastiklerin hayati önem taşıdığı yarışlara yepyeni hamurlarla girmenin de artısı unutulmamalı. Yarışa sert lastiklerle başlamak yine biraz iddialı oldu ve bence kalkıştan itibaren başlarda yumuşak lastiklerin avantajından yoksun kalındı. Takım bana göre o seçimde de hatalı davrandı. Yumuşak lastik, en fazla tutunma isteyeceğin yarışın başında gereklidir. Kalkışlarda bile bunun artısı var. Hele ki araçların dip dibe dizildikleri ilk 2 tur için bence hayati önem taşıyordu. 10. turda pite girmeden önce 9. turda ancak 15. sıradaydı ve önündeki yavaş araçlar nedeniyle sürekli olarak ön gruptan kopuyordu. Webber pite girene kadar, yarış temposu açısından daha zayıf olduğunu düşündüğüm Vettel 1:44’lü turlar atıyordu, Avustralyalı ise ortalama 1:46. Yarışın sonundaki fark, zaten burada kafadan oluşmuş oldu… Daha sonra takım Webber’i pite alarak bence hafta sonunun tek doğru kararını verdi ve artık yarış o noktada değişmeye başladı. Sonunda KERS olmadan podyuma ulaştı, hatta 5-6 tur olsa nasıl mücadeleler görebilirdik, çok merak ediyorum.
Webber’in bu üstün performansı, uçarcasına yarışmasında kesinlikle yeni lastiklerinin etkisi muazzamdı. Cumartesi günü son seansa kalsaydı bu şekilde yarışamazdı elbette ama zaman zaman tur derecelerinde rakiplerine attığı farklara bakılınca, podyuma çıksa bile Avustralyalı pilotun bu hafta sonu üzüleceği şeyler kesinlikle var.
Hafta sonunun Webber açısından yaşananları özetle buydu.
Şimdi yarışın geneline bakalım…
Yarışın başında kalkışın önemli olduğu herkesin malumu. Vettel bana göre ilk virajda üçüncülüğe düşerek yarışı zora sokmuştu zaten. Cuma antrenmanlarında Vettel’in uzun sürüşü, McLaren’e göre çok önde değildi, evet nispeten hızlıydı ama egemen bir yarış çıkarmasını beklemiyordum. Twitter’de de belirtmiştim sıralama sonrasında: ‘Vettel’in yarış temposu, McLaren’den çok önde değil’… McLaren’in yarışı kazanmak için tek çaresi liderliği başta ele almaktı ve bunu başardılar. Vettel’in alıp başını gitmesine izin veremezlerdi. Antrenmanlardaki uzun sürüşlerde tempoları Red Bull kadar iyi olmadığı gibi, Ferrari’nin de tehdidi altındaydı. Bu nedenle podyumlarına şüpheli bakıyordum. Yanlış strateji ile yarıştırılan Massa’nın performansı, bu tehdidi kanıtlıyordu; hatta Rosberg bile ciddi tehdit yarattı.
Kalkışta Schumacher yine birkaç yer kazandı, dıştan gelip önlere yükseldi ama o da, aracın arkasında sorun yaşayan Di Resta ve Sutil’in gerisinde çok zaman kaybetti. Onun için de daha iyi bir yarış olabilirdi. Webber gibi erken pite girip onları geçme kararı doğruydu.
İlk birkaç tura baktığınızda Vettel’in daha iyi bir yarış temposu olduğu belli oluyor. Öndeki gruptan kopmadı hatta ilk bölümün sonunda pistte Hamilton’u, pitstopta Button’u –hani Jenson’un Red Bull ekibine şaka yaptığı pitstop- geride bıraktı. O ilk turlarda, Rosberg gruptan kopmayınca McLaren’in ne yapacağı merak konusu oldu. Öyle değil mi? Mercedes’in, Red Bull yakınlarında olabilmesi için öne bir tampon gelmeli; o da burada McLaren’di. Bir de Ferrari’ler var, Rosberg’in hemen arkasında. Yarış tempolarının iyi olmasını, podyum tehdidi yaratmalarını beklediğim Ferrari ikilisi… Alman pilota baskı yapıyorlardı ve sektör sürelerinde de takip ettiğim kadarıyla yarış tempoları –özellikle Massa’nınki- daha iyiydi. Rosberg’i geçebilmeleri durumunda ön grubun başına bela olmaları kaçınılmazdı.
İlk pitstoplar sonrasında en çok kazanan şüphesiz Rosberg oldu. Mercedes pilotu pite girmeden önce Button’un yaklaşık 6 saniye gerisindeydi ve kendi pitinden iki tur sonra Vettel ile Button pitten çıktığında onların yaklaşık 5 saniye önlerindeydi. Bu durum nasıl oluştu bir bakalım;
|
Rosberg |
Vettel |
Button |
Pit, öncesi ve sonrası turları |
11 1:45.635 12 P 1:48.939 13 1:59.877 14 1:43.029 15 1:43.512 16 1:43.347 |
11 1:45.048 12 1:45.136 13 1:45.367 14 P 1:51.161 15 2:02.384 16 1:43.200 |
11 1:45.118 12 1:45.341 13 1:45.974 14 P 1:50.890 15 2:04.610 16 1:43.959 |
Pitte geçen süre |
20.771 |
23.779 |
21.995 |
Bir de yukarıda bahsettiğimiz Ferrari’nin, özellikle de Massa’nın temposuna bakalım. Çünkü Cuma incelemelerimde, Massa için de iyi yarış beklediğimi söylediğimde bazı tepkiler aldım… Kırmızı araçların derecelerini bir inceleyelim. Bunun içinde önde yavaşlatan Rosberg’in çekilip, Massa’nın önünü açtığı tura bakmamız yeterli sanırım.
|
Rosberg |
Massa |
Alonso |
Rosberg pite girmeden önceki tur |
10 1:45.316 |
10 1:45.407 |
10 1:44.731 |
Önü açılınca tur |
|
13 1:44.295 |
13 1:44.839 14 1:45.027 |
Görüldüğü gibi Rosberg önden çekildikten sonra Massa neredeyse 1 saniye kadar hızlanıyor. Bu da demek oluyor ki yarışın başından itibaren Massa, Rosberg’in arkasında zaman kaybediyordu. Olaya bir de şu açıdan bakılabilir: Massa, Rosberg’in; Alonso’da Massa’nın arkasında kalarak DRS kullanma şansı elde etti ve dereceleri gelişti. Ama bu teori, Rosberg’in önden çekilince Massa’nın 1 saniye hızlanması ile çürüyor. Alonso da Massa’nın temposuna uyamıyor… Bir de Rosberg’in pite girdiğinde Ferrari araçlarının da lastiklerinin ömrünün bitmek üzere olduğunu düşününce…
Yarışın gidişatına dönecek olursak Red Bull ve McLaren, birbirlerini kollarken aradan çıkan Rosberg, yukarıda da özetlediğim gibi liderliği aldı. Arkada bir diğer tehdit Ferrari vardı. Massa’ya yine dikkat çekmek istiyorum. Çünkü pitstoplar sonrasında Massa, iki McLaren arasına geldi ve 9 tur yakın takibin ardından Button’u geçti. Hızlı görünüyordu, temposu iyiydi ve Button’u geçtikten sonra pite girmeme kararı dönüm noktası oldu. Ondan sonra tur derecelerine bakınca bunu daha net anlayabiliyoruz.
Massa |
Button |
Hamilton |
22 1:42.842 23 1:42.688 24 1:43.035 25 1:43.222 26 1:42.721 27 1:42.698 28 1:43.274 |
22 1:42.779 23 1:42.818 24 P 1:46.504 25 1:58.125 26 1:42.468 27 1:41.536 28 1:41.590 |
22 1:42.928 23 1:43.164 24 1:42.713 25 P 1:46.843 26 1:58.153 27 1:41.694 28 1:41.601 |
Massa 3 pitstop tercih etmeyince son turlarda epey geri kaldı ve lastikler için sınır aşıldı. Ferrari, 2 pitstop yapma kararı verip lastikleriyle aslında gitmesi gerekenden set başına 5-6 tur fazla pistte kalınca yarışları heba oldu.
Açıkçası 2 pitstop yapmayı deneyen takımlar, adeta pilotlarını kuzu yerine koydu ve kurtların içine saldı. Antrenmanlarda elde edilen verilere göre bence lastiklerin kritik noktalarının hesaplanamaması, böylesi sonuçlar doğurdu. Belki de sert lastiklerin daha uzun ömürlü olması beklediler. Yarış 56 değil de 50 tur olsaydı bunları büyük ihtimalle konuşmuyorduk…
Yarışın orta bölümünü takip etmek gayet zordu. Malezya’daki kadar olmasa da farklı stratejiler, akılları karıştırdı. Bu karışıklığı olumsuz anlamıyla söylemiyorum; yarışın içinde farklı stratejideki pilotların sürekli karşılaşması ve mücadeleye girişmesi heyecanlı oluyor. Ama biz izleyenlerin artık televizyon başındayken, bir taraftan da kucaklarımızda, Live Timing’in ve Twitter’in açık olduğu bir dizüstü bilgisayara da ihtiyacımız olacak.
Son bölümde ise artık stratejiler belirginleşmiş ve iş, pist üstü mücadeleye kalmıştı. Takibi kolaydı, izlemesi de güzel. Pirelli’nin sezona kattığı bu baharat tadını, suni DRS’nin tadından daha çok beğeniyorum. Hamilton’un Vettel’i geçmesi, lastikle oldu, KERS ve DRS ile suni bir şekilde kolaylaştı.
Sonuç olarak güzel bir yarış izledik. İlk olarak kazananı, artık parmak kaldırma sırası ona gelen Hamilton’u tebrik etmeli; ardından liderliğini sürdüren Vettel’i, bugünün yıldızı Webber’i ve Sepang’dan sonra da özellikle yazdığım gibi burada da Pirelli’yi…
Yarıştan akılda kalan bazı konuları da sıralayıp sonrasında sadece Türkiye GP’yi düşünmeye başlayalım.
– *** Rosberg, bir ara liderken ve arkasında Vettel varken, Red Bull farkı kapatamıyordu. O sırada sektör sürelerine baktım ve ana düzlüğün olduğu son sektördeki performansı ile Rosberg’in direndiğini fark ettim. O sırada yere basma kuvveti seviyesinin çok iyi ayarlandığını düşünüyordum ama 41. turda Rosberg’e telsizden yakıt kritik noktada denilince bu sefer yakıt karışımının belli bir süre, belki de uzun bir süre “zengin” konumda tutulduğundan şüphe ettim.
– *** Toro Rosso pilotları yine bir ara birbirine girecek sandım. Takım içindeki çekişme sürekli canlı ve heyecanlı.
– *** Schumacher, elinde iyi bir araç olunca acımadığını yine gösterdi. 33. turda Petrov’u geçişinde bunu belli etti. Ayrıca yaptığı savunmalar klasikti. Geçen sene Macaristan’da Barrichello’ya yaptığı şeyi burada da sürekli tekrarladı: Yavaş yavaş içe kapandı, zikzak yapmadan düzlük boyunca aracını Hamilton’un dediği gibi “genişletti”.
– *** Pazar günkü yarış için ne kadar temiz lastik bıraktığınız, Cumartesi günü sıralamada kaçıncı olduğunuz kadar önemli hale geldi.
– *** Kovalainen ile Team Lotus’un bir ara her ne kadar lastikleri eskimiş olsa bile Sutil’i takip etmesi, tempo açısından geri kalmaması en azından gelecek için ümit veridi.
*** Anlatımı, sunumu bir yana; yarışta Serhan Acar’ın sonlarda heyecanı reklamla bölmeme adına verdiği çabayı takdir ediyorum…
Gökhan Kamil
Bir yanıt yazın