Bu olayı tüm F1 kariyerindeki en kötü deneyim olarak adlandırıyor. İşte F1’in perde arkasında yaşananlara en iyi örneklerden biri olan bu olay hakkında bilmedikleriniz…
Kabul edin. Bir grand prix hafta sonunda aksiyon dendiği zaman aklınıza her santimetrekaresi 10 bin dolara mal olan o süper hızlı araçlar ve üzerlerinde aynı derecede pahalı jokeyler geliyordu. Şey… Aslında bu işin sadece yarısıymış. Ve İtalya Grand Prix’sinden önceki Cuma gününe kadar bunu biz de bilmiyorduk.
En azından bütün o ciddi kural yapıcılığının altında, FIA bir espri yeteneğini gösterdi. Ancak bu biraz kara mizah oldu. Kendileri de biraz acımasız ve tek yanlı olduğunu kabul ettiler. Ön lastik genişliklerinin ölçümü hakkındaki kuralın yeniden değerlendirilmesi hakkında tartışma sürerken (Monza’dan itibaren kabul edildi ve geniş lastikli Michelin kullanıcılarının aleyhine oldu), FIA, Cuma günkü basın toplantısı için şu isimleri bir araya getirdi: Ross Brawn (Ferrari, Bridgestone), Ron Dennis (McLaren, Michelin), Patrick Head (Williams, Michelin) ve Flavio Briatore (Renault, Michelin). Kabul edersiniz ki bu patlamaya hazır bir gruptu. Özellikle de bu trajikomik oyunu, aralarında F1 Racing’in gerçekleri arayan isimlerinin de bulunduğu çok sayıdaki meraklı gazetecinin önünde oynadıkları düşünülünce işler daha da karışık hale geliyordu.
Unutmayın ki burada kaybedilebilecek şeyler çok büyük. 2003 sezonunun bitmesine 3 yarış kalmış ve şampiyonluk yarışı iyice kızışmışken, Ferrari bir anda Michelin kullanan takımların kurallara karşı geldiğini söyleyerek soruşturma başlattı. Belki işin içindeydiler, belki de sadece başlatan taraftılar ama sonuçta Ferrari’nin tetiklediği bir araştırma sonucunda FIA Monza’dan itibaren lastik ölçümlerinin yarış öncesi değil, yarış sonrası yapılacağını açıkladı. Ve ön lastiklerin kullanıldıktan sonra genişleyerek yayılmasının, yine 270 mm’lik limitin içinde olması gerektiğini söyledi. Michelin’in yarışa zaten 269 mm ile başladığı düşünülür ve bir F1 lastiğinin yarışta başına gelen inanılmaz eziyeti hesaba katarsanız, yarış sonunda limitlerin dışına çıkacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Böylece Michelin 1-2 gün içinde yeni bir lastik yapmak zorunda kaldı ve muhtemelen önemli bir avantajını da kaybetti (Bridgestone hiç böyle sorunlar yaşamadı çünkü onların lastikleri zaten sadece 255 mm genişliğindeydi).
İtalya Grand Prix’si öncesinde bu olay gündemi en fazla meşgul eden konuydu. Macaristan Grand Prix’sinin ardından Bridgestone ve Ferrari tarafından ortaya atılan bu konuda Brawn da en fazla konuşan ve şikayet eden isim olmuştu. O yarışta Michael Schumacher, Fernando Alonso’dan (Renault), ilk F1 zaferine koşan İspanyol pilottan tur yemişti. Brawn adaletsizlikten dem vuruyordu. Şimdi ise yerler değişmiş, Brawn için bu hareketlerinin bedelini ödeme vakti gelmişti. Ve birazdan anlaşılacağı gibi, bu ödeme sadece medyaya yapılmayacaktı.
Ve içeri girdiler. En önde kendinden emin ama mesafeli duran Dennis yer alıyordu. Kimse ile göz göze gelmemeye dikkat eden Head saatiyle oynayarak yürüdü. Briatore daha biraz evvel elini bir elektrik prizine sokmuş gibi görünüyordu. Brawn biraz sonra oluşacak mahkeme ortamını bozmak için çok çalıştı ama Dennis’in kendisiyle çok isteksiz bir şekilde tokalaşması bunu boşa çıkardı. Sonra herkes sandalyelerine yerleşti.
Her zamanki gibi yanlarında en önemli yardımcıları olan basın ilişkileri sorumluları yer alıyordu. Gerektiğinde kalp masajı yapmaktan, konuların doğru ifadesine kadar pek çok şeyden sorumlu onlardır: McLaren’den Ellen Kolby, Williams’dan Silvia Hoffer ve Renault’dan Patrizia Spinelli. Hepsi neşeli görünüyordu ama Brawn’ın tarafında, Ferrari’nin endişeli görünen F1 basın sorumlusu Luca Colajanni aynı sakin özgüveni sergilemekte zorluk çekiyordu.
Önce işleri yumuşatma harekatı başladı. FIA’nın sunucusu, tecrübeli gazeteci ve yayıncı Bob Constanduros her zamanki gibi onun işi birkaç rutin soru sorup geriye çekilmekti. Peki lastiklerle ilgili kurallar ne olacak? Biz bu konuyu deşmek istiyorduk, bu konuyu ve Brawn’ın kendisini.
Önceleri işler beklendiği gibi gitti. Brawn daha önce dikkatle prova edilmiş konuşmasına başladı ve FIA’nın ön lastik ölçümlerinde yaptığı değişimi savunmaya başladı. Fakat birden senaryoda olmayan bir şey gerçekleşti. Head bir anda ayağa kalkıp konuşmayı kesti ve sakince “Madem böyle bir bakış açınız vardı, neden bu konuyu gündeme getirmeden 38 yarış boyunca beklediniz” diye sordu.
Sakin tondaki mantıklı yaklaşımın tuzağına düşmeyen Ross yanıtladı: “Patrick anladığım kadarıyla siz bu lastiği bu yıl Monaco’dan beri kullanıyorsunuz.”
“Tamamen aynı lastik” diye parladı Patrick, “2001 Imola’da kullandığımız bileşenlerden hiç bir farkı yok.”
Artık Brawn’ın siniri gözle görülebiliyordu: “Renault sizden farklı lastikler kullandı Patrick. F1’de kullanılan çok farklı Michelin’ler var. Biz bu durumun Macaristan öncesinde farkında değildik. Yani bizim bu konuda özel bir zamanlama yaptığımız iddiası doğru değil. Bu olayların sonucu Macaristan yarışından bir sonraki Çarşamba günü verilen o mektup (FIA üyesi Charlie Whiting’in tüm takımlar ve iki lastik şirketine gönderdiği mektup) oldu.
Head nefes bile almadan başını salladı ve bıçağı daha da derine batırdı. Bunu oturduğu yerden yapması hiç de kolay değildi aslında: “Bence bunun sonucu Macaristan’dan sonraki Salı günü sen, FIA Başkanı ve yarış direktörü arasında Maranello’da yapılan bir toplantı oldu.”
İşler iyice kızışıyor öyle değil mi? Constanduros bu sırada toplantıyı sorulara açtı. F1 Racing’in yazı işleri müdürü Matt Bishop ilk sırayı aldı: “Bir hafta önce Autosport’ta şöyle bir açıklamanız vardı: ‘Bu, Michelin’in kuralların etrafından dolaşmak için bir çabasıydı. Şimdi anlaşılıyor ki çok sayıda Michelin kullanan takım uzunca bir süredir kurallara uymayan lastiklerle yarışıyormuş.’ Bunu gerçekten söylediniz mi ve halen bu sözlerinizin arkasında mısınız?”
Bu noktada Ross, Bishop’a buz gibi bir bakış fırlattı. Head yeniden söz aldı. “Ben demek istiyorum ki” diye devam etti, “Gerçekten Michelin gibi bir şirketin bilinçli olarak kuralların dışında bir lastik ürettiğine ve bunu kullandığına inanıyor musunuz? Yani bunun kurallara aykırı olduğunu bilmezler mi? Bunu defalarca kontrol etmezler mi? Şu anda konuştuğumuz konu kuralların yeniden yorumlanması.”
Brawn bu tartışmaya girmedi. “Neden” diye sordu, “Ferrari ve Bridgestone hiçbir zaman 270 mm genişliğe yakın lastikleri kullanmadılar?”
Ross daha düz bir ifade kullanamazdı: “Bridgestone kurallara kendi bakış açısından yaklaşmış ve bir sınır tespit ederek oradan hareket etmiş.” (Salonda hafif gülüşmeler duyuldu.)
Bu sözler Dennis’i olaya dahil olmaya itti: “Bu bence herkesi biraz yanlış yönlendiriyor” diyerek lafa girdi, “Yıllarca Bridgestone lastiklerini kullanmış biri olarak (Michelin’den önce), bu konuda oldukça deneyimli sayılırım. Biliyorum ki Bridgestone her zaman lastiklerinin performansını en optimum düzeye çıkarmak ister ve her zaman ön lastik geometrilerine karşı istikrarlı bir inançları vardır. Nasıl yapılması gerektiğini ve ideal genişliğini bilirler. Bu konuda düşünceleri fazla değişmedi. Ayrıca daha dar bir ön lastik, daha iyi bir aerodinamik profil yaratır. Yani bence Ross’un kuralların getirdiği sınırların ön lastiğin genişliğini belirlediği yorumu bizleri yanlış yönlendiriyor.”
“Ben asla böyle demedim ve…”
Ross’un lafını keserek, “Olayı fazlasıyla yanlış yönlendirdi” diye ısrar etti Ron, “Bu kurallar nedeniyle yapılmış bir tercih değildi, performans nedeniyle yapılan bir tercihti.”
Artık Dennis’i durdurmak imkansızdı. Brawn’ın olayları kendine göre yonttuğuna inanıyordu ve işi büyüttü. Zamanı geri çevirerek uzun uzun ünlü ‘beryllium’ yasağını anlattı. Mercedes bu egzotik maddeyi piston ve başka motor parçaları üretmek için kullanıyordu ama yasaklanmıştı. Daha sonra “milyonlar döktüğümüz vites kutusu” olarak nitelediği çekiş farklılığını gösteren sistemden bahsetti. Ona göre Ferrari, FIA’ya lobi yapıp yasaklanmasını sağlamıştı. Bu uzun konuşmanın temelinde, sürekli olarak Ferrari’nin beğenmediği şeyleri değiştirmek için FIA üzerinde oluşturduğu baskı vardı.
“Bence Ross’un diğer takımların paronayak davrandığı şeklindeki bakış açısı biraz acımasız” diye tamamladı sözlerini, “Karar verme pozisyonunda kim olursa olsun, bir kişi, bir heyet veya tüm kurum, bu çok zor bir yol. Bence insanlar bu işin ne kadar zor olduğunun farkında değil. Her zaman bir kararın, bir takımın işine yarayıp, diğerlerini zor durumda bırakacağı konusunda endişeler vardır.”
Ferrari’ye karşı bir toplu saldırı gibi mi görünüyor? Peki şuna ne dersiniz? Zaman zaman F1 Racing’e de yazı yazan, halen de Sun China Morning Post gazetesinde çalışan Matthew Marsh daha sonra Patrick’e, FIA’nın bir kuralı yeniden yorumladığı veya açıklığa kavuşturduğunda hiç Ferrari’nin zarar gördüğü bir durum oluştuğunu hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Bu sırada Brawn’ın kızgınlığı artık alenen belli oluyordu. Ancak Marsh geri adım atmadı ve iyice kızan Brawn’a dönerek soruyu Williams Teknik Direktörü’ne yönelttiğini hatırlatıp sözünü bitirmesine izin vermesini söyledi.
Patrick o kadar keyifle gülümsüyordu ki direk bir yanıt vermeden soruyu geçiştirmek içten içe kendini çok yaralamış olmalı. “O kadar uzun zamandır F1’in içindeyim ki olup biten her şeyi bir anda bilgisayar gibi hatırlayıp yanıt vermem imkansız” diyerek yarım bir yanıt verdi.
Hepimiz nefes almak için bir an durup en kötüsünün geçtiğini düşünürken F1 Racing’den Peter Windsor, Ross Brawn’a Kıyamet Günü sorusunu soruverdi: “Acaba Ferrari Yarışma Yönetmeliği’ndeki 179b numaralı kuralı uygulayacak mıydı? Şu ünlü ‘geçmişi araştırma hakkı’ kuralı. Yani yeni elde edilen bir bilgiye dayanarak geriye dönük olarak sonuçların yeniden incelenmesini isteyecek miydi?”
Ross fikri esprili olarak geçiştirmek istedi. “Böyle dedikodular var” dedi zorla gülümsemeye çalışarak, “Ferrari kendi pozisyonunu belirlemedi ve bu tip bir kararı almak beni aşar.”
Windson ikinci bir soruyu araya sıkıştırdı: “Avusturya’da Cuma günkü ilk ölçümde Michael Schumacher’in otomobilinin gerekli ağırlığın altında olmasının sonucu ne oldu?”
Brawn sert bir şekilde “Gerekli ağırlığın altında değildik” diye yanıtladı, “Çünkü eğer kuralların altında bir ağırlıkta olsaydık, sıralama turlarına katılmamıza izin verilmezdi. Ve biz böyle bir ceza almadık. Sonuçta tanım gereği otomobilimiz gerekli ağırlığın altında değildi.”
Constanduros işin iyice çığrından çıktığını görüp toplantıyı kestiğinde, Ferrari Teknik Direktörü hemen salonu terk etti. İçerde olanlar anında padoktaki tüm garajlara ulaştı. Herkes onun her hareketini takip ediyordu. Nasıldı? Hiç de iyi sayılmaz.
Alan Henry, F1 Racing, Aralık 2003
Onur Aybars
Bir yanıt yazın